Küresel krizi çözmek için devletler öne çıkıyor

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

1990'lardan bu yana dünya ekonomisi, küresel finans sistemine bağlı hale gelmiş durumda. Aslında bu yapıya sistem dememek lazım. Çünkü ortada bir sistem yoktu. Bir yapının sistem olabilmesi için öncelikle kurallarının olması gerekir. Küresel finansal yapının kuralı hemen hiç olmadı. Ülkeler bir anlamda vahşi ormanda yolunu aradı/arıyor.

Bu ormanın egemen güçleri gibi duran gelişmiş ülkeler bile, belirsiz sistemin kurbanı olabiliyor. 2008 yılında ABD'de başlayıp tüm dünyayı etkileyen kriz bunun açık kanıtı. Krizin üzerinden dört yıl geçmesine rağmen sorun hala devam ediyor. Ülkeler kimi zaman kendi çabaları ile kimi zaman da uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak krizi bertaraf etmeye çalışıyorlar. Ancak sorun bir türlü çözülmüyor. Uluslararası kuruluşların ve devletlerin yaptıkları ataklar çoğu kez boşa çıktı. Üstelik bu devletler sadece gelişmekte olan ülkelerin devletleri değil, gelişmiş ülkelerin devletleri de bu grubun içinde.

Bazen, özellikle gelişmiş ülkeler için "beter olun" demek geliyor içimden. Çünkü yıllarca ulus devletleri kötüleyen, etnik ayrımcılığı körükleyerek ulusal karar alma süreçlerini zayıflatan bu ülkeler, şimdi ulus devletlerden çözüm ortakları olmalarını istiyorlar.

Son olarak IMF ve Avrupa Birliği'nin Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz hükümetlerinden ekonomilerini düze çıkarmak için önlemler almalarını istediler. Bu ülkeler de baskıyı gördüler, tamam dediler. Hiçbirisi "Kriz öncesi bize AA notu veriyordunuz, birden bire bu notlar B eksiye, C'ye indi, bunda hiç mi sizin sorumluluğunuz yok?" diye sormadı, soramadı.

Bu yazıyı kaleme almaya başladığım gün, uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's Portekiz'in kredi notunu 4 basamak birden düşürdü ve Ba2'ye çekti. Kredi notu çöp statüsünün iki kademe altına düşürülen Portekiz'in borçları, "değersiz" tabir edilen noktaya ulaştı. Ülkenin not görünümü de negatif olarak belirlendi.

Böylece Portekiz bir anlamda İrlanda, Yunanistan ve İzlanda'dan sonra örtük olarak iflas eden dördüncü ülke oldu. IMF ve AB bu ülkelere milyarlarca Euro kaynak aktarırken, kendilerini bu ülkelere yardım eden ülkeler olarak gösteriyorlar. İşe yüzeysel bakanlar da bu tavra inanıyorlar. Türkiye'de ne yazık ki bazı köşe yazarları da dahil olmak üzere bir çok kişi, Yunanistan'ındaki krizi emekli Yunanlıların aldıkları maaşlar nedeni ile ortaya çıktığını düşünüyorlar, yetinmiyorlar bunu bir de yazıya döküyor.

Şimdi bu köşe yazısını okuyan siz değerli DÜNYA GAZETESİ okurlarına soralım: "Bugüne kadar çıkan krizlerde, ya da kitaplarda yazılan kriz tarihinde hiç emeklilerin çıkardığı finansal kriz duydunuz mu?" Yanıtınızı duyuyorum. Yok.

Yaşadığımız krizin ve hâlâ daha da derinleşme olasılığı var olan ya da moda terimle "ikinci dip" tehlikesi olan krizin nedeni, küresel finansal sistem ve onun arkasındaki "küresel feodal" güçlerdir. Bunu anlamadan krizi kalıcı olarak çözmek mümkün değil. Bunu IMF bile anladı, ancak kimi ülkeler anlayamadı. Çözüm küresel finansal sistemi gerçekten sistem haline getirmek, yani kurallara bağlı hala getirmektir. Bu yapıldıktan sonra istikrar için, ulusal devletlerin önemi daha çok artacak. Yani bu gelişimin sadece ekonomik değil, siyasal sonuçları da olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019