Küresel likidite borç krizine karşı kalkan görevi görüyor

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya borsalarındaki satış dalgası öngördüğümüzden daha kolay atlatıldı. Çin'den gelen daraltıcı para politikası işaretleri ve euro bölgesindeki kredi krizinin İrlanda'nın ardından, Portekiz'e ve İspanya'ya yayılabileceği endişesine rağmen küresel piyasalarda genele yaygın sert bir satış görülmedi.

Gelişmiş ülkelerde Avrupa'da Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspanya, İtalya ve Fransa'da sert satışlar görülürken, ABD ve Japonya borsaları normal seyirlerini sürdürdü. Gelişmekte olan piyasalarda Kore, Rusya, Tayvan ve Tayland Avrupa krizinden etkilenmezken, Doğu Avrupa ülkeleri, Hindistan, Endonezya ve Brezilya'da ciddi değer kayıpları görüldü.

Türkiye dolar bazında %10 gerileyerek Kasım ayında gelişmekte olan ülkeler içinde en çok kaybettiren ülkeler arasında yer aldı. Buna rağmen %22 getiri ile halen sene başından beri en çok getiri sağlayan gelişmekte olan ülkeler arasında yer alıyor.

Piyasalardaki satış dalgasının kısa soluklu olması ve yerini hızlı bir yükselişe bırakması üç temel nedene dayanıyor:

Euro bölgesindeki kredi krizinin Avrupa ekonomisinde genel bir durgunluğa yol açması beklenmiyor. Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde büyümenin göreceli olarak iyi olması Avrupa'nın çift dipli bir durgunluğa girmesini engelliyor. Buna ek olarak başta Çin ve Hindistan gibi Asya ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümesi küresel büyümeyi yukarı çekiyor.

İrlanda ve Yunanistan'daki borç krizinin İspanya'ya yayılarak Avrupa'nın genelini etkileyecek sistemik bir krize dönmesi beklenmiyor. İşlerin sarpa sarması durumunda Avrupa Merkez Bankası'nın devreye girerek piyasalara verdiği para miktarını artırması ve doğrudan alımlarla kredi riski yüksek olan Avrupa devletlerinin borçlanma senetlerine destek vermesi bekleniyor.

Küresel likiditenin bolluğu borsalardaki gerilemeleri sınırlayan bir diğer neden olarak karşımıza çıkıyor. Genişleyici para politikaları nedeniyle ABD, Avrupa ve Japonya'da kısa dönemli reel faizlerin sıfırın altına düşmesi ve uzun dönemli reel faizlerin %1 civarına gerilemesi yatırımcıların tahvil fonlarından hisse senedi fonlarına yönelmesine neden oluyor. Bu nedenle hisse senedi fiyatlarındaki gerileme sınırlı düzeyde kalıyor.

ABD, Avrupa ve Japonya'nın (G3) genişleyici para politikasına 2011 yılında da devam etmesi bekleniyor. Yaşanan borç krizi sonrasında çoğu Avrupa ülkesinin genişleyici maliye politikası uygulama şansı kalmadı. Benzer şekilde Kasım başında yapılan seçimler sonrasında ABD hükümetinin de genişleyici maliye politikasını sürdürme gücü azaldı. Japonya deflasyon ile mücadele edebilmek için genişleyici para politikası uygulamayı sürdürmek zorunda. Dolayısıyla küresel büyümeyi sürdürmek ve finansal istikrarı korumak için para politikasının üzerine düşen görev arttı.

G3 merkez bankalarının genişleyici para politikası uygulamaya devam etmesi gelişmekte olan piyasalar için büyük önem taşıyor. Küresel rezervlerin %80'den fazlası bu üç para birimi cinsinden tutuluyor. Bu ülkelerin genişleyici para politikası uygulaması küresel likiditeyi desteklemeye devam edecek. Avrupa'daki borç krizinin İspanya ve İtalya'ya sıçrayan sistemik bir krize dönüşmesini öngörmeyen ana senaryomuzda, gelişmekte olan ülkelere para girişinin devam etmesini bekliyoruz.

Küresel yatırımcılar piyasalardaki fazla likiditeyi yavaş büyüyen, borçluluğu yüksek, faiz oranları düşük gelişmiş ülkeler yerine gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmakta kullanmaya devam edecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019