Küreselleşmenin diğer yüzü Kara Pazartesi: 5 Ağustos 2024

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist [email protected]

Küreselleşme, dünya ekono­misinde sermaye hareketle­rinin hızlanmasına neden olmuş­tur. Finansal piyasaların enteg­rasyonu, sermayenin bir ülkeden diğerine daha hızlı ve kolay hare­ket etmesini sağlar. Bu bağlam­da, Türkiye ekonomisi de küre­sel sermaye hareketlerinden et­kilenmektedir.

Küresel sermaye hareketlerinin Türkiye ekono­misi üzerindeki etkileri ve bu ha­reketlerin ekonomi politikaları üzerindeki yansımaları her dö­nem daha da artmaktadır. 5 Ağus­tos 2024’te bu yansımaların bir örneği olarak karşımıza çıkmak­tadır. Unutulmamalıdır ki yaşa­nılan sürecin tek bir sebebi olma­makla birlikte ortaya çıkan dal­galanmayı tetikleyen son damla Japon Merkez Bankası’nın faiz­leri %0,10’dan %0,25’e çıkarması olmuştur.

Buraya kadar ki bardağı doldu­ran süreçleri sıralayacak olursak;

1- Carry trading parası olan Ja­pon Yeni’nin maliyeti artar­ken ağırlıklı yatırımın yapıldığı ABD faizlerinin düşürülme bek­lentisi önce borsaları, sonrada tahvil piyasalarını etkilemiş ve kelebek etkisiyle tüm piyasalara yansımıştır.

2- ABD ekonomisinin durgun­luğu piyasalarda endişe ya­ratması ve daha önce kötü ha­ber iyi yorumlanırken şimdi kötü haber kö­tü yorumlanmaya baş­laması ve beraberin­de erken FED den faiz indirimi beklentisinin oluşması,

3- İngiltere’deki top­lumsal sorunların artık sokağa taşarak özellikle göçmen po­litikalarına karşı isyanların bü­yümesi, İngiltere ekonomisi ile beklentileri bozması,

4- Ortadoğu’daki gerginlikle­rin genişleme beklentisi, ABD’nin tahliye ilanı, Lübnan, Suriye, İran ve İsrail arasında ça­tışmanın genişlemesi,

5- ABD seçimlerindeki belirsiz­liğin artması, Harris’in aday­lığı sonrası Trump’ın desteğinin düşmesi,

6- Çin ekonomisinden karışık sinyallerin gelmesi ile, ana ekonomik güçlerin 2025 yılında da toparlanmasına yönelik endi­şeleri artması,

7-Bu dalgalanmanın krize dö­nüşme ihtimalinin ön göster­gesi $\JPY 140 altına düşmemesi düşüş paniğini artıracaktır.

8- Türkiye piyasalarında özel­likle BIST 100’de dalgalanma­nın carry trede ile yatırımcı pa­yının yüksek olduğunun anlaşıl­ması,

9-Her şeye rağmen bu sürecin küresel bir krize dönüşme ih­timalinin düşük olmasını göste­ren verilerin bulunması. Örneğin altın fiyatlarının çok yükselme­mesi, TL faizlerinin stabilitesini koruması gibi.

Unutulmamalıdır ki küresel­leşmenin nimetleri yanında kül­fetleri de ödenmesi gerekiyor. Bu dönem ödeme dönemi…

Küreselleşme ve süreçler

Küresel sermaye hareketleri, uluslararası finansal piyasalar aracılığıyla bir ülkeden diğeri­ne yapılan yatırım ve finansman akışlarını ifade eder.

Bu hareketler, doğrudan ya­bancı yatırımlar (FDI), portföy yatırımları ve diğer kısa vade­li sermaye hareketleri olarak sı­nıflandırılabilir. Sermaye hare­ketleri, yatırım fırsatlarını ve finansman ihtiyaçlarını karşıla­mak için önemli bir mekanizma sağlar. Ancak, bu hareketler aynı zamanda finansal istikrarsızlık­lara da yol açabilir.

