Küresel ekonomide içe kapanma
Prof. Dr. Fevzi YILMAZ - Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
ABD Başkanı Donald Trump’ın aldığı ekonomik ve siyasal kararlar, İngiltere’nin AB’den ayrılması süreci, Kuzey Amerika-Kuzey Avrupa dışı coğrafyalarda yaşanan dramlar vb. herkesi şaşırtmakta ve yormaktadır. Başkan Trump’ın “Amerikalıdan al, Amerikalıyı çalıştır” sözü ekonomide içe kapanmayı kısaca anti küreselleşmeyi simgelemektedir. 7 Müslüman ülke vatandaşları için konan ABD’ye seyahat yasağı 9/11 sendromunun DEAŞ paniği ile devam ettiğini göstermektedir. Devletler arasına duvar örme girişimleri ve daha önce kurulan muhtelif işbirliklerin (NATO gibi) tartışmaya açılması ülkelerin içlerine kapanmaya başladıklarının belgesidir.
Zayıf ekonomilerde sıkıntı artmakta ve iç kargaşalar/ülkeler arası huzursuzluklar sürmektedir. Bu ülkelere başlangıçta menfaat sağlama amacıyla müdahil olan zengin kuzey kuşak ülkeleri hüsrana uğramışlardır. Ağır askeri yük ve mağdur milletlerin itiraz kültürü terörle birlikte zengin ülkeleri panikletmiştir. Bu ülkeler kaçış ve kurtuluşu kapanmakta görmüşlerdir. Doğrusu, ihtiyar dünyamızda terör ve göçler dahil birçok sevimsizlikler yaşanmaktadır.
İçe kapanma yeni değildir. Kapanma, uzaklığı yok eden teknolojiler ve Endüstri 4.0 ile bu asrın başında zaten başlamıştı. Başkan Trump bunu ülke bazlı olarak ileriye çok ileriye taşımak istemektedir. Kaosa yol açacak bu gidiş siyasi destekle yayılmakta ve dünyada yeni bloklaşmalar oluşmaktadır. 21. yüzyılın başı itibariyle içe dönme (anti küreselleşme) şirket hareketliliklerinde tümüyle görülmektedir. Dünya devleri (GE, Otis, HP, Apple, Caterpillar, Ford v.b.) uzak doğudaki üretimleri ABD ve Kuzey Avrupa’ya kaydırmaya başlamışlardır. Küresel şirketlerin %20’ye yakın kısmı yeni kapasite artışlarını ve yatırımlarını operasyon merkezlerine almışlardır. Batı dünyası küreselleşme uğruna yaşadığı işsizlikten çok rahatsızdır. Gelişmekte olan ülkelere iş gücü kaptırma, Batı ülkelerinde orta sınıf çalışan ücretini de düşürmüştür. Sadece mavi değil, yabancı beyaz yakalılar da Batılı iş gücünü ürkütmüştür. 42 milyon ABD’li hizmet sektörü çalışanı iş kaybı tehlikesi altında olduklarından seçimlerde Trump’u desteklemişlerdir.
Başkan Trump, “Paslanan fabrikalarımızı tekrar çalıştıracağız” diyerek Çin ve Meksika gibi ülkelere gözdağı vermektedir. Trump’un başkalığından önce başlayan geri dönüşe birkaç örnek: 2000’li yıllarda, süs eşyaları şirketi Chesapeake ve İşitme cihazları kuruluşu Sleek Çin’den ABD’ye taşınmıştır. Aynı dönemde, Meksika’dan Ford otomotiv Ohio eyaletine, Otis asansör Güney Caroline eyaletine taşınmıştır. Elektrikli aletler devi GE hem Çin hem de Meksika’dan üretimini Kentucky eyaletine taşımıştır. Trump yerli malı üretme-kullanma sürecini söylemleriyle agresif şekilde hızlandırmakta ve kaos oluşturmaktadır. Bundan en büyük zararı da ABD görecektir. Bu gidişin kazananı yoktur.
Endüstri 4.0 etkisiyle 2020’de dünya genelinde iş alanlarının yüzde 47’si otomatikleşebilecektir. Bunun doğal sonucu olarak, bir kısım üretim, Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika’da Çin ve Hindistan’dan daha ucuza mal olacaktır. 2020’de ABD’nin Çin’den ithal ettiklerinin %30’unun ABD’de üretilmesi planlanmaktadır. Geri dönme (reshoring) ile çok uluslu şirketler 2020’de 2-3 milyon iş gücünü batı ekonomilerine katacaklardır. Bunun 1 milyonu fabrika işi (metal gibi), diğerleri destek servisleridir (inşaat, ulaşım gibi).
Geçen asrın sonuna doğru, Batılı ülkeler ve finans çevreleri küreselleşme ve onun büyüsüne hemen kapıldılar. Onlara göre bu, büyük iş, ucuz işçilik ve milyarlarca yeni müşteri demekti. Çevrecilere, sendikacılara ve anarşistlere göre ise; küreselleşme banker ve işadamları aracılılığı ile yürütülen bir ABD sömürgeciliğidir. Bugün şaşırtan durum ise, ABD’nin güvenlik kaygıları ile eskiden öncülüğünü yaptığı küresel hareketlilikten vaz geçmesi, AB’nin de dağılma sürecine girmesidir! Küreselleşme, kahramanlarını ve kurbanlarını bazen aynı bazen ayrı kamptan seçmektedir. Dünyanın siyasal kutuplaşma, inanç ve demografik yapısı güven vermemektedir.
Sonuç olarak, küresel ekonomide (ve sermaye piyasalarında) görülen oynaklık ve korumacılık eğilimleri iş dünyasını yormaktadır. Endüstri 4.0 ile otomatikleşen birçok iş süreci gelişmiş ekonomilere geri dönmektedir. Bu dönüş ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın ısrarı ile ivmelenecek ve fakir ülkelerdeki mutsuz insan sayısı artacaktır. Doğal süreç zorlanmamalıdır.
Ülkemiz kaynakları, teşvikler ve Ar-Ge planlamaları Endüstri 4.0 ekosistemine göre yönetilmelidir. Siyasi kutuplaşmalar ve yeni oluşacak/dağılacak bloklaşmalar iyi izlenmeli ve doğru yol haritası çıkarılmalıdır.