Küresel ticaret sistemine nükleer bomba

Çağdaş YILDIZ
Çağdaş YILDIZ Boomerang cagdas.yildiz@dunya.com

Ülkemiz kendi iç karmaşasına dönmüşken kalkınma ve gelişme hedeflerine ilerleye­bilmesi gerekiyor. Dünya çapındaki bir ticaret savaşına karşı da hazırlıksız yakalanmış görü­nüyoruz.

Biz “Boykot” ve “Anti-Boykot” tartışmaların­dan, adalet ve herkesin adil yargılanma hakkı ol­duğundan, tutuklamanın bir ön tedbir olmama­sı gerektiği üzerine tartışmalardan henüz kurtu­lamadık. Bu sırada Dünya dönmeye devam etti. Uluslararası Para Fonu IMF’nin eski baş eko­nomisti Ken Roggoff, yaptığı değerlendirmede "Trump, küresel ticaret sistemine bir nükleer bomba attı" diyerek çerçeveyi çizdi.

Trump’ın uzun süredir hazırlandığı Ticaret sa­vaşını deyim yerindeyse dünyanın tamamındaki küresel ticaret düzenini yerle bir ederek başlat­masını “Kurtuluş Günü” olarak lanse etmesini ise ticari seferberlik ilanı olarak algılamalıyız.

Ters algı operasyonu

Yeni Amerika Birleşik Devletleri yönetimi­nin bir süredir dünyayı manipüle eden bir ters algı operasyonunu yönettiği herkesin kabulü. ABD'nin yıllardır "yakın ve uzak birçok ülke ta­rafından yağmalandığını, talan edildiğini, sömü­rüldüğünü" savunan Trump’ın söylediklerine baktığımda aklıma “Ölümü Dünya 1” filminde Feyyaz Yiğit’in canlandırdığı Serbest karakteri­nin şu repliği geldi.

“Biz başka bir yerde miyiz? ben başka ilde mi­yim? He başka yerde mi dayak yedim ben? Uzak­larda mı yedim?”

Amerika “Özgürlükler kıtası-ülkesi” olarak kendini pazarlayıp ikinci dünya savaşı önce­sinden de başlayarak, dünyanın en uzak toprak­larındaki herhangi bir kaynak için oranın de­mokrasisine, yönetimine müdahale eden değil miydi? Amerika’nın bir dönem sömürgesi olan Avrupa ülkelerinin bile sömürgecisi olduğunu unutmamak gerekli. Amerika yeni açılan her pa­zarı ya açan ya da domine eden süper güçtü. Bu savaşı aslında Moskova’da Mc Donald’s açıldı­ğında, Berlin Duvarı’nı Sovyetlere yıktırdığında çoktan kazanmıştı.

NATO-NATO savaşı olur mu?

Dün ve bugün Brüksel'deki NATO Kararga­hında devam eden yılın ilk NATO toplantısı Amerika’nın kendi müttefikleri dahil dünyanın tamamına karşı açtığı Ticaret savaşının gölge­sinde gerçekleşiyor.

Türkiye’den Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katıldığı toplantıda ABD’nin Rusya ile tatlı sert yeni ittifakı, Ukrayna’yı eğer doğal kaynakları yoksa önemsiz bir detay olarak gören bakış açısı gerilimi yükselten başlıklar arasında.

Rusya’nın askeri hazırlığını hızlandırması ar­tarken ve savaşta olmasına rağmen farklı cephe açabilme riski en üst seviyede. Avrupa’nın ise kendini bile konsolide edemeyecek durumda ol­ması, Türkiye’nin jeopolitik durumu ve askeri gücüne olan ilgisini artırıyor.

Avrupa’nın ve Dünya’nın geri kalanının Tür­kiye’de olan en küçük gelişmeye her zaman gös­terdiği ilgisinin Ekrem İmamoğlu tutuklamala­rı sonrası cılız kalması bunun ispatı niteliğinde. Herkes kendi kapısının önünün derdinde.

Dünyanın Baby Boomers kuşağı problemi

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından baş­layan “nüfus patlaması” yıllarında doğan 1 mil­yar bebekten ötürü “Baby Boomers” kuşağı ola­rak isimlendirilen kuşağın yönettiği dünya artık çok güvenli değil.

Bu kuşağın en akli melaikeleri yerinde olduğu tartışılan üyesi Amerika Birleşik Devletleri Baş­kanı Donald Trump’ın daha ikinci döneminin başında olmasına rağmen başımıza açtığı bela­lar da herkesin malumu.

İkinci dönemi sonra erdiğinde 82 yaşına gir­miş olacak olan Trump, kendi ifadesi ile "ülke­deki en zor işi" yapmaya devam etmeye olan is­teğini "Çalışmayı seviyorum" diyerek genel bir cevapla geçiştirmişti.

Trump daha da ileri giderek "Bir değil, iki, üç ve hatta dört kez bu görevi yapmak hayatımın en büyük onuru olacak" diyerek bu konuda bitmek bilmeyen hırsını gözler önüne sermişti.

İktidar hırsını anlamlandırmak

Arapçadan dilimize geçmiş "kudretli olma, gücü yeter olma" anlamını taşıyan iktidar ke­limesi aslında yüzyıllar boyunca vazgeçilmezi betimleyen bir olgu. Psikolojik arka planı ne ka­dar geniş olursa olsun, aslında son yıllarda Poli­tik-Psikoloji alanının konusu.

Liderle toplum ilişkisinin karşılıklı bağımlı­lık üzerine kurulu olduğu bu kavram günümüz­de herkesin gündelik hayatına da etki eden bir noktaya gelmiş durumda. İktidar hırsını anlam­landırmak mümkün mü? Bence yolumuz uzun.

Dünya’ya şu an dönüp baktığımızda Victor Hugo 1793 isimli romanında bahsettiği Fran­sız Devrimi öncesi alevler içindeki Paris'ini gö­rüyoruz aslında. “Her şey korkunçtu ama kimse korkmuyordu .”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kalabalık yalnızlık 28 Mart 2025
Trumpizmi dizginlemek 07 Mart 2025
Almanya sağa çekiyor 25 Şubat 2025
USAID ve sonrası 11 Şubat 2025