Küresel enflasyon ve gelişmekte olan ülkeler

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

GÜNDEM / Tuğrul Belli t.belli@turkishbank.com Normal şartlarda emtia fiyatlarındaki artışlar enflasyonist değildir. Arz kaynaklı fiyat artışları talebin dengelenmesiyle son bulur ve süreklilik arz etmez. Ancak son dönemde, emtia fiyatlarında süreklilik arz eden enflasyonist bir artış olgusundan söz edebiliriz. Son 1.5 senede dünya emtia fiyatları endeksi ikiye katlanırken, petrol fiyatları yüzde 150 artış gösterdi. Bu gelişmeye paralel olarak da geçen sene yüzde 2.4 olan 2008 küresel enflasyon tahminleri yüzde 4.7'e yükselmiş vaziyette. 70'lerden beri ilk defa yaşanmakta olan emtia fiyatları-enflasyon spiraline bugünlerde farklı açıklamalar getirilmekte. Bu açıklamaların bir kısmı oldukça akla yakın iken, bazıları da açıkçası oldukça saçma. Saçma açıklamaların başında emtia fiyatlarındaki artışın spekülatörler tarafından yaratıldığı iddiası yer alıyor. Hatta, bazı gelişmekte olan ülkelerde spekülatörlere karşı ciddi bir tepki oluşmuş durumda. Örneğin, Hindistan emtia future'ları işlemlerini yasakladı. Ne var ki, bir emtiada spekülatif hareketler söz konusu ise, mutlaka o malın stoklarında da artış olması gerekir. Ancak şu anda petrol gibi fiyatı artan ürünlerde böyle bir oluşumdan bahsetmek imkansız. Küresel enflasyon ile ilgili diğer bir enteresan açıklama da ünlü iktisatçı Guillermo Calvo'dan. Calvo olayın özellikle ABD'deki parasal genişleme boyutunu ele alarak, suçluyu Devlet Varlık Fonları (SWF) olarak ilan etmiş. Calvo'ya göre Çin ve Körfez ülkeleri tarafından kurulan bu fonların amacı devlet yatırımlarını düşük getirili para-benzeri enstrumanlardan (ABD devlet bonoları) yüksek getirili sermaye yatırımlarına kaydırmak. Bu değişim sürecinde ABD bonolarına satış gelmesi, bu enstrumanların faizlerini artırıyor ve FED de artan faizleri düşürmek amacıyla bono satın alarak para arzını artırmak durumunda kalıyor(muş). Açıkçası SWF'lerin ne bugün, ne de ileride böyle bir portföy etkisi yaratarak global çapta bir enflasyona sebep olabileceklerini düşünmüyorum doğrusu. Öte yandan, FED'in ABD ekonomisindeki resesyonu önlemek amacıyla gecelik faizleri hızlı bir şekilde düşürmüş olmasının global enflasyonu körükleyen bir olgu olduğu da yadsınamaz. Özellikle rekabetçi kalabilmek ve cari fazla yaratabilmek amacıyla para birimini dolara sabitlemiş olan ülkeler ciddi problem yaratıyorlar. Çin başta olmak üzere çoğu Uzakdoğu ülkesi uzun zamandan beri para birimlerini dolara kenetlemiş durumdalar. Son yıllarda bu ülkelerin ekonomilerinde ise değil resesyon, ciddi bir ısınma söz konusu. Ancak buna rağmen FED faizleri indirdiği zaman bu ülkelerin de mecburen paralel bir şekilde faizlerini düşürmeleri gerekiyor. Aksi takdirde, faiz farkından dolayı kendi ekonomilerine müthiş bir spekülatif para girişi söz konusu olacaktır. Bu bağlamda özellikle Çin'in durumu ilginç. Şu anda 12 aylık TÜFE'si yüzde7.7 olan Çin'in sene sonu enflasyonunun iki hanelere çıkması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak, yıllık ekonomik büyümesi ile toplam dünya büyümesinin yüzde 25'ini karşılıyor durumda olan Çin'in ekonomisini soğutmaması durumunda başta petrol olmak üzere tüm emtia fiyatları üzerindeki baskının ve dolayısıyla küresel enflasyon olgusunun devam edeceği barizdir. Üstüne üstlük Çin pek çok gelişmekte olan ülke gibi yurtiçi petrol fiyatlarını sübvanse ederek düşük tutmaktadır. Ancak bu durum artan petrol fiyatlarının doğal olarak bu ürüne olan talebi azaltıcı etkisini ortadan kaldırmakta, serbest bir fiyat mekanizması ve arz-talep ortamının oluşmasını engellemekte, Çin'in petrole olan talebini suni olarak yüksek tutmaktadır. Görünen o ki, global dengelerin yeniden sağlanması açısından Çin'in dolar çapasını bırakarak ve petrol üzerindeki sübvansiyonları kaldırarak ekonomisini bir an önce soğutması şart olmuş durumda. Parasını dalgalanmaya bırakması durumunda yuan değerleneceği için Çin enflasyon konusunda da belirli bir rahatlama sağlayacaktır. Ancak, parasının değerlenmesi aynı zamanda dünya ticaretindeki rekabetçi konumunu da zedeleyeceği için Çin'in dalgalı kur rejimini benimsemesi kısa vadede çok da gerçekçi gözükmemektedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019