Küresel enflasyon endişesi yerini yavaşlama korkusuna bırakıyor!

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Türkiye ekonomisi küresel enflasyon endişesinin yerini yavaşlama korkusuna bıraktığı bir konjonktürde eylül ayına girdi. Avrupa'nın yavaşlaması ve yüksek faizler Türkiye'nin büyümesini aşağı çekmeye başladı. Küresel ekonominin yavaşlayacağı endişesi ile düşen emtia fiyatları dış ticaret dengemizi düzeltmemize ve enflasyonla mücadele etmemize yardımcı olacak.

Dünya ekonomisindeki yavaşlamanın yılın ikinci yarısından itibaren daha fazla hissedileceği tahmin ediliyor. Mali desteğin sona ermesi ve dolardaki güçlenmenin ABD ekonomisini yavaşlatması bekleniyor. Sıkı para politikası uygulayan Avrupa ekonomisi yavaşlamaya devam edecek. ABD ve Avrupa'nın yavaşlaması gelişmekte olan ülkelerin büyümesini aşağı çekmeye başlayacak. IMF ve Dünya Bankası uzmanları dünya ekonomisinin büyümesinin 2007 yılındaki yüzde 5 seviyesinden 2008 yılında yüzde 3.9'a 2009 yılında yüzde 3.7'ye inmesini bekliyorlar.

Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın ve sıkılaştırılan para politikasının yılın son çeyreğinden itibaren Türkiye'yi vurmaya başladı. Toplam ihracatımızın yüzde 60'ından fazlasını oluşturan Avrupa'nın hız kesmesine karşı sanayicimiz ihraç pazarlarının çeşitliliğini artırarak çözüm arıyor. Ancak kısa vadede yapılabilecekler son derece sınırlı.

Türkiye milli gelirinin yüzde altısına ulaşan net enerji ithalati ile petrol fiyatlarındaki gerilemeden en çok fayda sağlayacak ülkelerin başında geliyor. Dış ticaret haddindeki iyileşme cari işlemler açığını azaltmanın yanı sıra enflasyonu düşürerek Türkiye ekonomisini destekleyecek.

Ağustos başındaki yazımızda son üç yıldır hedefini tutturamayan Merkez Bankası'nın 2009 hedefine ulaşmayı garanti altına almak için faiz oranlarını 2009 yılı ikinci çeyreğine kadar sabit tutmasını beklediğimizi yazmıştık.

Dünya ekonomisinden gelen yavaşlama sinyalleri ve emtia fiyatlarındaki düşüş Merkez Bankası'nın faiz indirimini öne çekmesine neden olabilir. Ekonominin yavaşladığı, petrol fiyatlarının 100 doların altına indiği ve Türk Lirası'nın güçlenmeye devam ettiği bir senaryoda Merkez Bankası'nın 2008 sonu veya 2009 yılı başında faiz indirmeye başladığını görebiliriz.

Büyümenin azaldığı enflasyonun gerilediği mevcut konjonktürün hisse senedi piyasasının cazibesini azalttığını bono piyasasının ise cazibesini artırdığına inanıyoruz. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019