Küresel risklerimizin yeniden tanımlanmış yüzü
Avrupa'daki krizin çözümündeki her girişim, durgunluktaki gidişata etkili olamasa da, içerde 2012'e olumlu bir başlangıç, iki önemli sorunumuzu görmezden gelmemize neden oluyor. Ne Ortadoğu'daki siyasi kargaşa, ne de Avrupa'daki hükümet borçları; bizdeki tüketicinin ve özel sektörün iyimser öngörülerindeki seyri değiştirebiliyor. Sıcak para ve üretim hariç her alana sıçramış doğrudan yabancı sermaye, zımni ya da açıkça, tüketim çılgınlığımızdan beslenirken, enkazı; tasarruf açığımız, yerli üretim eksikliğimiz, reform gereksinimlerimiz oluyor.
Herşeye rağmen tüketici güveniyor
Tüketici güveni, kış soğuklarına inat, olumlu bekleyişleri öne çıkartıyor. BDDK'nın güncel verileri, bankacılık toplam kredinde verilerinde artışı işaret ediyor. Ocak Güven Endeksi, aylık %0,2 artışla 92,2 değerine yükseliyor. 2012 yılında %4 büyüyecek olsak bile tüketici, gelecek dönemin iş bulma olanaklarından iyimser. 2011 yılının güçlü büyümesi, bu bekleyişi destekledi. Tüketicinin 2003'dan bugüne öngörü eğilim haritası Aralık 2003- Haziran 2005'te iyimserlik, Haziran 2005-Ocak 2012'te kötümserlik şeklinde oluşuyor. Küresel sürü psikolojisinin tüketicimize en az bulaştığı dönemse son kriz dönemi oluyor.
Cari açık ve özel sektör dış borcu
Özel sektör kısa vadeli dış borcu itfasında, 63.2 milyar dolar görülüyor. 2003 sonrasında hızlı büyüme temposunun dinamikleri: bu artışta ekonomimize duyulan güven, kolaylaşan küresel likidite koşullarımız, sıcak paranın yeni güvenli liman arayışları olmuştu. Bunların içine dolduran temele eriştiysek de; kırılgan dış ticaret dengesiyle besleyip büyüttüğümüz, dış finansmana aşırı bağımlı cari açımızı nasıl unutabiliriz. Jeopolitik gerçeklerimiz de riskin bir başka boyutunu oluşturuyor.
Kara deliklerimiz
Ekonomimiz, küresel serbest sermaye ortamında dolaşıp duran bedava paradan yaralanmaya öyle açık ki; bedenimizin spor anındaki yaralanmaları hissetmemesini düşünün, işte öylesine duyularımız şartlanmış. Merkez, Tobin vergisi benzeri önlemlerle sıcak para akışını kesmeyi, normale dönüşündeki sakıncalı durumlar nedeniyle tercih etmeyip, faiz koridoru icat etti; başarılı oldu da.
Geniş kapsamlı destekle sağlanacak çözümlere gebeyken, cari açık ve özel sektör dış borcumuza iyimser yaklaşmak, iflasta özel kamu ayrımını olmadığını unutmuş durumda. Oysa daha Eylül 2008'de batan Lehman Brothers'ın enkazını temizleyememiş ABD, AB duruyor karşımızda.