Küresel ihracatta düşüş

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI [email protected]

İktisat eğitimi alanlar daha ilk yıl dış ticaret konusuna gelindiğinde şarap-kumaş örneği ile karşılaşırlar. A. Smith’in mutlak üstünlükler, D. Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisinin ayrıntılarını üçüncü sınıfta uluslararası iktisat dersinde öğrenirler. İşin özü basittir, hangi malı hangi ülke daha düşük maliyetle üretiyorsa o ülke bu malı üretmeli ve ihraç etmelidir. Buna göre Portekiz daha düşük maliyetle ürettiği şarabı ihraç etmeli, İngiltere’de kumaş üretip satmalı. Teorilere tam sadık kalındığında Portekiz hep tarım ülkesi olarak kalırken, İngiltere sanayi ülkesi olmaya devam edecektir. Bu teoriler daha sonra geliştirildi. Ancak özü hep aynı kaldı. Teorik yaklaşımlar iktisat politikasına dönüştüğünde ise adı “serbest dış ticaret” oldu. 

Dış ticaret teorisindeki bu yaklaşımlar sebepsiz değildir. Smith ve Ricardo’nun teorilerini geliştirdikleri 19. Yüzyılda İngiltere’si sanayi devrimi ile almış başını gidiyordu, ürettiği sanayi ürünlerini (başta yünlü kumaş olmak üzere) ihraç etmek zorundaydı. Bu teoriler İngiltere’nin önünü açtı. Yani Smith ve Ricardo birer İngiliz olarak (İngiltereli değil) görevlerini yaptılar. Düşünceleri yirminci yüzyıla da taşında. IMF, Dünya Bankası buna destek verdi. Dünya ticaret Örgütü kuruldu ve serbest ticaret egemen yaklaşım haline geldi. Yüzyıllık süreçte sanayi ülkesi, tarım ülkesi olma, biri birine karıştı, teknoloji daha fazla öne çıktı. Yüksek teknoloji üreten ülkeler geleneksel sanayi malları üretimini (tekstil, demir çelik gibi) geçmişin tarım ülkelerine bıraktılar. Ancak serbest ticaret mantığı hiç değişmedi. Bu tablo 2007 küresel krizine değin belli ölçüde işledi. Geçmişin tarım ülkesi Çin dünyanın en fazla ihracat yapan ülkesi oldu. Türkiye’de bu pastadan payını aldı. 1980 yılında 2 milyar 900 milyon dolar olan ihracatını 2014 yılında 157 milyar 610 milyon dolara  kadar çıkardı, 2015 yılında ihracatta düşüş olsa bile 143 milyar 850 milyon dolarlık düzey yakalandı.

Bu tablo elbette olumlu, ancak küresel kriz ihracatta moralleri iyice bozmuş durumda. 2015 yılında dünyada ihracat 2014 yılına göre %11,1 oranında azaldı    (http://www.trademap.org/tradestat/ Product_ SelCountryTS.aspx?nvpm=1).  2016 yılında bu düşüş devam ediyor. 2016 yılı Ocak ayında ihracat 2015 yılının Ocak ayına göre  %11,7, Şubat ayında da 2015 yılı Şubat ayına göre %7,3 düştü.

Dünya ihracat hacmindeki düşüşten en fazla etkilenen ülkelerin başında, Çin ve petrol ihraç eden ülkeler geliyor. Çin’in Şubat 2016 ihracatındaki düşüş %25,4’e ulaştı. İhracattaki düşüş doğal olarak büyüme oranını da aşağıya çekmekte. Düşüş trendinin uzaması halinde serbest dış ticaretin sorgulanmasına, karşı çıkılmasına yönelik eğilimi daha da güçleneceği kesin. Nitekim geçen ay demir çelik sektörü krizde olan Belçika’da Çin’e karşı işçi, işveren birlikte yürüdü. İhracattaki bu görünüm ABD ile AB arasında sürdürülen TTIP görüşmelerinin de kilitlenmesine neden oldu. AB’de TTIP’nin ekonomiyi olumsuz etkileyeceğine yönelik algılar arttı. Özellikle tarım sektörü bundan çok rahatsız. AB vatandaşları da bir de TTIP’ye karşı yürüyüşler yapmaya başladı.

Gelişmiş ülkelerin hükümetleri, akademisyenleri, yurttaşları ekonomiyi, küresel sistemi sorguluyor, tavır koyuyor. Türkiye’de ise bu gelişmelere kafa yoranlar   avuç içi kadar. Umarım çoğalırlar. 

catsbbbdbdb.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019