Küresel koşullar ve geleceğe ilişkin endişeler!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel ekonomiye ilişkin beklentilerdeki olumsuzlaşmanın, gelişen ekonomilere yönelik risk algılarını bozarak tehlikeli olabilecek türden bir kısır döngü yaratması olasılığı giderek güçleniyor. Ağustos ayı genelinde, bu ihtimalin güçlendiğine tanık olduk. Doların diğer paralara karşı güçlenmesi, gelişmiş ülke tahvillerinin güvenli liman algısı nedeniyle seri bir şekilde prim yapması, gelişen piyasalar açısından riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi türünden eğilimler başka türlü düşünmeye izin vermiyor. Küresel ölçekte sistemik kırılganlık artıyor ve sorunları ağırlaştırarak günü kurtarmak giderek zorlaşıyor.

Ülkemizde açıklanan geçmişe ilişkin verileri irdeler ve geleceğe yönelik çıkarımlar yaparken, hemen girişte değindiğimiz küresel eğilimleri öncelikle hesaba katmak gerekiyor!

Bu yılın ikinci çeyrek dönemine ilişkin Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla verileri dün açıklandı; bugün de Ağustos ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Küresel koşullar, makroekonomik beklentiler konusunda en kötünün geride kalmış olabileceği söylemini anlamsız kılıyor ve güvensizliği besliyor. Ayrıca içinde bulunduğumuz olağan dışı koşullar ile bunlarla mücadelenin şekli, açıklanan rakamlar ile gerçekler arasındaki farkı açarak olumsuzluklara ek katkılar yapabiliyor!
Bu yılın ikinci çeyrek verilerine göre, Gayri Safi Yurtiçi hasılamız, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 1,5 oranında daralmış! Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanarak açıklanan verilere göre, Ekonomimiz son üççeyrek dönemdir daralıyor! 2018 yılının son çeyreğindeki yüzde 2.8’lik daralma, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2.4 düzeyine inmiş ve ikincisinde de azalarak devam etmiş. Bu sonuçta hane halkı tüketiminin olumsuz etkisi, kamu harcamaları ve ihracattaki artışın destekleri giderek azalmış; sabit sermaye oluşumu ve ithalat cephesinde istikrarsızlık endişelerini güçlendiren sert düşüşler yaşanmış.

Dikkate almamız gereken bir konu daha var! Eğer enflasyon rakamlarını olduğundan düşük göstermek için bazı zorlamalar yapıldı ise, gerçek durum rakamsal görünümden çok daha vahim olabilir! Tarımdaki yüzde 3.4’lük katma değer artışı, tümü ile fiyatların baskılanmış olmasından kaynaklanmış olabilir! Üreten kesimler en kötünün geride kaldığına inanmıyor! Konut, mobilya, beyaz eşya, otomotiv konularında çift haneli daralmalar yaşanırken ve ihracat ivme kaybetmeye başlamışken daha farklı düşünmeleri pek mümkün olamıyor!

Ekonomik yapımız nedeniyle cari açığımız zorunlu sebepler ile hızla küçüldüğünde, hem bütçe açığımız kontrolden çıkıyor ve hem de sorunlu kredi hacmine ilişkin belirsizlikler aktarım mekanizmalarını çalışamaz hale getiriyor; bu olumsuzlukları kurallı piyasa anlayışı çerçevesinde çözmek, küresel koşulların durumuna aşırı bağımlılık sergiliyor! Küresel koşullar düzelmiyor ve dış finansman ihtiyacı makul maliyetler ile karşılanamıyor ise, kurallı piyasa anlayışından uzaklaşılması gerekebilir ve tüm öncelikler mecburen farklılaşır! Enflasyonla mücadele yaklaşımından sonra para ve kredi konularındaki gevşeme zorlamaları, deneyimlediklerimizden daha farklı ve belirsizlikleri çok yüksek bir döneme geçiş aşamasında olduğumuzu düşündürüyor!

Gelir ve servet dağılımları konusundaki en temel yapısal sorun haline dönüşmüş olumsuzluklar da, çözümlerin kurallı piyasa anlayışı içinde pek mümkün olamayacağını düşündürüyor. Kısmen iyimser ve hayali beklentiler ile ve de borçlanılarak ulaşılan toplumsal yaşam standardının korunabilmesi fiilen olanaksızlaştı; orta gelir grubu gibi tüketim ve yatırım yapanlar, bir anda kendilerini yoksulluk sınırında debelenirken buldu. Bu durum para ve maliye politikalarının etkinliğini azaltıyor, mevcut sorunların kurallı piyasa anlayışı çerçevesinde çözümünü olanaksızlaştırıyor. Bu tablo makroekonomik görünümün görünür gelecekte düzelemeyeceğini söylüyor; küresel koşullar ise çok yönlü istikrarsızlık endişelerini artırıyor.

Bugün açıklanacak enflasyon rakamlarına bakarak daha iyimser olmak ta pek anlamlı görünmüyor. Küresel koşullar benimsenen yaklaşımlara kesinlikle yardım etmiyor! Enflasyonu talimatla düşürmeye çalışmak, girildiği gibi çıkılabilecek bir yol olamıyor! Güvensizliğin ve buna bağlı belirsizliklerin, yeni yalanlar ve zorlamalar ile aşılmaya çalışılmasının yarattığı kısır döngü daha radikal yaklaşımları zorunlu kılabilir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar