Kurt inebilir, ayı çıkabilir
Uçağın bu kadar yaygın kullanılmadığı eski güzel günlerde kara yolu ile Kastamonu’dan geçerken “kurt inebilir, ayı çıkabilir" tabelası çıkardı. Ağaçların arasından kıvrılarak geçen yolda süratimizi düşürür, arabayı daha dikkatli kullanırdık.
Son haftalarda ABD dolarında yaşanan sert satış dalgası bize Karadeniz yolculuğundaki “ayı çıkabilir" levhasını hatırlatıyor. Dolardaki gerileme nedeniyle yatırımcılardan çok sayıda telefon alıyoruz. “Avrodaki yükseliş ve güçlenen Türk lirası bir trend değişikliği mi yoksa ayı tuzağı mı?”
Mart ortasında 100 seviyesini aşan dolar endeksi (DXY) Mayıs ayında 93 düzeyine gerileyerek son dört ayın en düşük seviyesine indi. Doların küresel olarak gerilemesinde ABD ekonomisinde açıklanan zayıf veriler kadar Avro bölgesinden gelen canlanma işaretleri ve piyasalarda dolar lehine alınan pozisyonların aşırı fazla olması etkili oldu.
ABD cephesiyle başlayalım. Son dönemde gelenek haline gelen zayıf ABD verileri ilk çeyrek Gayri Safi Yurt İçi Hasılasının (GSYIH) yıllık bazda sadece %0,2 artarak durgunluk işareti vermesi ile başladı. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan Nisan ayı perakende satış (yatay) ve sanayi üretimi verileri (% -0.03) ile devam etti.
Fed yetkililerinin büyümedeki yavaşlamanın ağırlıklı olarak kötü hava koşullarından kaynaklandığını açıklaması piyasaları ikna etmek için yeterli olamadı. Petrol fiyatlarındaki artışın hanehalkının harcamasını frenlediğine ve güçlü doların yatırım talebini baskıladığına inananların sayısı artmaya başladı.
Avrupa cephesiyle devam edelim. Avrupa Merkez Bankası’nın varlık alımlarıyla gerileyen faizler ve düşük avro Avrupa ekonomisinin canlanmasını destekliyor. Sürdürülemez düzeydeki borçluluk ve yüksek işsizlik nedeniyle ekonomideki canlanma halen çok zayıf ve kırılgan. Ancak Yunanistan engelini geride bırakan ve büyümeye başlayan bir ekonomi avrodaki değer artışını destekliyor.
Doların değer kaybını hızlandıran üçüncü neden doların güçleneceğine inanan yatırımcıların aldıkları pozisyonların aşırı fazla olmasıydı.
Doların değer kaybetmeye başlaması, kaldıraç kullanarak açıklan bu pozisyonlarda zarar durdur mekanizmalarının devreye girmesine neden oldu ve satış dalgasının güçlenmesine neden oldu. Doların değer kaybetmeye devam edip etmeyeceği sorusu küresel risk iştahının ve gelişmekte olan piyasaların seyri açısından büyük önem taşıyor. Türkiye için doların yönü ödemeler dengesini hem dış ticaret hem sermaye hareketleri açısından ilgilendiriyor.
Öncelikle dış ticarete bakalım. Ağırlıklı olarak Avrupa’ya mal satan ham maddelerini ise genelde dolar bazlı alan Türk şirketleri avronun zayıflayıp doların değer kazanmasından zarar görüyorlar. Sermaye hareketleri ile devam edelim. Dış borçları genelde dolar cinsi ve değişken faizli olan Türk şirketleri doların değer kazandığı ve faizlerin yükseldiği bir konjonktürde büyük zarar yazıyorlar.
Konumuza geri dönelim. Dolardaki satış dalgasını boğa piyasasından çıkış işareti olarak değil teknik bir düzeltme olarak görüyoruz. ABD ekonomisindeki büyümenin yılın ikinci yarısında hızlanmaya başlaması, Avrupa cephesinde ise göz ardı edilen ekonomik ve siyasi risklerin yeniden potaya girmesini bekliyoruz.
Öngörümüz doğru çıkarsa ABD dolarının yarım kalan yükselişine devam edeceğini ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan piyasalarda yönün yeniden güneye döneceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Yaz ortası demeyin “kurt inebilir, ayı çıkabilir" tabelası görünce yavaşlamakta fayda var.