Küresel koşullar çaresizliklerin gizli kalmasını zorlaştırıyor!
Neresinden bakarsak bakalım, küresel ekonomiye ilişkin sorunların ağırlaştığı ve sistemi oluşturan küresel düzenin aşırılık sınırlarını zorlayacak ölçüde kırılganlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Biliyoruz, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; fakat günü kurtarma iddiasında olanlar geniş kitleleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilmek için son ana kadar tam aksi görüşü pazarlamaya devam edecek! Küresel sorunlara, uzlaşıya dayalı kalıcı çözüm üretilemediği ve çıkar çatışmalarının daha belirleyici olmasının önü alınamadığı için güven bunalımı derinleşiyor. Gelişen ekonomilerden başlayan ve yayılma potansiyeli taşıyan yeni bir küresel krizin ayak seslerini bastırmak giderek zorlaşıyor!
Ekvator ve Bolivya gibi Orta Amerika ekonomileri, sivil itaatsizlik kapsamına giren geniş katılımlı eylemlerle sarsılıyor. Şili’de geniş kesimlerin çığlığı, onları görmezden gelen siyasilere diz çöktürüyor. Arjantin, bir çıkış yolu üretebilmek için çok özel borç yapılandırması arayışlarını çeşitlendiriyor! Lübnan ve Irak gibi çok farklı bir coğrafyanın ekonomileri benzer nedenlerle tehlikeli kaynamalar yaşıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün, fakat biz çıkarılması gereken derslere odaklanalım! Jeopolitik gerekçeli yaptırımların hedefi olmayan ekonomilerde yaşanan tıkanıklıklar, gelişme ve eğilimleri kontrol altında tutabilmenin giderek olanaksızlaşabileceğini düşündürüyor!
Gelir ve servet dağılımlarındaki aşırı bozulma, çok sayıda gelişen ekonomiyi iyice kırılgan hale getiriyor. Uluslararası Para Fonu ile nam salmış ekonomi programlarının başarı şansı, gelir ve servet dağılımlarındaki aşırı bozulma nedeniyle tükenmiş görünüyor. Geniş kesimlere ‘acı ilaç’ yaklaşımı, uzunca bir süre geri dönmemek üzere şansını sıfırladı. Bu koşullar, para ve maliye politikalarının etkinliğini iyice azaltırken yapısal reform söylemlerini de anlamsızlaştırıyor.
Yaklaşık 245 trilyon dolar seviyesini aşan küresel borç toplamının, giderek artan bir kısmı ödenemeyecek hale geliyor. Eşzamanlı olarak küresel ekonomi durgunlaşıyor, etkili ve yetkili kesimlere yönelik güven bunalımı derinleşiyor. Finansal yapı çatırdıyor ve riskten kaçınma eğiliminin çeşitli örnekleri sahne alıyor; bunların paniğe dönüşmesini engellemek adına yapılan kısa vadeli müdahaleler, çözüm olamadığı gibi sorunların ağırlaşmasını hızlandırıyor. Jeopolitik gerginliklere, ticaret veya kur savaşı türünden olumsuzluklara sebep olan çıkar çatışmaları bu koşullardan besleniyor. Geleceğe yönelik isabetli öngörü yapabilme olasılığı hızla azalıyor, olumsuzlaşma eğiliminin hızlanmasını engellemek isteyenlerin tam aksi yöndeki iddiaları pek etkili olamıyor.
Gelişen ekonomilerde maliye politikalarının gevşetilmesi ve kamunun oluşan boşlukları doldurmak üzere ekonomideki payını kontrolsüz bir şekilde artırmaya başlaması, biraz daha zaman kazanmanın ve radikal yaklaşımlardan şimdilik uzak durabilmenin tek yolu olarak algılanıyor! Riskli pozisyonda yakalanan profesyoneller, söz konusu dönemi risklerini azaltmak adına son fırsat olarak gördükleri için, inanmadıkları şeyleri yüzleri kızarmadan söyleyebiliyor. Başka bir deyişle bilgi kirliliğinin yeni rekorlara koşacağı bir dönem önümüzde duruyor.
Küresel ölçekteki makroekonomik görünüm ise muhtemelen dalgalı bir şekilde olumsuzlaşmaya devam edecek. Durgunlaşma eğilimi hüküm sürmeye devam edecek ve sorunları ağırlaştıracak, işsizlik ve enflasyon oranları birlikte ve yukarı yönde hareketler sergileyecek ve sistemik risk algısını çöküş seviyesine kadar sıçratacak. Küresel ticaret hacmi daraldıkça sorunlu kredi hacimleri ve borç yapılandırmaları finansal yapıyı iyice kırılganlaştıracak; bütçe açıklarını büyütme yarışı hızlanacak!
Dikkatinize sunduğumuz koşullar şimdilik pek konuşulmuyor, hatta bu şekilde algılanmasını engellemek adına çok farklı yaklaşımlar devreye sokuluyor; dikkatler farklı yönlere çekiliyor veya zaaflar fazlası ile kaşınıyor! Kendi ürettiği sorunları çözemediği için kırılganlaşarak çöken ve tarihin çöplüğünde yerini alan eski düzenler gibi, bugünkü de ömrünü tamamlamaya koşuyor. İnsanlığın bu büyük sınava çok hazırlıksız yakalanması, olumlu düşünebilmeyi çok zorlaştırıyor! Cumhuriyetimizin 96’ncı yıl dönümünü kutlarken içimiz pek rahat olamıyor; sorunlarımız ve küresel koşullar konusunda gerçekçi olmaktan kaçış, sıkıntı yaratmaya devam ediyor!