Küreselde gevşeme sinyalleri, içeride sıkılaşma süreci
Para ve sermaye piyasaları açısından çok kritik bir haftaya giriyoruz. Bir süredir 2024 yılına ilişkin Fed’in faiz indirim beklentilerine yönelik fiyatlamalarda otoriteler ile piyasa arasında bir ayrışma gözlemliyoruz.
20 Eylül’de gerçekleşen Fed toplantısında 2024 beklentilerine ilişkin olarak üyeler ortalama fonlama faizi beklentilerini 4,6’dan 5,1’e yükseltmiş, ardından piyasalarda ciddi baskılar görmüştük. Bu veriyle birlikte ons altın 1.900’lerden 1.810 seviyesine, SP500 endeksi ise 4.500 seviyesinden 4.100 seviyesine kadar gerilemişti.
Sonrasında enflasyon verisi 3,3 beklenirken 3,2’ye gerilemesi ve ekim istihdam verilerindeki bozulma piyasada hızlı bir şekilde faiz indirim beklentisi oluşturdu, öyle ki, SP500 endeksi yeniden 4.500’e altın ons fiyatı ise 2.000 doların üzerine yükseldi bu doğrultuda geçtiğimiz hafta tarım dışı istihdam verisi öncesi piyasa, 2024’de 5 adet 0,25 baz puan indirimle faizlerin 5,50’den 4,25’e geleceği fiyatlamasını yaptı.
Kasım ayı tarım dışı istihdam piyasadaki bu hesapları bozmuş görünüyor, istihdam piyasasındaki veriler beklenenden daha güçlü gelinde faiz indirim beklentilerinde zamanlama bir miktar ötelenirken miktarsal olarak da 5 değil 4 indirim fiyatlanmaya başlandı.
Dün ABD’de enflasyon verilerini aldık, bu akşam ise Fed’in faiz toplantısı var, faizlerde bir değişiklik beklemiyoruz ancak bu toplantı son yılların en önemli Fed toplantılarından olacak çünkü üyelerin ileri yönelik makro beklentilerini gösteren noktasal grafikleri alacağız. Bu grafiklerde eğer üyeler 2024 ortalama faiz beklentilerini piyasaya yakınsamış olursa, dolara karşı fiyatlanan varlıklarda yukarı bir trend göreceğiz.
Aksi halde, Fed üyeleri 20 Eylül toplantısına paralel beklentiler yayınlamaları durumunda ise, dolar pozitif bir görüntü ortaya çıkacak. Bu toplantının sonuçlarına göre önümüzdeki bir-iki ayın küresel piyasalar görüntüsünün ortaya çıkmasını bekliyoruz.
İçeride ise piyasanın 8.000 seviyesinde tutunamadığını gördük, gün geçtikçe TCMB’nin sıkılaşma sürecinin etkileri biraz daha belirgin hale geliyor. Faiz artışları borsayı birkaç farklı parametre üzerinden negatif etkiliyor, öncelikle yeni hesap açılış sayılarının iki-üç ay öncesine göre oldukça gerilediğini görüyoruz, piyasaya yeni para girişi kısıtlandı.
Diğer taraftan kredili pozisyon taşımanın maliyeti yükseldiği için buradan da bir miktar tasviye görüyoruz, son aylarda borsanın Çarşamba günleri düşmesinin temel sebebi Çarşamba gecesine kullanılan kredinin valörü hafta sonuna gelmesinden dolayı üç günlük faiz maliyeti ortaya çıkması olarak okunabilir. Üçüncü sebep ise düşük faiz döneminde fon dağılımında hisse oranını yükselten portföylerin bir miktar ağırlığı mevduata kaydırmak istemeleri olarak görünüyor.
Son dönemde borsayı aşağı çeken bir diğer etki ise çok sevdiğimiz halka arzlar, kendi talebini oluşturamayan halka arz, ikincil piyasada dönen paranın birincil piyasaya geçmesine yani sistemden çıkmasına sebep oluyor. Biz bir süredir birçok paylaşımda piyasanın 7.500- 8.500 bandında konsolide olmasını beklediğimizi ifade etmiştik, şimdi bu bandın alt kısmına yakın noktalarda fiyatlanıyoruz.
7.500 destek seviyesi konusunda görüşümüzü koruyoruz, içinde bulunduğumuz enflasyonist ortamda piyasanın 7.500 altında kalıcılık oluşturması ihtimalini düşük görüyoruz. Yeni takvim yılı itibariyle yabancı ilgisinin artmasını bekliyoruz, bu konuda Cuma gecesi Moody’s in Türkiye değerlendirme raporu açıklanacak, bu raporda not görünümünde pozitif yönde revizyon bekliyoruz.