Türkiye ekonomisi ve sermaye hareketleri

Türkiye, gelişmekte olan bir piyasa ekonomisi olarak, küresel sermaye hareketlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Özellik­le 1980’lerde başlayan ekonomik liberalleşme süreciyle birlikte, Türkiye’ye yabancı sermaye gi­rişi artmış ve finansal piyasala­rın entegrasyonu hızlanmıştır. Bu dönemde, doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy yatırımları Türkiye’ye önemli miktarda ser­maye girişi sağlamıştır.

Doğrudan yabancı yatırım­lar (FDI): Türkiye, doğrudan yabancı yatırımları çekmek için çeşitli reformlar ve teşvikler uy­gulamıştır. Bu yatırımlar, Türki­ye ekonomisinin büyümesine ve işsizlik oranlarının düşmesine katkıda bulunmuştur. Özellikle, üretim ve hizmet sektörlerinde­ki yabancı yatırımlar, teknolo­ji transferi ve verimlilik artışını teşvik etmiştir.

Portföy yatırımları: Portföy yatırımları, yabancı yatırımcıla­rın Türkiye’nin hisse senedi ve tahvil piyasalarına yaptıkları ya­tırımları kapsar. Bu yatırımlar, Türkiye’nin finansal piyasaları­nın derinleşmesine ve likidite ar­tışına katkı sağlamıştır. Ancak, portföy yatırımları genellikle kı­sa vadeli olduğu için, piyasa dal­galanmalarına ve finansal istik­rarsızlıklara yol açabilir.

Ekonomik politikalar ve sermaye hareketleri

Küresel sermaye hareketleri­nin Türkiye ekonomisi üzerin­deki etkilerini yönetmek için, ekonomik politika yapıcılarının dikkatli ve proaktif olmaları ge­rekmektedir. Makroekonomik istikrarı sağlamak, yatırım orta­mını iyileştirmek ve finansal dü­zenlemeleri güçlendirmek, ser­maye hareketlerinin olumlu et­kilerini maksimize etmek için kritik öneme sahiptir.

Makroekonomik istikrar dü­şük enflasyon, sürdürülebilir bü­yüme ve dengeli kamu maliyesi, yabancı yatırımcıların Türkiye›­ye olan güvenini artırır. Bu ne­denle, Türkiye›nin makroekono­mik istikrarı koruma çabaları, sermaye girişlerini teşvik eder­ken, ani sermaye çıkışlarının olumsuz etkilerini de azaltabilir.

Yatırım ortamının iyileşti­rilmesi: Yabancı yatırımcıları çekmek için, Türkiye’nin yatırım ortamını sürekli olarak iyileştir­mesi gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü, mülkiyet haklarının korunması ve bürokratik engel­lerin azaltılması, yabancı yatı­rımcıların Türkiye’ye olan ilgisi­ni artırır.

Finansal düzenlemeler: Fi­nansal piyasaların düzenlenmesi ve denetimi, sermaye hareketle­rinin yarattığı riskleri yönetmek için önemlidir. Özellikle, kısa va­deli sermaye hareketlerinin oluş­turabileceği finansal dalgalan­maları ve krizleri önlemek için, güçlü bir düzenleyici çerçeve ge­reklidir.

Sonuç: Küresel sermaye hare­ketleri, Türkiye ekonomisi için önemli fırsatlar ve riskler sun­maktadır. Doğrudan yabancı ya­tırımlar ve portföy yatırımları, Türkiye’nin ekonomik büyüme­sine ve finansal piyasalarının gelişimine katkı sağlarken, aynı zamanda finansal istikrarsızlık risklerini de beraberinde getirir. Bu nedenle, Türkiye’nin serma­ye hareketlerini yönetmek için makroekonomik istikrarı sağla­ma, yatırım ortamını iyileştirme ve finansal düzenlemeleri güç­lendirme konularında proaktif politikalar geliştirmesi gerek­mektedir.

Son söz: “Bir insanda 3 şey arayın: Zekâ, enerji ve dü­rüstlük. Eğer sonuncusu yok­sa ilk ikisiyle de uğraşmayın.” Warren Buffett

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar