Küresel parasal genişleme sürüyor
Krizin başladığı 2008 yılından beri başlıca merkez bankalarının aldıkları önlemler piyasaları yatıştırmaya devam ediyor. Ancak finansal piyasalarda görülen iyileşmenin sürdürülebilir olması önemli. Burada da görünüm çok net değil; Avrupa bölgesinde somut adımlar atılıyor ancak gecikmeler risk oluşturabilir. ABD'de mali uçurum konusundaki belirsizlikler devam ediyor. Çin'in hükümetin hedefi olan %7.5 büyümeyi tutturabilmesi konusunda çekinceler mevcut. Ayrıca gelişmekte olan ülkeler de geçmiş parasal genişleme dönemlerinde görülen sağlam büyüme performanslarını gösteremiyorlar.
Fed, Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası parasal genişlemeye gitti. Hepsinin ortak özelliği bozulan parasal aktarım mekanizmasına işlerlik kazandırmak; bu yüzden de "geleneksel olmayan" yöntemlere başvuruyorlar. Bunun dışında her 3 merkez bankasının ulaşmaya çalıştığı amaçlar kısmen farklılık gösteriyor. Örneğin Fed'in amacı, temel hedefi olan işsizlik oranını kalıcı bir şekilde düşürmek. Bu hedefi gerçekleştirmek için de halen konuta dayalı varlıkları ve gerekirse diğer varlıkları ucu açık sürede olmak üzere satın alacak.
Fed'in para politikasının duruşu kısa vade için daha olumlu bir büyümeye işaret ediyor. Nitekim bu görünüm beklenti anketlerine de yansımış durumda. Ancak orta vadede, ABD'de temel konu "mali uçurum". Bu konuda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki anlaşmazlığın seçim sonrası çözülmesi bekleniyor. 2013'te otomatik olarak devreye girecek olan vergi artırımları ve harcama kesintileri ABD'nin bütçe açığını $560 milyar azaltıyor olsa da, milli gelirde gerilemeyi getirerek, resesyonu tetikleyebilir. Diğer taraftan, yürürlüğe girecek olan bu vergi artışları ve harcama kesintilerinin bazılarının veya hepsinin iptal edilmesi durumunda ise bütçe açığı hızla yükselecek. Şu an devrede olan 4 farklı destek programından sadece ikisinde uzatmaya gidilmesi bekleniyor. Yani çok derin olmasa da, yine de bir miktar mali uçurum oluşabilir. Mali uçurumun tam anlamıyla oluşmaması piyasalar üzerinde olumlu etki yaratıp, büyümeyi ve istihdamı destekleyecek.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) bono alım programı ile (Doğrudan Parasal İşlemler: Outright Monetary Transactions, OMT) euro bölgesi ülkeleri arasında finansal piyasalarda görülen ayrışmaları (ülkeler arası yüksek kredi faiz farkları, sermaye girişlerini belirli ülkelerde yoğunlaşması, mevduat çıkışları gibi) azaltmayı hedefliyor.
Avrupa'da ayrıca bir dizi somut kararların alındığını görüyoruz. Bunlardan ilki Avrupa Kurtarma Fonu'na (ESM) -desteklenecek üye ülke gerekli şartları yerine getirdiği takdirde - birincil piyasadan bono almasına imkan sağlanması. Bu da ECB'ye, OMT programını faaliyete geçirmesine ve ikincil piyasalardan miktarı önceden belirlenmemiş bir şekilde bono alımına imkan verecek. Son olarak, Euro bölgesi geneli için ECB önderliğindeki tek bir denetim mekanizmasının oluşturulması. Bu mekanizmanın faaliyete geçmesi ile ESM bankaları doğrudan sermayelendirebilecek.
Bu gelişmeler, Avrupa Birliğinde bankacılık ve nihai olarak mali birlik için somut adımlara işaret ediyor. Buradaki önemli risk ise gecikme riskleri. İspanya komple bir ülke kurtarma programına çekinceli yaklaşıyor. 2013 bütçesinde 40 milyar euroluk harcama ve vergi önlemlerine gidecek olan İspanya'ya, ESM'e başvuru yapması halinde daha sıkı şartlar gündeme gelebilecek. Kısa vadeli diğer konu ise Yunanistan: Koalisyon hükümetinin üzerinde anlaştığı belirtilen 13.5 milyar euro tasarruf ve vergi artışı paketinin kabulu ve Troika ile müzakerelerin sonuçlanması bir diğer belirsizliği ortadan kaldıracak. Euro bölgesinde, büyüme için aşağı yönlü riskler geçmişe göre kısmen azalmakla birlikte, yine de güven endekslerinde kısa vadede hızlı bir düzelme beklenmemeli.
Son olarak Japonya Merkez Bankası (BOJ) da aktif alım programını 10 trilyon yen artırarak 55 trilyon yen'e yükseltti. Diğer iki merkez bankasından farklı olarak BOJ, süregelen deflasyondan, ve Fed'in parasal genişlemeye gitmesi ile güçlenen yen'den endişe duyuyor. Asya ekonomileri zayıf bir 3. çeyreğe işaret ediyor. Çin'in ihracatı özellikle zayıf. Ağustos ayında yıllık ihracat büyümesi %2 civarında, geçtiğimiz yıl ortalama ihracat büyümesi %20 seviyesindeydi. Benzer durum Kore için de geçerli. Dolayısıyla Asya merkez bankalarından da daha fazla genişletici önlemler gelebilir. Çin'de sert düşüş ihtimalini düşük görüyoruz. Yüksek rezervlerini gerektiğinde ekonomiyi desteklemek için kullanacak Çin 'de Ekim 2011'den Mart 2013'e kadar Komünist Parti'nin üst yönetimi ve ekonominin tepe yönetimi değişecek. Bu süreçte de belirsizlik yaratılmasını beklemiyoruz.