Küresel piyasalardaki geçici ateşkese aldanmayın
Şubat ayı başından bu yana küresel piyasalarda yaşanan panik ataklı dalgalanmalar kısmen durulmuş gibi görünüyor. Önemli boyutta risk taşıyanlar ile sistemi oluşturan kurumsal yapının, sakinleşmek zorunda kaldığı ve beklentileri daha fazla olumsuzlaştırmaktan kaçınmaya çalıştığı dikkat çekiyor. Kayıplar kısmen geri alınmış ve fiyat oynaklıkları gerilemiş olsa da, beklentilerde yaşanan tahribat ve işlem hacimlerinin zayıflığı sıkıntı yaratmaya devam ediyor.
Bundan sonra yaşanabilecek olası eğilimleri öngörebilmek için bakış açısını genişletmek gerekiyor. Öncelikle sürdürülebilir olmayan eğilimler ve ağırlaşmış sorunlar nedeniyle, büyüme ve normalleşme ağırlıklı söylemlerin piyasa yapmaya çalışan kesimler açısından dekor olmaktan öteye gitmediğini hesaba katmakta yarar var. Kısa vadeli ve spekülatif risk alma veya riskten kaçınma eğilimlerinin ana belirleyici olmaya devam ettiği, üretilen senaryoların ilki lehine ve ikincisi aleyhine beklentileri şekillendirme amacı taşıdığını unutmamak gerekiyor. Son dört yıl geneline yayılan zorlamaların giderek daha cüretkar hale geldiği, para otoriteleri ile aralarındaki uzlaşmazlıkların derinleştiği, umulan amaca ulaşma olasılığının hızla azalmaya devam ettiği gözleniyor.
Risk alma eğilimini uyarmaya çalışıyorlar
Kaldıraçlı risk taşıyan profesyoneller ile bunları dolaylı olarak desteklemek durumunda kalan kurumsal yapının önemli bir kısmı, taşımak zorunda kaldıkları pozisyonları azaltmaya çalışıyor; bu amaçla her yolu deneyerek risk alma isteğini uyarmaya çalışıyor. Fakat olmuyor; boşa konsa dolmuyor, doluya konsa almıyor! Taşıdığı pozisyonları ve bilançolarını korumak adına taşıdığı risk düzeyini artırmak zorunda kaldıkça, kendi aralarındaki güvensizlik büyüyor. Sahneye koydukları oyuna, geniş kesimlerin ilgisini çekmeyi başaramıyorlar; varlık değerleri açısından çok düştü alınır veya daha da yükselecek dolduruşları pek bir işe yaramıyor.
Geride bıraktığımız yılın üçüncü çeyreğinde, genele yaygın güçlü bir büyüme varmış ve herkes risk almak için birbirleri ile yarışıyormuş havası yaratacak şekilde piyasaları manipüle ettiler. Olumsuzlukları tümü ile görmezden gelerek doları diğer tüm paralara karşı gerilettiler, emtia ve sermaye piyasalarını şişirdiler; umulan talebi yaratamadılar. Bu yılın Ocak ayında aynı oyunu bir kez daha tekrarladılar; sonuç değişmedi ve panikleyerek birbirlerine girdiler! Bu aşamada sormak gerekiyor; aynı kısır oyunun bir kez daha tekrarı durumunda sonuç farklı olabilir mi? Kesinlikle hayır, fakat belki birkaç haftalık zaman kazanabilirler!
Büyümeyi doğmadan ölecek hale getiriyor
Risk alma isteği yaratmak üzere sahneye koydukları yapay eğilimler, artık geri tepiyor. Doların diğer paralara karşı değer kaybı ile emtia ve sermaye piyasalarının balonlaştırılması, başta ABD olmak üzere küresel enflasyon baskılarını harekete geçiriyor ve olumsuz beklentileri güçlendiriyor. Büyümeyi doğmadan ölecek hale getiriyor ve faiz yükseliş beklentilerinin güçlenmesi önlenemiyor; azaltmayı başaramadıkları riskler nedeniyle sistemik kırılganlık endişesi yeni rekorlara koşuyor. Bu anormalliği gizlemek adına büyüme senaryolarını kalkan yaparak arkasına saklanmak durumu düzeltemiyor.
Küresel krizin hemen öncesindeki, 2008 yılının ilk yarısındaki eğilimleri hatırlayanlar içinde bulunduğumuz koşulların ne tür sıkıntılara gebe olduğunu kavrayabilir. Söz konusu dönemde de büyüme vardı, görece yüksek faizlere rağmen dolar diğer tüm paralara karşı değer kaybediyordu ve emtia fiyatlarındaki yükseliş rekordan rekora koşuyordu. Aynı yılın ikinci yarısında ise söz konusu eğilimlerin hepsi buharlaşmaya başlamış, güven bunalımı ve riskten kaçınma eğilimi belirleyici etken haline gelmişti; sipariş iptalleri nedeniyle ekonomik daralma, büyümenin yerine ipotek koymuştu.
Piyasalardaki değerlemeler gerçekçi değil
Piyasalardaki değerlemeler kesinlikle gerçekçi değil ve gelecekte belirleyici olması kaçınılmaz önemli değişiklikleri görmeden geliyor; bu yolla herkesi aptal yerine koyarak aldatmaya çalışıyor. Fakat olmuyor; aynı amaçta işbirliği yapanların koalisyonu, Şubat ayı ilk yarısında olduğu gibi kısa bir duraklamanın ardından çatırdamaya devam edecek gibi görünüyor. Mevcut sakinlik, riskleri azaltmak adına son fırsat olabilir!