Küresel enerjide 4 büyük dönüşüm
Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Raporu yayınlandı. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol’un, “Dünyanın en çok satan kitabı, içeriği her sene değişiyor. değişmeyen tek şey ise kitabın sarı-kırmızı kapağı” olarak tanımladığı raporda bu sene stratejik konulara ağırlık veriliyor.
“Enerjide dört yapısal dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümler, hem büyüklük hem de hız itibariyle çok önemli. Enerjide yaşanan bu dönüşümleri takip etmeyen liderler, doğru adımları atamazlar” diyen Dr. Fatih Birol, dört değişimi şöyle sıralıyor:
1. ABD, dünyanın petrol ve doğalgazda tartışmasız lideri olma yönünde ilerliyor. Bunun önümüzdeki dönemle fiyatlardan, dış politikaya kadar çok büyük etkileri olacak.
2. Güneş enerjisi dünyanın bir çok ülkesinde en ucuz maliyetli elektrik üretim kaynağı olma yolunda ilerliyor. 2014-2017 arasında maliyetler yüzde 50 oranında düştü. 2020’ye kadar yüzde 50 daha düşecek.
3. Çin’in yeni bir ekonomi politikası, yeni bir enerji politikası var. Yeni Çin enerji resmi hepimizi derinden etkileyecek. Çin enerji politikasının ana unsuru “gökyüzünü yeniden mavi yapmak”, yani temiz enerjilere odaklanmak.
4. Enerji talebi büyüyor, ama elektrik daha hızlı büyüyor. Dünya enerji talebi yüzde 30 büyürken, elektrik talebi yüzde 60’ın üzerinde büyüyecek.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Raporu’nun Türkiye sunumu toplantısı Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi IICEC Direktörü Prof. Carmine Difiglio’nun ev sahipliğinde gerçekleşti. Toplantının açılışına, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ve TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de katıldı.
Gelecek 25 yıla ilişkin tahminleri içeriyor
Dünya Enerji Görünümü 2017 (World Energy Outlook 2017) Raporu, küresel enerji piyasalarının bugününe ve gelecek 25 yıla ilişkin en son tahminleri, küresel iklim değişikliğine dair öngörüleri, politika gelişmelerini ve bir önceki yıldan bu yana elde edilen tecrübelerle güçlendirilen analizleri içeriyor. Raporun arka planını, küresel enerji sistemindeki dört büyük değişiklik oluşturuyor. Bunlar; temiz enerji teknolojilerinin hızla uygulamaya geçmesi ve maliyetlerinin düşmesi; enerjide elektrifikasyonun artması, Çin'de hizmet ekonomisine ve daha temiz enerji karışımına geçiş ve kaya gazı ve kaya petrolünün sürekliliği olarak sıralanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol tarafından açıklanan raporda yer alan Yeni Politikalar Senaryosu’nun detayları şöyle:
2040 yılına kadar küresel enerji talebine bir Çin ve bir Hindistan daha eklenecek: Rapora göre her ne kadar küresel enerji ihtiyacı geçmişe kıyasla azalmış olsa da, 2040’a kadar yüzde 30 oranında artış gerçekleşecek. Bu da küresel enerji talebine bir Çin ve bir Hindistan’ın daha eklenmesi anlamına geliyor. Enerji talebinin motoru Hindistan. Ülkede 11 yıl içinde 500 milyon kişi elektriğe ulaştı. Diğer yandan Ortadoğu da son derece önemli bir enerji tüketicisi konumuna geliyor.
Yenilenebilir enerjiler öne çıkıyor, kömür veda ediyor: Dünyanın giderek artan enerji ihtiyacını karşılama yöntemi son yirmi beş yıla kıyasla büyük bir değişiklik geçirirken, ilk sırayı doğalgaz alıyor, arkasından da yenilenebilir enerjilerin yükselişi ve enerji verimliliği geliyor.Yenilenebilir kaynaklar talepteki artışın yüzde 40’ını karşılıyor. Elektrik sektöründe yaşanan yenilenebilir enerji patlaması ise, kömürün altın çağının sona erdiğine işaret ediyor. 2000’den bu yana kömürden elektrik üretim kapasitesi yaklaşık 900 GW artış kaydetmişse de, bugünden 2040 yılına kadar sadece 400 GW’lik bir artış bekleniyor. Yenilenebilir enerjiler ise birçok ülke için en düşük maliyetli üretim seçeneği olması nedeniyle dünya elektrik santrali yatırımının üçte ikisini oluşturacak. Güneş enerjisinin 2040 itibariyle en büyük düşük karbonlu kapasite haline gelmesi bekleniyor. AB’de yeni kapasitenin yüzde 80’ini yenilenebilir enerji oluştururken, 2030 yılında rüzgar enerjisi başlıca elektrik kaynağı haline gelecek. Yenilenebilirdeki büyüme ile birlikte bazı önemli sorunlar da gündeme gelecek. Enerji depolama konusu bunların başında geliyor.
