Küresel konjonktür Türkiye’yi destekliyor…
Küresel piyasalardaki fırsat penceresi ne kadar açık kalacak bilmiyoruz. Ama Fed Başkanı Powell’in konuşması ve ABD tarım-dışı istihdam verileri ile başlayan alış dalgası güçlenerek devam ediyor. Aralık ayında ABD ve Çin arasındaki it dalaşını ve durgunluk senaryosunu satan piyasalar, ocak ayında büyümenin, enflasyonun ve faizlerin makul seviyelerde kaldığı Goldilocks senaryosunu fiyatlamaya başladı.
Türkiye varlıkları jeopolitik endişeler nedeniyle küresel piyasalardaki yükselişe hemen katılamadı. ABD’nin Suriye’den çekilişine yönelik belirsizlikler ve Türkiye’nin bölgede askeri operasyon yapma planlarına tepkiler nedeniyle Türkiye piyasaları yıla satıcılı başladı. Türk lirası yılın ilk haftasına dolara karşı değer kaybeden tek para birimi konumundaydı.
Ancak bu negatif ayrışma uzun sürmedi. ABD ve Türkiye arasındaki restleşmeye rağmen kapalı kapılar ardında pazarlıkların sürdüğünü ve Türkiye’nin elinin güçlendiğini gören yatırımcılar Türkiye varlıklarında pozisyon almaya başladı. Türkiye varlıklarının ucuzluğu ve yabancı payının düşüklüğü yükselişin çok sert bir şekilde olmasına neden oldu.
Ağustos ayında yaşanan şok dalgasında en çok satış yiyen Türk lirası, 10 yıllık devlet tahvilleri ve bankalar ocak ayındaki yükselişte başı çekti. MSCI Türkiye, gerilerden atağa kalkıp öne geçen bir yarışçı misali sene başından beri yüzde 9’un üzerinde getiri ile gelişmekte olan ülkelerin iki katına yakın kazanç sağladı.
Bundan sonra ne olacak? Güvercin Fed, genişleyici Çin ekonomi politikaları, ABD - Çin ateşkesi ve intizamlı Brexit senaryolarının güçlenmesi küresel piyasalardaki yükselişin kısa vadede devam edeceğine işaret ediyor. Dünyaya göre ucuz kalan ve küresel portföylerde sınırlı pay olan Türkiye varlıkları kısa vadede dünyayı yenmeye devam edebilir.
BIST Banka endeksi kritik direnç seviyelerini (120K ve 126K) aşmış durumda. Alım için destek haline gelen bu seviyelere geri çekilme beklenebilir. Bankalar ile başlayan yükselişin geride kalmış demir-çelik hisseleri başta olmak üzere sanayi hisselerine yayıldığını görebiliriz.
Küresel risk iştahındaki güçlenme ve gelişmekte olan ülke varlıklarına para girişinin artması ağustos şoku sonrası yaralarını sarmaya çalışan Türkiye için altın değerinde bir fırsat sunuyor. Yaklaşan seçimler nedeniyle popülist politikalara baş vurmaz, sıkı maliye ve para politikasını sürdürürsek, kur şokunun enflasyon yoluyla yarattığı tahribatı sınırlayıp Türkiye’yi kur şoku - faiz - durgunluk sarmalından çıkartabiliriz.