Küresel gerçekler ve kısır siyasi hesaplar
Bu hafta içinde ABD'de yapılacak seçimlerin sonucu ve Federal Reserve'den gelecek kararlar hem küresel ekonomiyi etkileyecek, hem de belirsizlikve kırılganlığı artıracak gibi görünüyor. Temsilciler Meclisi'ndeki oy dağılımının Cumhuriyetçiler lehine ve Demokratlar aleyhine değişmesi, yürütme ile yasama arasındaki uyumsuzluğu artıracak, mali politikasının etkisi azalır ve borç yükü daha seri bir şekilde artar iken Federal Reserve ile doların yıpranma hızı yeni boyutlara yelken açabilir. Ortaya çıkan belirsizlik ekonomiden dış politikaya tüm eğilimleri etkileyebilir, işsizlik ve enflasyonun daha tempolu arttığı derinleşen bir durgunluk süreci hem küesel ekonomi, hem de finansal piyasalar açısından telafisi imkânsız sıkıntılar yaratabilir. Böyle olmayacağını düşünenlere yönetimin demokrat, Temsilciler Meclisi ve Senato'daki çoğunluğun ise Cumhuriyetçi olduğu 1990'lı yılları hatırlamasını tavsiye ediyoruz.
Bugünün aksine 1994 yılında ABD ekonomisi iyice ısınmış, para politikasının sıkılaştırılması ve ortaya çıkan tehlikeyi azaltamamıştı. Bu ortamda ekonomi açısından sürdürülebilir olmayan bir strateji değişikliğine gidilmişti. Madem ki para politikasının sıkılaştırılması ekonominin soğutulması konusunda işe yaramamıştı ve daha fazla sıkılaştırma mali sektöre zarar verebilirdi, öyleyse bıraksınlar ekonomi büyüsün dendi, enflasyon tehlikesini önlemek adına doların değeri konusundaki tercih düşük değerliden aşırı değerliye değiştirildi. Bu sayede hem ekonomi büyüyecek, hem de ucuz ithalat sayesinde enflasyon kontrol altında tutulacaktı; bütçe açığı küçülecek fakat cari açık büyüyecekti. Doların güçlenmesi içinde bir hikaye yazıldı, orta vadede bütçe açığını sıfırlayacak bir istikrar paketi gündeme getirildi. Bu strateji oluşturulmuş iken Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında genel bir uzlaşı vardı ve herhangi bir problem çıkmadı. Fakat uygulama zamanlaması konusu gündeme gelince ortalık karıştı!.. Cumhuriyetçiler hemen uygulamaya geçilmesi konusunda ısrarlı alır iken Demokratlar 1996 yılındaki başkanlık seçimleri sonrası için direndi. Uygulamaya hemen geçilirse Demokratlar'ın başkanlık seçimini kaybedeceği görüşü inatlaşmanın temel sebebi oldu ve diğer faktörler hiç hesaba katılmadı. Yönetimin borçlanma tavanının yükseltilmesi konusunda kongreye sunduğu tasarı Cumhuriyetçi oyları ile reddedilince küresel ekonominin en yüksek kredi notuna sahip ülkesi teknik olarak moratoryum noktasına geldi... Bu ilk raundu Demokratlar kazandı ve yaşananların küresel maliyeti hiç hesaplanmadı. İkinci raund ise Rusya krizi sonrasında yaşandı. Demokrat Başkan Clinton'un, Cumhuriyetçiler'in dış politika konusundaki taleplerine yeterli ilgi göstermemesi nedeniyle azledilmesi konusu ündeme geldi. Üçüncü raund ise ABD tarihine en şaibeli başkanlık seçimi olarak geçen 2000 yılı başkanlık seçimlerinde yaşandı. Bu çekişmeler mevcut sorun ve dengesizliklerin büyümesine büyük katkı yaptı.
ABD'de 2012 yılının Kasım ayında başkanlık seçimleri yapılacak; Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğun Cumhuriyetçiler'e geçmesi durumunda Obama'nın seçmene verdiği sözleri tutması ve ikinci kez seçilmesi imkânsızlaşacak; bu nedenle yürütme ile yasama arasındaki uyumsuzluk büyüyecek, Maliye politikasının etkisi önemli ölçüde azalır iken para politikasının aşırı ölçüde gevşetilmesi Federal Reserve'yi yıpratacak. Yapılması gerekenler ihmal edilip, yapılmaması gerekenler gündeme geldikçe risk alma isteği azalabilecek, enflasyon ve işsizlikteki artış ivme kazanabilecek. Yaşananlar küresel ekonomi ve finansal piyasaları iyice yıpratır iken, beklenti yönetimi ile günü kurtarmak imkânsızlaşabilecek. Belirsizlik artışına tahammülü olmayan Avrupa Birliği ve Türkiye gibi bölgelerde yaşanacak olumsuzluklar tahmin sınırlarını aşabilecek... Finansal piyasaların çok korktuğu ikinci dibin tetiklemesi bu hafta içinde yaşanan gelişmeler ile tetikleniyor olabilecek!.. Kendi ülkesinde uzlaşamayanların küresel uzlaşıya herhangi bir katkı yapamayacağı kanaati gelişmelerin tümüyle kontrolden çıkması ile sonlanabilecek...