Gelecek elektrikte: Geçtiğimiz yıl elektrik yatırımları, petrol ve doğalgaz yatırımlarını geride bıraktı. Enerjinin son kullanımında öne çıkan elektrik 2040’a kadar nihai tüketimin yüzde 40’ını oluşturacak, bu da petrolün son yirmi beş yılındaki büyümesine eşit. Elektrik talebindeki artışın üçte birini, endüstriyel elektrik motoru sistemleri oluşturuyor. Klimalar elektrik talebini etkileyen önemli unsurlardan biri. Klimalardaki verimlilik tartışması, enerji santrallerinin verimliliği kadar önemli olmaya başladı. Dijitalleşme yeni bir diğer elektrik tüketim kaynağı olarak gündeme geliyor. Elektrikli otomobil sayısında ciddi bir artış bekleniyor. Birçok Kuzey Avrupa ülkesi elektrikli otomobillere büyük teşvikler veriyor. Bugün dünyada 2 milyon elektrikli otomobil var. Bu sayının 2040’da 300 milyona ulaşması öngörülüyor. Bu arada 300 milyon arabaya ulaşsak bile, bunun dünya karbon dioksit emisyonlarında sağlayacağı azaltma yüzde 1’den az olacak. Bu süreçte petrol kullanımı düşecek; ama kamyonlarda, uçaklarda, petrokimya tesislerinde petrol kullanımı devam edecek. Dolayısıyla petrolün ölüm ilanını vermek için henüz çok erken.
Çin değişirse dünya değişir: Çin’in girmekte olduğu yeni kalkınma sürecinde, enerji politikaları özellikle elektrik, doğalgaz ve daha temiz, daha verimli dijital teknolojiler üzerine odaklanıyor. Çin hükümetinin “enerjide devrim” ve “kirlilikle mücadele” çağrıları ile daha hizmet ağırlıklı bir ekonomik modele geçişi, enerji sektörünün ilerleme yönünü de değiştiriyor. Çin’in kömür yerine doğalgazı kullanması da, tüm denklemleri karıştırmış durumda. Ülke yenilenebilir enerjide dünya lideri konumunda.
Doğalgazda yapısal dönüşüm başlıyor: ABD’deki petrol ve doğalgaz üretiminde büyük bir artış var. ABD, şu anda Suudi Arabistan’dan daha fazla petrol üretiyor. Maliyetler düştü, büyük rezervler var. Büyüme 10 yıl gibi son derece kısa bir sürede gerçekleşti. ABD, gaz üretiminde Rusya’yı geçti. Önümüzdeki 2 sene içinde, ABD Rusya’dan yüzde 30 daha fazla üretmeye başlayacak. Bu dönüşüm, ABD’nin dış politikasında da önemli farklılıklar yaratacaktır. Doğalgazın büyük bir kısmı bugün boru hatları ile taşınıyor, ama önümüzdeki dönemde LNG’nin payı artacak. Bu değişim fiyatları ve piyasa oyuncularını değiştirecek. ABD, Avustralya ve Kanada yeni doğalgaz ihracatçıları olarak pazara geriyorlar. Gaz ithalatçısı olarak ise Avrupa’nın rolü küçülürken, Asya’nın rolü büyüyor. Önümüzdeki beş yıl içinde piyasadaki oyuncu sayısı önemli ölçüde artacak. Dolayısıyla bu süreçte çok faydalı LNG anlaşmaları yapılabilir. Türkiye de bu konuda ciddi adımlar atabilir.
Paris hedeflerinden çok uzağız: İklim değişikliği ile mücadelede üç önemli yol haritası hazırladık. Bunlar; küresel ısınmanın en fazla 2 derece ile sınırlandırılması; 1.1 milyar insannın elektriğe ulaşması; şehirlerdeki çevre sorunu çözmek. Mevcut çabalar ile ulaşılması gereken hedefler arasında büyük bir uçurum var. Bu yönde gerçekçi bir ilerleme kaydetmek için, kullandığımız enerjiyi iki kat daha verimli kullanmamız; doğalgaz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının çok daha fazla kullanılıyor olması lazım.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik: Türkiye daha az enerji ile daha çok üretmeli
“Enerji bir dünya meselesi. Son yıllarda düştüğümüz enerji darboğazı karşısında, enerji diğer konulardan çok daha büyük bir önem taşıyor. Enerji bugün, ülkelerinin stratejik gündemlerinin en önemli konularından birisi. İki temel konu ön plana çıkıyor: Birincisi, enerji kaynaklarının çeşitliliği, maliyeti, sürdürülebilirliği; ikincisi ise bireylerin enerjiye ulaşımı. Türkiye enerjide yüzde 75 oranında dışa bağımlı konumda. Bu dışa bağımlılığı azaltmak için rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanmamız; doğal ve mali kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmamız gerekiyor.
Enerji arz güvenliğinin sağlanması, kalkınmamızın en önemli unsurlarından birisi. Arz güvenliğine yönelik yaşanan tehditler, enerji sisteminin yapılanması için önemli bir itici güç. Enerjide arz-talep dengesinin güçlü ve uzun vadeli şekilde sağlanması için daha rekabetçi ve şeffaf bir pazara, kaynak çeşitliliğini sağlayacak enerji altyapısının oluşturulmasına ve sağlıklı fiyat politikalarına ihtiyacımız var. Akıllı şebekelerin yaygın şekilde tesis edilmesi içinde bulunduğumuz çağın bir gerekliliği. Enerji verimliliği sadece iklim perspektifinden değil, sanayi verimliliğinden, kamu maliyesine kadar her alanı ilgilendiren bir konu. Tükiye daha çok üretimi daha az enerji tüketerek gerçekleştirmek zorunda. Enerji, yatırım açısından geleceği en parlak alanlardan birisi. Sürdürülebilir enerji kültürünün desteklenmesi için elimizden geleni yapacağız.”