Küresel ticaret sistemine nükleer bomba
Ülkemiz kendi iç karmaşasına dönmüşken kalkınma ve gelişme hedeflerine ilerleyebilmesi gerekiyor. Dünya çapındaki bir ticaret savaşına karşı da hazırlıksız yakalanmış görünüyoruz.
Biz “Boykot” ve “Anti-Boykot” tartışmalarından, adalet ve herkesin adil yargılanma hakkı olduğundan, tutuklamanın bir ön tedbir olmaması gerektiği üzerine tartışmalardan henüz kurtulamadık. Bu sırada Dünya dönmeye devam etti. Uluslararası Para Fonu IMF’nin eski baş ekonomisti Ken Roggoff, yaptığı değerlendirmede "Trump, küresel ticaret sistemine bir nükleer bomba attı" diyerek çerçeveyi çizdi.
Trump’ın uzun süredir hazırlandığı Ticaret savaşını deyim yerindeyse dünyanın tamamındaki küresel ticaret düzenini yerle bir ederek başlatmasını “Kurtuluş Günü” olarak lanse etmesini ise ticari seferberlik ilanı olarak algılamalıyız.
Ters algı operasyonu
Yeni Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin bir süredir dünyayı manipüle eden bir ters algı operasyonunu yönettiği herkesin kabulü. ABD'nin yıllardır "yakın ve uzak birçok ülke tarafından yağmalandığını, talan edildiğini, sömürüldüğünü" savunan Trump’ın söylediklerine baktığımda aklıma “Ölümü Dünya 1” filminde Feyyaz Yiğit’in canlandırdığı Serbest karakterinin şu repliği geldi.
“Biz başka bir yerde miyiz? ben başka ilde miyim? He başka yerde mi dayak yedim ben? Uzaklarda mı yedim?”
Amerika “Özgürlükler kıtası-ülkesi” olarak kendini pazarlayıp ikinci dünya savaşı öncesinden de başlayarak, dünyanın en uzak topraklarındaki herhangi bir kaynak için oranın demokrasisine, yönetimine müdahale eden değil miydi? Amerika’nın bir dönem sömürgesi olan Avrupa ülkelerinin bile sömürgecisi olduğunu unutmamak gerekli. Amerika yeni açılan her pazarı ya açan ya da domine eden süper güçtü. Bu savaşı aslında Moskova’da Mc Donald’s açıldığında, Berlin Duvarı’nı Sovyetlere yıktırdığında çoktan kazanmıştı.
NATO-NATO savaşı olur mu?
Dün ve bugün Brüksel'deki NATO Karargahında devam eden yılın ilk NATO toplantısı Amerika’nın kendi müttefikleri dahil dünyanın tamamına karşı açtığı Ticaret savaşının gölgesinde gerçekleşiyor.
Türkiye’den Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katıldığı toplantıda ABD’nin Rusya ile tatlı sert yeni ittifakı, Ukrayna’yı eğer doğal kaynakları yoksa önemsiz bir detay olarak gören bakış açısı gerilimi yükselten başlıklar arasında.
Rusya’nın askeri hazırlığını hızlandırması artarken ve savaşta olmasına rağmen farklı cephe açabilme riski en üst seviyede. Avrupa’nın ise kendini bile konsolide edemeyecek durumda olması, Türkiye’nin jeopolitik durumu ve askeri gücüne olan ilgisini artırıyor.
Avrupa’nın ve Dünya’nın geri kalanının Türkiye’de olan en küçük gelişmeye her zaman gösterdiği ilgisinin Ekrem İmamoğlu tutuklamaları sonrası cılız kalması bunun ispatı niteliğinde. Herkes kendi kapısının önünün derdinde.
Dünyanın Baby Boomers kuşağı problemi
İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından başlayan “nüfus patlaması” yıllarında doğan 1 milyar bebekten ötürü “Baby Boomers” kuşağı olarak isimlendirilen kuşağın yönettiği dünya artık çok güvenli değil.
Bu kuşağın en akli melaikeleri yerinde olduğu tartışılan üyesi Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın daha ikinci döneminin başında olmasına rağmen başımıza açtığı belalar da herkesin malumu.
İkinci dönemi sonra erdiğinde 82 yaşına girmiş olacak olan Trump, kendi ifadesi ile "ülkedeki en zor işi" yapmaya devam etmeye olan isteğini "Çalışmayı seviyorum" diyerek genel bir cevapla geçiştirmişti.
Trump daha da ileri giderek "Bir değil, iki, üç ve hatta dört kez bu görevi yapmak hayatımın en büyük onuru olacak" diyerek bu konuda bitmek bilmeyen hırsını gözler önüne sermişti.
İktidar hırsını anlamlandırmak
Arapçadan dilimize geçmiş "kudretli olma, gücü yeter olma" anlamını taşıyan iktidar kelimesi aslında yüzyıllar boyunca vazgeçilmezi betimleyen bir olgu. Psikolojik arka planı ne kadar geniş olursa olsun, aslında son yıllarda Politik-Psikoloji alanının konusu.
Liderle toplum ilişkisinin karşılıklı bağımlılık üzerine kurulu olduğu bu kavram günümüzde herkesin gündelik hayatına da etki eden bir noktaya gelmiş durumda. İktidar hırsını anlamlandırmak mümkün mü? Bence yolumuz uzun.
Dünya’ya şu an dönüp baktığımızda Victor Hugo 1793 isimli romanında bahsettiği Fransız Devrimi öncesi alevler içindeki Paris'ini görüyoruz aslında. “Her şey korkunçtu ama kimse korkmuyordu .”