Küreselleşme ve emperyalizm; aynı şey mi?

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

Bugüne kadar kaç küreselleşme yaşandı? Mevcut küreselleşmenin üçüncü dalgası türü tasniflerden bahsetmiyorum. Ortaçağ çıkışında, diyelim 1420-1580 arasında, neredeyse tüm Rönesans'ı içine alan dönemde ve "Rönesansın ekonomik depresyonuna" rağmen, Avrupa'nın neredeyse tümünde para arzı-tağşiş dalgalarıyla elele giden bir finansal küreselleşmeden bahsedilebiliyor. Bu ilk küreselleşme daha çok bir uluslararasılaşma sayılmalı. 1870-1914 arasında bildiğimiz anlamda ilk küreselleşmenin geldiği ve emperyalizmle -beyaz yerleşimci koloniyalizminden ayrı ve sonraki dönem olarak- eşanlı yaşandığı söylenebilir. Son küreselleşmenin diğerlerinden farkı ne ve emperyalizmin -oldukça aşırı yüklü, ama bazı anlamları öne çıkarılırsa bugün de açıklayıcı olabilecek bu terimin- diğer adı mı küreselleşme?

Bir önerme: Klasik dönemin Marksist emperyalizm kuramını (a) Hobson-Lenin üzerinden ağırlıklı olarak siyasi analize ve emperyalizmin bir politikalar demeti olarak emperyalist devletler arasındaki ilişkilere odaklanan bir okuması (b) Hilferding üzerinden mali sermaye odaklı bambaşka bir okuma (c) Tugan-Baranovsky, Luxembourg, Bukharin hattında sermaye birikimi ve krizler ile emperyalizmi bağlayan bir okuma olarak üç izleğe bölmek gerekiyor. Böyle açarsak küreselleşme en çok (c) şıkkıyla mı alakalı? Küreselleşme bir sermaye birikimi meselesinden mi ibaret? Daha sivriltirsek, küreselleşme aslında kapitalizmin şafağına, öncesine ait olmaktan çok kapitalizmden asla ayrıştırılmayacak bir kavramın, "orijinel/ilk birikimin" astarı mıdır?

Son küreselleşme dalgasının farkı (a) ilgili mali büyüklüklerin geçmiş küreselleşmelere oranla aşırı şişkin hale gelmesinde  (b) entegrasyonun çok boyutlu, çok enstrümanlı oluşunda (c) yedek sanayi ordusunun globalleşmesinde olabilir mi? İletişim ve ulaştırmanın hıza gelişmesi, üretimin çevre ülkelere kaydırılması, mali sistemin reel ekonomiden adeta koparak kendi başına kriz yaratacak büyüklüklere ulaşması, bilgisayar teknolojisi sayesinde işlemlerin anında gerçekleşmesi, hisse senedi piyasalarının önemli ölçüde entegre hale gelmesi, küreselleşmeyle kamu harcamaları arasındaki ilişki yan ama önemli temalar. Küreselleşme global ticarete içkin bir tema mı, küreselleşme yerel savaşların frekansını artırıyor mu?

"Küreselleşme olgusu" lafını etmekle küreselleşme olmuş bitmiş olmayacağı için bu olayın bir zaman boyutu da var. Küreselleşme sadece coğrafi bir boyuta sahip olmayıp, zamanla daha çok küreselleşme türünden bir dinamiğe sahip ve haliyle bitmiş, hatta bitebilir bir olgu değil. Küreselleşme tamamlandığı anda ortadan kalkması gereken bir terim ve öyle bir dünyada "gidecek bir yer" olamaz, heryer aynı politiko-ekonomik piyasa matrisinin disiplini altına girer. O zaman da şu soru sorulabilir: küreselleşmeden kasıt Kautsky'nin ultra-emperyalizmi türünden, tüm emperyalistlerin anlaşarak dünyaya bir kartel dengesi önerdiği bir tâtonnement süreci midir? Bütün büyük fikirlerin yokolmaya yüz tuttuğu, kültürel bir tekliğin hakim olacağı, herkesin x özellikli telefonun türevlerini kullanacağı, y özellikli tüketim mallarını satın almayı amaçlayacağı, türevler arası seçimlerin "işte seçme özgürlüğ, ya da demokrasi" diye pazarlanacağı bir dönemin adı mıdır bu küreselleşme? Bir aşkın entegrasyon ve ekonomik davranışlar açısından homojenleştirme demekse, içeriği tam olarak emperyalizm olmayan, veya küreselleşme referansıyla olgunun emperyalist içeriğini pas geçmemizi amaçlayan bir gönderme/adlandırma tarzı desek?      

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019