Küresel büyüme düşerken borsalar yükselişi sürdürür mü?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Fenerbahçe Futbol AŞ, yüzde 42.4 ile Borsa İstanbul'da geçen ay yatırımcısına en fazla kazandıran spor şirketi oldu. Fenerbahçe'nin hisseleri, ağustosta da yüzde 22.02 artışla en fazla değer kazanan spor hissesi olmuştu. Geçen ay Trabzonspor Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği'nin hisseleri yüzde 12.8, Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ'nin hisseleri yüzde 7.6, Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar'ın hisseleri de yüzde 7.1 artış kaydetti. Spor şirketlerinin bu yılın ocak-eylül dönemindeki performanslarına bakıldığında, Fenerbahçe, yüzde 89.3 ile yatırımcısına en fazla kazandıran spor şirketi olarak kayıtlara geçti. Fenerbahçe'yi yüzde 33 ile Galatasaray, yüzde 4.3 ile Beşiktaş, yüzde 2.1 ile Trabzonspor takip etti. Fenerbahçe, Borsa İstanbul'da en fazla piyasa değerine sahip spor şirketi de oldu. Eylül ayını 1 milyar 296 milyon 638 bin lira piyasa değeriyle tamamlayan Fenerbahçe'yi, 891 milyon lira piyasa değeriyle Galatasaray, 423 milyon lira piyasa değeriyle Trabzonspor ve 405 milyon 600 bin lira piyasa değeriyle Beşiktaş izledi. 019 yılının son çeyreğine küresel büyüme ile ilgili risklerin arttığı bir konjonktürde giriyoruz. Dünya ekonomisinin iki ana motoru ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, Brexit sürecine yönelik belirsizlikler ve özellikle Ortadoğu kaynaklı jeopolitik riskler küresel büyümeyi aşağı çekmeye başladı.

OECD eylül ayı raporunda 2019 yılı küresel büyüme tahminini, 2008 mali krizi sonrası en düşük seviye olan %2,9’a (2018 %3,6) çekti. OECD uzmanlarının tahminine göre ABD ve Çin arasındaki güç kavgasının devam etmesi durumunda, 2021 – 2022 yıllarında ABD’nin büyümesi 0,6yp, Çin’in büyümesi 1,0yp, dünya büyümesi 0,6yp gerileyecek.

Ancak dünya ekonomisinin yavaşlaması ve geleceğe yönelik belirsizliklere rağmen küresel risk iştahında bir bozulma söz konusu değil. İşlerin kötüye gitmesi durumunda süvarilerin zamanında yetişeceğine ve genişleyici politikalarla durgunluğu önleyeceğine inanan küresel yatırımcılar hisse senedi gibi büyümeye duyarlı varlıkları almaya devam ediyor.

Kamu borcunun yüksekliği nedeniyle gelişmiş ülkeler küresel yavaşlama karşısında maliye politikasından çok para politikasını aktif olarak kullanıyor. Fed’in Temmuz toplantısında politika faizini 25bp düşürmesi sonrası Avrupa’dan (-10bp) başlayarak dünyaya yayılan bir faiz indirim dalgası görülüyor.

Ancak ABD dışındaki gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının tarihsel olarak gördüğü en düşük seviyelerde olması para politikasının etkisinin sınırlı olacağına işaret ediyor. Brexit sürecini tamamlayamayan ve yüksek borçluluk sorununu çözemeyen Avrupa’dan gelen durgunluk işaretleri artıyor. Avrupa’nın en güçlü ekonomisi Almanya'nın 2019 büyüme beklentisinin yüzde 1,6'dan yüzde 0,6'ya çekilmesi bölgede Japonya’da olduğu gibi uzun süreli durgunluk görülmesi korkusunu artırıyor.

Gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme oranları nispeten daha yüksek seyrediyor. Ancak ABD – Çin arasındaki ticaret savaşının Avrupa’ya sıçrayacağı korkusu küreselleşme ile ilgili endişeleri besleyerek bu ülkelerin sabit sermaye yatırımlarını ve büyümelerini baskılıyor. Son yıllarda dolar cinsi borcunu çok artıran gelişmekte olan ülkeler doların güçlendiği bir senaryoya karşı kırılgan durumdalar.

Mevcut küresel görünüm Türkiye gibi güçlü iç dinamiklere sahip ve yurtdışı finansman ihtiyacı yüksek ülkeler için olumlu bir konjonktür sağlıyor. 2018 yılının yaz aylarında yaşanan kur şokunu ekonomide dışa dönük dengelenme ve intizamlı borç küçülmesi sayesinde büyümede yumuşak iniş ile atlatan Türkiye ekonomisi, kur tarafında istikrarın sağlanması ile normalleşmeye başladı.

Kur şoku nedeniyle 2018 Ekim’inde %25 ile zirveye ulaşan tüketici enflasyonu 2019 Ağustos’u itibariyle %15’e düştü. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı ‘Yeni Ekonomi Programı’nda enflasyonun yılsonunda %12’ye inmesi ön görülüyor.

2018 Eylül’ünde 625 bp artış ile %24’e yükselen politika faizi, 2019 Temmuz ve Eylül para politikası kurulu toplantılarında toplam 750bp düşürülerek %16,5’e geriledi. Piyasa beklentileri politika faizinin sene sonunda %15 civarına gerileyeceğine işaret ediyor. Ankara’nın gönlünden geçen faiz oranlarının 2020 yılında tek haneye inmesi.

Büyüme tarafında henüz istenilen ivme sağlanabilmiş değil. 2018 yılında başlayan daralma eğilimi 2019’un ilk yarısında devam etti. Ancak düşen faizler ve bankacılık kesimindeki göreceli rahatlama ile birlikte ekonominin yılın ikinci yarısında özellikle son çeyrekte toparlanması ve yılsonunda büyüme oranının %0,5 seviyesinde oluşması bekleniyor.

Ankara’nın hedefi büyümenin 2020 - 2022 döneminde %5’e çıkması. Bu amaca ulaşmak için %3,0 civarında bir bütçe açığı ile maliye politikasının gevşetileceği, faizlerin düşürülmeye devam edeceği, ve yapısal reformlarla orta vadeli büyüme potansiyelinin artırılacağı anlaşılıyor. Bizim beklentimiz %2,5-%3,5 civarında bir büyümenin daha gerçekçi olacağı.

Lafı daha çok uzatmadan konumuza dönelim. Küresel büyümenin durgunluğa girmeyecek kadar yavaşladığı, enflasyonun ve faizlerin düşük seyredeceği bir küresel konjonktürde Türkiye varlıklarındaki yükseliş devam eder mi?

Suriye’ye yönelik operasyon, ABD ile ilişkilerdeki inişler çıkışlar, zaman zaman gündeme gelen erken seçim senaryoları nedeniyle dalgalı bir seyir beklesek de, cevabımız evet. Mevcut küresel konjonktür Türkiye varlıklarını desteklemeye devam ediyor.

Ankara temel bir hata yapmazsa Türkiye varlıklarındaki yükseliş devam eder. Hisse senetleri ve orta-uzun vadeli döviz cinsi tahviller (devlet, banka, özel sektör) bu ortamdan yararlanmak için tercih ettiğimiz yatırım araçları olarak öne çıkıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019