Küresel faizler düşerken TCMB beklemede
ABD merkez bankası Fed, beklendiği gibi politika faizini 50 baz puan düşürerek 4.75-5.00 aralığına çekti. Fed’in faiz indirimi esasen sürpriz değil. Faiz indirimi bir süredir piyasalarda fiyatlanıyordu. Asıl tartışma konusu, ne kadar faiz indirimi yapılacağıydı.
Geçtiğimiz hafta kaleme aldığımız yazıda beklentimizin 25 baz puan olduğunu belirtmiştik. Bu öngörümüzün ardında yatan neden, enflasyondaki düşüş trendine rağmen ekonomik aktivitenin canlılığını koruduğu gerçeğiydi. Her ne kadar iş gücü piyasasında zayıflama sinyalleri görülse de resesyon ihtimali hala düşük görünüyordu. Piyasa beklentileri de ağırlıklı olarak 25 baz puan yönündeydi. 50 baz puanlık bir indirimin Fed’in bir resesyon ihtimalini senaryosuna dahil ettiği kaygısını uyandırıp piyasalar üzerinde negatif algı yaratılacağından da korkuluyordu.
Nitekim Fed önden yüklemeli bir faiz indirimini tercih etti. İlk açıklama sonrası hisse senedi piyasaları yukarı yönlü tepki verirken ABD doları değer kaybetti. Bu arada gözler, Başkan Powell’ın yapacağı basın toplantısına çevrildi. Başkan yaptığı açıklamalarda ekonomik aktiviteye dair bir kaygıları olmadığını dile getirdi. Bu durum Fed’in 50 baz puanlık indiriminin sorgulanmasına neden oldu. Sonuç olarak S&P500 endeksi günü yüzde 0.29 düşüş ile tamamdı.
FED yetkililerinin faiz tahminini içeren nokta grafiği 2024 yılının geri kalanında 50 baz puanlık faiz indiriminin daha yapılabileceğine işaret ediyor. 2025 yılında da indirimlerin devam edeceğine işaret eden grafikten çıkartılabilecek sonuç, Başkan Powell’in yumuşak iniş için yoğun çaba sarf ettiği. Bunu yaparken enflasyonun tekrar kontrolden çıkmasını da engellemesi gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta AB merkez bankası ECB’nin 25 baz puanlık indirimini de düşündüğümüzde küresel ekonomide finansal koşulların gevşediği bir dönemin başında olduğumuzu söyleyebiliriz. Petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüşler ile bir araya getirdiğimizde küresel konjonktürün Türkiye lehine döndüğü söylenebilir.
TCMB faizleri sabit bırakırken şahin duruşunu azalttı
TCMB beklendiği gibi politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bıraktı. PPK metninde, enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir iyileşme olmadığı vurgulanırken temel mal enflasyonunda sınırlı bir artış olduğu belirtiliyor. Enflasyon beklentilerinin özellikle reel sektör tarafında yüksek seyretmesi, merkez bankasını belli ki endişelendiriyor. Bu nedenle enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarını hala dezenflasyon süreci için risk olarak görüyor. Hizmetler sektöründe fiyat artışları göreli olarak yüksek seyrediyordu. PPK metni hizmetler sektöründeki fiyat artışlarının yılın son çeyreğinde daha ılımlı seyredeceğini varsayıyor.
İlk faiz indirimi ne zaman?
FED ve ECB’nin faiz indirdiği, yurt dışı finansal koşulların gevşediği, enerji fiyatlarının ucuzladığı, yurt içinde ekonomik aktivitenin potansiyelinin altına gerilediği bir ortamdayız. Yıllık TÜFE yüzde 51’e gerilemiş durumda ve beklentimiz yılı yüzde 43 seviyelerinde bitirmesi yönünde.
Böyle bir ortamda, TCMB ilk faiz indirimine ne zaman gider sorusu daha sık sorulmaya başlandı. PPK metnini okuduğumuzda metnin geneli itibariyle şahin yapısını koruduğunu görüyoruz. Bu durum dezenflasyon süreci açısından olumlu bir gelişme. Faiz indirimi açısından bakarsak kısa vadede faiz indirimi için bir kapı açılmadığı kanaatindeyiz. Bir başka deyişle TCMB, ekim ayında da faiz indirimini düşünmüyor. Fakat metnin tonundaki kısmi yumuşama, piyasalara genel olarak olumlu yansıdı. Bu satırlar kaleme alınırken BİST 100 endeksi yüzde 1.8 artarken bankacılık endeksi yüzde 2.8 artış kaydetmişti.
Diğer taraftan, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi eylül ayı enflasyonu kritik olacak. Eylül ayında enerji fiyatlarındaki düşüşün desteği ile enflasyonun ana eğiliminde iyileşme meydana gelirse bu durum kasım ayında sınırlı bir faiz indiriminin kapısını açabilir. Aksi takdirde, ilk faiz indiriminin 2025 yılına sarkması ihtimali daha yüksek.