Küresel vergi kaçırmada güncel durum: Milyarderler sıradan vatandaştan daha az vergi ödüyor!

Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR [email protected]

Kısa bir süre önce, “AB Vergi Gözlemevi” Küresel Vergi Kaçakçılığı 2024 Raporu’nu açıkladı. Özellikle son on yılda ülke bazlı raporlamalar, banka bilgilerinin otomatik değişimi gibi araçlarla vergi idarelerinin elinde mükelleflerle ilgili bilgiler konusunda bir patlama yaşanıyor.

Rapor, dünyanın her köşesinden 100'den fazla uluslararası araştırmacının, çoğunlukla vergi idareleriyle ortaklaşa yürüttükleri çalışmaları özetliyor. Bu bağlamda, sadece hazırlanma şekli ve içeriği bakımından değil, söz konusu bilgi patlamasını değerlendirmeye yönelik ilk sistematik girişim olması bakımından da değerli.

Raporda “vergi kaçakçılığı” kavramının, -ister agresif ister tamamen hukuka uygun- vergi planlamasını araçlarını da içine alacak şekilde geniş manada kullanıldığını belirterek, raporda ulaşılan bulguları sıralayalım: 1. Otomatik bilgi alışverişi, vergi kaçakçılığına karşı önemli bir araç.

Banka bilgilerinin otomatik değişimi sayesinde, offshore vergi kaçakçılığı 10 yıldan kısa bir süre içinde yaklaşık üç kat azalmış. 2. Vergi cennetlerine büyük miktarda -matrah aşındırma yoluylakar aktarımı devam etmekte. 2022 yılında vergi cennetlerine aktarılan kar 1 trilyon USD olup, bu, çok uluslu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu ülke dışında elde ettikleri tüm karların %35'ine denk gelmekte.

Bundan kaynaklanan kurumlar vergisi geliri kaybı ise, küresel olarak toplanan kurumlar vergisi gelirlerinin yaklaşık %10'una eşdeğer. Matrah aşımını ve kar aktarımını engellemek üzere OECD (BEPS) ve ABD tarafından geliştirilen politikalar gayet sınırlı bir etki gösterip, arzu edilen sonuçları sağlamamışlar. 3. 2021 yılında 140’dan fazla ülke ve bölge tarafından çok uluslu şirket karlarına uygulanması kabul edilen “%15’lik küresel asgari vergi”, hızla artan -vergi rekabetini teşvik edici- boşluklar nedeniyle önemli ölçüde zayıflatılmış durumda.

Bu verginin küresel kurumlar vergisi gelirlerini %10'a yakın bir oranda artırması beklenirken, giderek büyüyen boşluk listesi beklenen gelirleri 2 kat (ve %20'lik kapsamlı bir asgari vergiye kıyasla 3 kat) azaltmış durumda. Daha da kötüsü, küresel asgari vergi, düşük vergili ülkelerde yeterli bir gerçek faaliyete sahip olan şirketlerin efektif vergi oranlarını %15'in altında tutmalarına izin verdiği için, kurumlar vergisinde dibe doğru bir yarışa hala izin vermekte ve hatta bunu güçlendirebilir.

Ekonomik öze yönelik bu istisna, çok uluslu şirketlerin üretimlerini düşük vergili ülkelere taşımaya, vergi cennetlerini de vergi oranlarını %15'in altında tutmaya teşvik etmekte. 4. Yeni agresif vergi rekabeti türleri ortaya çıkmış durumda ve bunlar sadece devletin vergi gelirleri üzerinde değil eşitsizlik üzerinde de olumsuz etkilere sahipler. Son 15 yılda birçok ülke, özellikle varlıklı sosyo-ekonomik grupları kendisine çekmek için tercihli vergi rejimlerini uygulamaya başladı.

Ülke bazlı bir yaklaşımla bu rejimlerin ilgili ülkenin vergi gelirini artırıp ülke içindeki faaliyetleri canlandırabildiği belirtilebilir. Ancak bunlar, küresel düzeyde eşitsizliği artırıyorlar; çünkü, bir ülkenin çektiği vergi mükellefi diğerinde vergi matrahını aynı miktarda azaltıyor.

