Küresel faizler düşerken TCMB beklemede

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

ABD merkez bankası Fed, beklendiği gibi politi­ka faizini 50 baz puan düşü­rerek 4.75-5.00 aralığına çek­ti. Fed’in faiz indirimi esasen sürpriz değil. Faiz indirimi bir süredir piyasalarda fiyatlanı­yordu. Asıl tartışma konusu, ne kadar faiz indirimi yapıla­cağıydı.

Geçtiğimiz hafta ka­leme aldığımız yazıda beklen­timizin 25 baz puan olduğunu belirtmiştik. Bu öngörümüzün ardında yatan neden, enflasyon­daki düşüş trendine rağmen eko­nomik aktivitenin canlılığını ko­ruduğu gerçeğiydi. Her ne kadar iş gücü piyasasında zayıflama sinyalleri görülse de resesyon ih­timali hala düşük görünüyordu. Piyasa beklentileri de ağırlık­lı olarak 25 baz puan yönündey­di. 50 baz puanlık bir indirimin Fed’in bir resesyon ihtimalini senaryosuna dahil ettiği kaygısı­nı uyandırıp piyasalar üzerinde negatif algı yaratılacağından da korkuluyordu.

Nitekim Fed önden yükleme­li bir faiz indirimini tercih etti. İlk açıklama sonrası hisse sene­di piyasaları yukarı yönlü tepki verirken ABD doları değer kay­betti. Bu arada gözler, Başkan Powell’ın yapacağı basın toplan­tısına çevrildi. Başkan yaptığı açıklamalarda ekonomik aktivi­teye dair bir kaygıları olmadığı­nı dile getirdi. Bu durum Fed’in 50 baz puanlık indiriminin sor­gulanmasına neden oldu. Sonuç olarak S&P500 endeksi günü yüzde 0.29 düşüş ile tamamdı.

FED yetkililerinin faiz tahmi­nini içeren nokta grafiği 2024 yı­lının geri kalanında 50 baz pu­anlık faiz indiriminin daha yapı­labileceğine işaret ediyor. 2025 yılında da indirimlerin devam edeceğine işaret eden grafikten çıkartılabilecek sonuç, Başkan Powell’in yumuşak iniş için yo­ğun çaba sarf ettiği. Bunu yapar­ken enflasyonun tekrar kontrol­den çıkmasını da engellemesi gerekiyor.

Geçtiğimiz hafta AB merkez bankası ECB’nin 25 baz puanlık indirimini de düşündüğümüzde küresel ekonomide finansal ko­şulların gevşediği bir dönemin başında olduğumuzu söyleyebi­liriz. Petrol ve diğer emtia fiyat­larındaki düşüşler ile bir araya getirdiğimizde küresel konjonk­türün Türkiye lehine döndüğü söylenebilir.

TCMB faizleri sabit bırakırken şahin duruşunu azalttı

TCMB beklendiği gibi politi­ka faizini yüzde 50 seviyesin­de sabit bıraktı. PPK metninde, enflasyonun ana eğiliminde be­lirgin bir iyileşme olmadığı vur­gulanırken temel mal enflasyo­nunda sınırlı bir artış olduğu belirtiliyor. Enflasyon beklenti­lerinin özellikle reel sektör tara­fında yüksek seyretmesi, merkez bankasını belli ki endişelendiri­yor. Bu nedenle enflasyon bek­lentileri ve fiyatlama davranış­larını hala dezenflasyon süreci için risk olarak görüyor. Hizmet­ler sektöründe fiyat artışları gö­reli olarak yüksek seyrediyordu. PPK metni hizmetler sektö­ründeki fiyat artışlarının yı­lın son çeyreğinde daha ılımlı seyredeceğini varsayıyor.

İlk faiz indirimi ne zaman?

FED ve ECB’nin faiz indir­diği, yurt dışı finansal koşul­ların gevşediği, enerji fiyatla­rının ucuzladığı, yurt içinde ekonomik aktivitenin potan­siyelinin altına gerilediği bir ortamdayız. Yıllık TÜFE yüzde 51’e gerilemiş durumda ve bek­lentimiz yılı yüzde 43 seviyele­rinde bitirmesi yönünde.

Böyle bir ortamda, TCMB ilk faiz indirimine ne zaman gider sorusu daha sık sorulmaya baş­landı. PPK metnini okuduğu­muzda metnin geneli itibariyle şahin yapısını koruduğunu gö­rüyoruz. Bu durum dezenflas­yon süreci açısından olumlu bir gelişme. Faiz indirimi açısın­dan bakarsak kısa vadede faiz indirimi için bir kapı açılmadı­ğı kanaatindeyiz. Bir başka de­yişle TCMB, ekim ayında da faiz indirimini düşünmüyor. Fakat metnin tonundaki kısmi yumu­şama, piyasalara genel olarak olumlu yansıdı. Bu satırlar ka­leme alınırken BİST 100 endek­si yüzde 1.8 artarken bankacılık endeksi yüzde 2.8 artış kaydet­mişti.

Diğer taraftan, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi eylül ayı enflasyonu kritik ola­cak. Eylül ayında enerji fiyatla­rındaki düşüşün desteği ile enf­lasyonun ana eğiliminde iyileş­me meydana gelirse bu durum kasım ayında sınırlı bir faiz in­diriminin kapısını açabilir. Ak­si takdirde, ilk faiz indiriminin 2025 yılına sarkması ihtimali daha yüksek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar