Küresel resesyon ve stagflasyon riski: ABD’den Avrupa’ya, Türkiye’nin ekonomik yol ayrımı

Cenk AKYOLDAŞ
Cenk AKYOLDAŞ PİYASA DİNAMİKLERİ cenk.akyoldas@dunya.com

ABD: Resesyon eşiğin­de bir süper güç

2025’in ilk çeyreğinde ABD ekonomisinde resesyon ihti­mali giderek güçleniyor. Do­nald Trump’ın ikinci döne­minde korumacı ticaret po­litikalarını sertleştirmesi, kamu harcamalarında plan­lanan kesintiler ve artan enf­lasyon baskısı, Amerikan eko­nomisini daralma riskine sok­muş durumda.

-JPMorgan: Resesyon ihti­mali yüzde 31

-Goldman Sachs: Yüzde 23

-Tüketici güveni, 2021’den bu yana en düşük seviyede

-Getiri eğrisinin terse dön­mesi, tahvil piyasalarında re­sesyon fiyatlamasını hızlan­dırdı.

Trump’ın tarifeleri, Kana­da, Meksika ve Çin başta ol­mak üzere birçok ülkeye yö­nelik ticari baskıyı artırırken, şirketler üretim maliyetlerin­deki artış nedeniyle yatırım­larını erteliyor. Aynı zaman­da sosyal güvenlik ve kamu re­formları nedeniyle iç talebin de baskılanma ihtimali yük­sek. Bu görünüm, ABD ekono­misinde resesyon-stagflasyon arasında bir denge kaybı riski yaratıyor. Enflasyonun yük­selmeye devam etmesi, Fed’in faiz indirimlerini geciktirme­sine yol açabilir. Ancak bu da büyümeyi daha fazla yavaşla­tabilir.

2 Avrupa Birliği: Teşvik odaklı farklı bir yol

ABD’nin aksine, Avrupa Birliği daha ge­nişlemeci ve des­tekleyici bir eko­nomik yol ha­ritası izliyor. Almanya, Fransa ve İtalya başta ol­mak üzere birçok ülke, kamu har­camalarını artı­rarak büyüme­yi canlandırmayı hedefliyor.

-Almanya altyapı ve savun­ma harcamalarını yüzde 20 artırmayı planlıyor.

-Yeşil enerji ve dijital dö­nüşüme yönelik büyük teşvik paketleri devrede.

-Avrupa Merkez Banka­sı parasal genişlemeye devam ediyor.

Bu politikalar sonucu Av­rupa borsaları yükseliş tren­dinde, özellikle Alman DAX ve Stoxx 600 güçlü performans gösteriyor. Avrupa, sermayeyi ABD’den çekmek ve Çin-Orta Doğu ile daha yakın ticari iliş­kiler kurmak istiyor.

Ancak enerji arz güvenliği, siyasi birlik sorunları ve göç­men politikaları gibi yapısal riskler, Avrupa’nın sürdürüle­bilir büyümesini test edecek.

3 Türkiye: ABD ve Av­rupa arasında denge arayışı

1.A) ABD resesyonunun Tür­kiye’ye olası etkileri

lDolar endeksinin zayıfla­ması, TL’ye geçici rahatlama getirebilir. Ancak artan küre­sel risk algısı, iç siyasette ya­şanan gelişmeler doların TL karşısında yeniden güçlendi­rebilir.

-ABD’nin korumacı poli­tikaları, Türkiye’nin özellikle savunma ve teknoloji alanın­daki ihracatını zorlaştırabilir. “Bu noktada istisnalar olabilir mi” sorusu akıllara gelmekte.

-Fed’in olası faiz indirimi, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sermaye girişini hız­landırabilir. Ancak bunun için iç siyasi gerilimin tekrar nor­malleşmesi gerekli.

1.B) Avrupa kalkınma hamle­si Türkiye için fırsat

lTürkiye’nin AB ile ticaret hacmi genişleyebilir, özellik­le otomotiv, beyaz eşya ve sa­vunma sanayi sektörlerinde yeni ihracat kanalları açılabi­lir.

-Avrupa teşvikleri, Türki­ye’ye doğrudan yatırım akışı­nı artırabilir. Burada da son dönemde yaşanan iç siyasi ge­lişmeler ana süreci belirleye­cek.

-AB büyümesinin ivmelen­mesi, Türkiye’nin cari den­gesine ve turizm gelirlerine olumlu yansıyabilir.

4 Finansal piyasalar: Güvenli liman arayışı hızlandı

Altın piyasası parlıyor

-Çin Merkez Bankası’nın üst üste 4 ay altın alması, fi­yatları destekliyor.

-ETF girişleri yeniden ar­tışta, bu da yatırımcıların enf­lasyondan korunma refleksi gösterdiğini teyit ediyor.

-ABD dolarındaki görece zayıflık, altının cazibesini ar­tırıyor.

Hisse senetleri: Teknoloji coşkusu tehlikeli olabilir

AI (Yapay Zekâ) kaynaklı borsa rallisi, dot-com balonu­na benzer bir yapı göstermeye başladı. Nasdaq 100’deki yüz­de 10’un üzerindeki düşüş, düzeltme bölgesine girildiği­ni gösteriyor. Ancak bugünkü teknoloji devleri (Microsoft, Apple, Nvidia, Meta) sağlam temellere sahip olsa da piyasa psikolojisindeki açgözlülük ve gerçeklikten kopma eğili­mi tekrar sorgulanıyor.

5 Siyaset ve güven den­gesi: Türkiye’de iç dal­galanmalar

Yurt içi piyasalarda yaşa­nan görevden almalar, tutuk­lamalar ve kısa vadeli siyasi belirsizlikler, TL varlıkların küresel piyasalarla bağlan­tısını zayıflatmış durumda. Sermaye Piyasası Kurulu’nun açığa satış yasağı, Borsa İs­tanbul’daki oynaklığı sınır­lamaya çalışsa da yatırımcı algısında ciddi bir bozulma mevcut. Bunun tesisi zaman alacak duruyor.

6 Dış politika dönüşü: F-35 geri mi geliyor?

Trump yönetiminin, Türki­ye’nin S-400 sistemini devre dışı bırakması hâlinde F-35 savaş uçaklarının satışını ye­niden değerlendirdiği belirti­liyor. Bu, CAATSA yaptırım­larının kaldırılması yönünde bir sinyal olabilir. Böyle bir gelişme, savunma sanayi yatı­rımlarını ve kurumsal güveni artırabilir.

7 Sonuç: Risklerle dolu bir denklemde Türki­ye’nin stratejik konumu

-ABD kaynaklı resesyon ve stagflasyon riski global piya­saları baskı altında tutuyor.

-Avrupa’nın teşvik odaklı büyüme stratejisi, Türkiye’ye yönelen sermaye ve ticaret akışında avantaj sağlama fır­satı görülürken iç siyasi tan­siyon yüksekliği bu girişleri sınırlandırabilir.

-İç politik stabilitenin ko­runması şart, dış kaynaklı fır­satların değerlendirilebilme­si için kritik.

Türkiye’nin 3 kritik önceliği:

1.Avrupa ile ticari ve diji­tal entegrasyonun derinleşti­rilmesi,

2.Makro-finansal istikrarın korunması ve para politika­sında güven tesisinin devamı,

3.Küresel dalgalanmalara karşı içeride son gelişmeler­den sonra kırılan kurumsal güvenin yeniden inşası önem­li olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar