Küresel kriz riski ne boyutta?

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Geçen hafta yaşanan sert satışlardan sonra, global piyasalar biraz sakinleşti. Özellikle Amerikan piyasalarında yoğun satışların olması, ‘‘Yeni bir kriz mi geliyor’’ sorusunu beraberinde getirdi. Dünya ekonomisinde her zaman olduğu gibi fay hatları var. Ancak son günlerde sıkça dillendirildiği gibi, büyük bir krizin yanı başımızda olduğunu düşünmüyorum. Amerikan endekslerinde yıllardır beklenen düzeltme hareketi görülüyor. Emtia fiyatlarındaki zayıflık, enflasyon beklentilerini kötüleştiriyor. Deflasyon riski artıyor. Euro bölgesinde küçük bir borç krizi yaşanıyor. 

ABD ekonomisinde bir resesyon tehlikesi bulunmuyor. İyi bir gösterge olan haftalık işsizlik maaşı başvurularında 4-haftalık ortalama 284.000 oldu. Bu ortalamanın 300.000’in altında kalması büyük bir başarıdır. 284.000 rakamı; ekonominin 1989, 2000 ve 2006’da zirve yaptığı dönemlerdeki rakamlara yakın. Diğer taraftan, ABD’de şirket kazançları da fena değil. Tabii dünya ekonomisindeki gidişat kötüleşirse, 2015’in 1. ve 2. çeyreklerinde Amerikan şirketlerinin bilançolarında biraz hasar oluşabilir. 

Düzeltme hareketleri ve satış dalgalarıyla, gerçek krizler karıştırılıyor. Gerçek krizler; temel makro göstergelerin zayıfl amasıyla, resesyonla, finans piyasalarındaki dalgalanmayla oluşur. Bu üçünün kesişmesinden kaynaklanır. Gelinen noktada bu gözükmüyor. Gelişmiş ekonomilerden sadece Amerika’nın değil, İngiltere’nin de durumunun iyi olduğunu belirtelim. ABD ve İngiltere’deki şirketlerin kazançlarında daralma yaşanmadıkça; işsizlik maaşı başvuruları artmadıkça, bu ülkelerin büyüme oranları yüzde 1’in altına düşmedikçe, finansal kurumlarda zararlar oluşmadıkça, gerçek bir kriz olasılığı zayıftır. 

Küresel ekonomiye yönelik beklentilerin bozulmasından biraz da Çin sorumludur. Nirengi noktası Kasım 2013’tür. Çin yönetimi o dönemde, ‘‘Büyüme modelini değiştiriyoruz’’ açıklamasını yaptı. Sabit yatırımlara ve ihracata dayalı modelden, iç tüketime ağırlık veren bir modele geçiş süreci başladı. Bu politika değişikliğinden sonra, Çin’in emtia talebi doğal olarak azalacaktı. 2014’ün ilk aylarında gelişen piyasalardaki satışları hızlandıran etken de buydu. Nitekim petrol dışındaki emtialar yerle bir oldular. Son aylara kadar dayanan petrol sonunda havlu attı. Petrol fiyatında yaşanan son düşüşte, büyük üretici Suudi Arabistan’ın ilginç şekilde üretimi artırdığı görüldü. S.Arabistan fiyat çok düşerse üretimi kısar. Fiyat çok yükselirse üretimi artırır. Bu sefer farklı bir yol izleyerek, düşen fiyata rağmen üretimi artırıyor. Enerji gelirlerine bağımlı olan Rusya’yı sıkıştırmak için ABD ile ortak bir oyun oynuyor olabilir. ABD’deki kaya gazı üreticilerine ders vermek istiyor olabilir. Çünkü seksen doların altında kalıcı olacak bir petrol fiyatı kaya gazı üreticilerini zor durumda bırakabilir. Gelecek ayki OPEC toplantısı öncesinde, başta İran olmak üzere üye ülkelere ‘‘Patron benim’’ mesajını veriyor olabilir. Sonuç olarak, hangi nedenle olursa olsun, endüstriyel metallerin ve enerji ürünlerinin fiyatlarındaki hızlı düşüşler enflasyon ve büyüme beklentileri açısından pozitif değildir. 

Çin’in başlattığı hareket, büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesine yol açtı. 2014’ün ilk çeyreğinde iyi bir performans göstermesine rağmen, kırılganlıkları olan Avrupa ister istemez etkileniyor. Yine de, euro bölgesindeki durumun kontrolden çıkması, akut bir krize dönüşmesi düşük bir olasılıktır. Avrupa Merkez Bankası daha fazla likidite sağlayacağını açıkladı. Yeni bir programa başladı. Farklı adımlar da atabilir. Bu nedenle, kısa vadede euro bölgesinin büyük bir krize gireceğine inanmıyorum. Yunanistan mütemadiyen bir kaos içindedir. Syriza’nın 2015’te Yunanistan’da seçim yaptırması, daha da ötesi iktidara gelmesi işleri karıştırabilir. Ülkede yeni bir borç yapılandırması yaşanabilir. Yunanistan dışındaki çevre ülkeler henüz böyle bir risk düzeyinde değildir. İtalyan ekonomisindeki durum çok parlak görünmüyor. İspanya’da sorunlu kredilerin oranı üç aydır artıyor. Fakat bu ülkelerdeki ekonomik ve finansal sıkıntılar büyük bir krizin habercisi değildir. Euro bölgesindeki borç krizinde ikinci evreye geçildi. Bu safhada sadece Yunanistan var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019