Burada, yeşil enerji üreticilerine yönelik sübvansiyon yarışına özellikle dikkat çekmek gerek. Çünkü, bu sübvansiyonlar, küresel asgari kurumlar vergisinden elde edilecek geliri götürüyorlar. Üstelik bu yarış, sıfır karbonlu bir küresel ekonomiye geçişi hızlandırma potansiyeli gibi pozitif bir yüze sahip olduğundan, tüm şirket karları için vergi oranının düşürülmesine yönelik standart vergi rekabetinden daha cazip.

Fakat, gerekli önlemler alınmadığı takdirde eşitsizlik yaratma potansiyelleri oldukça yüksek. 5. Küresel milyarderler, servetlerinin %0 ila %0,5'i arasında değişen çok düşük efektif “şahsi vergi” oranlarına sahip (şahsi vergiler, bireylerin geliri üzerinden alınan vergiler ile servet vergileridir).

Şahsi vergilerin yanısıra diğer vergiler (kurumlar vergisi, tüketim vergileri, vb.) dikkate alındığında dahi, milyarderlerin efektif vergi oranları nüfusun kalan kısmına kıyasla oldukça düşük. Bunun nedenlerinden biri de, bu kesimin giderek artan şekilde “ülke içi” vergi planlaması araçları kullanması.

Almanya gibi bazı ülkelerde bu çok yaygın. 6. Milyarderlere yönelik, servetlerinin %2’si oranında bir küresel asgari vergi, hem mevcut vergi kaçakçılığı önler hem de 3.000'den az bireyden yaklaşık 250 milyar USD vergi geliri elde edilmesini sağlar. Küresel milyarderlerin servetinin 1995'ten bu yana yılda ortalama -enflasyondan arındırılmış haliyle- %7 arttığı dikkate alındığında, %2’lik bir oran son derece mütevazi.

Küresel Vergi Kaçakçılığı 2024 Raporu’nda, çok uluslu şirketlerin ve varlıklı bireylerin vergi açığını (:bunların bugün ödedikleri vergi ile küresel asgari vergilerin iyi uygulanması halinde ödeyecekleri vergi arasındaki fark) azaltmaya yönelik altı öneri sunulmakta: 1. Çok uluslu şirketlere yönelik asgari kurumlar vergisi oranını %25 olarak değiştirmek ve vergi rekabetini teşvik eden boşlukları kaldırmak, 2. Küresel milyarderlere yönelik servetlerinin %2'sine eşit yeni bir küresel asgari vergi getirmek, 3. Bir ülkede uzun süre ikamet edip sonrasında düşük vergili bir ülkeye taşınmayı tercih eden varlıklı kişileri vergilendirecek mekanizmalar kurmak, 4. İlgili küresel anlaşmaların başarısızlığı halinde, çok uluslu şirketlerin ve milyarderlerin vergi açıklarının bir kısmını tahsil etme ye yönelik tek taraflı tedbirler uygulamak, 5. Vergi kaçakçılığıyla daha iyi mücadele etmek için Küresel Varlık Sicili oluşturulmak, 6. “Ekonomik öz” ve “kötüye kullanmayı engellemeye yönelik kurallar”ın uygulanması güçlendirilmek.

Görüşümce, büyük umutlar bağlanan BEPS’ten beklenen sonucun elde edilememiş ve küresel asgari verginin daha uygulanmaya başlamadan zayıflatılmış olması oldukça çarpıcı.

Buna karşılık, otomatik bilgi değişimine yönelik tedbirlerin başarısı, vergi mükelleflerine “küresel bir vergi şeffaflığı” getirmeye yönelik uluslararası çabaların nedenini çok daha iyi ortaya koyuyor. Küresel zenginlere gelince, mali güçlerinin çok altında vergi ödemelerindeki büyük eşitsizlik ve adaletsizlik açık.

Bu bağlamda, ülkemizde 6 Şubat 2023’de yaşanan elim depremler sonrasında da dile getirdiğim üzere, “gerçek zengin”lerin (kişi ve kurum) gelirlerine yönelik geçici bir vergi, en azından ulusal düzeyde dengenin kurulmasına hizmet edecektir. Servetin %2’si oranında bir asgari küresel vergi ise, servet vergilerinin yapısı nedeniyle mülkiyet hakkıyla ilgili sorunlar taşır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar