Kurda yaşanan artış ihracata doping olmadı
1 dolar + 1 eurodan oluşan döviz sepeti haziran-temmuz döneminde TL’ye karşı yüzde 35,4 değerlendi. Başka deyişle TL iki ayda döviz sepeti karşısında yüzde 26,1 değer kaybetti. Rekor değer kaybı dış ticarete etkisine dair öncü gösterge niteliğindeki temmuz ayı gerçekleşmeleri, ihracatta umulan canlanmanın olmadığını, aksine ithalatın daha hızlı arttığını gösterdi.
Yönetim değişikliği sonrası Merkez Bankası’nın kura müdahalelerinin gevşemesi ile haziran ve temmuz aylarında yaşanan rekor değer kaybının, beklendiği gibi ihracatı şahlandırıcı etkisi henüz görülmezken, aksine temmuz ayında ithalat faturasını ihracat gelirinden daha fazla büyüttüğü belirlendi.
Mayıs ayının son haftası tamamlanan 2023 genel seçimlerinin ardından kurlar yükselişe geçmiş, haziran ayı başında ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nda gerçekleşen görev değişikliklerinin ardından da bu hareket artarak devam etmişti.
Gün ağırlıklı ortalamalara göre 1 dolar + 1 eurodan oluşan döviz sepeti bazında haziran ayında yüzde 16,78, temmuz ayında da yüzde 15,87 oranında kur artışı yaşandı. Böylece iki ayda döviz sepeti TL karşısında yüzde 35,4 değer kazandı. Başka deyişle TL iki ayda dolar + euro sepetine karşı yüzde 26,1 ile rekor düzeyde değer kaybetti.
İthalat ihracattan hızlı arttı
Kur şokunun damgasını vurduğu haziran ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,5 azalarak 20,9 milyar dolar, ithalat yüzde 17,5 azalışla 26,1 milyar dolar olmuş, aylık bazda 8,2 milyar dolar dış ticaret açığı verilmişti.
Mayıs sonlarında başlayan, özellikle haziran ayına damgasını vuran kur artışları, temmuz ayının sonlarına doğru hız keserek görece istikrar kazanmakla birlikte eriştiği yüksek platoda kalmaya devam ediyor.
İhracat-ithalat siparişlerinin alınma tarihi, vadesi, gerekli yasal işlemler ve diğer süreçler nedeniyle kurlardaki yükselişin fiyatlara yansımasının 1-2 ay içinde hissedilmeye başlayacağı, bu nedenle değer kaybının etkisine dair ilk sonuçlar için temmuz ayından itibaren alınacak dış ticaret verilerine bakılması gerektiği belirtiliyor.
Yeni açıklanan temmuz ayı gerçekleşmelerine bakıldığında ise ihracatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,4 oranında bir artış olduğu, buna karşılık ithalatın ise yüzde 11,1’le daha hızlı arttığı dikkati çekiyor.
Temmuzdaki aylık 20,1 milyar dolarlık ihracata karşılık aylık ithalatın 32,5 milyar dolara ulaştığı ve buna bağlı olarak bir ayda 12,4 milyar dolarla oldukça yüksek bir dış ticaret açığı verildiği görülüyor. Geçen yıl temmuz ayında yüzde 70’e yaklaşan ihracatın ithalatı karşılama oranının da bu yıl rekor değer kaybına rağmen aynı ayda yüzde 66,1’e düştüğü dikkati çekiyor.
AB ile makas daha da açıldı
Yüksek oranlı değer kaybının, Türkiye’nin dış ticarette en büyük partneri olan 27 AB ülkesine karşı verdiği açığı daraltması beklenirken, tersine ihracat-ithalat makası temmuz ayında aleyhte daha da açıldı.
Dış ticaretin ağırlıkla euro ile yapıldığı bu ülkelere yapılan ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,9 artışla 8,6 milyar dolar olurken, bu ülkelerden ithalat yüzde 35,7 artışla 10 milyar doları aştı.
Böylece geçen yılın aynı ayında ihracatla ithalatın neredeyse başa baş gerçekleştiği bu ülke grubuna karşı bu yıl aynı ayda 2,6 milyar dolarlık açık verildi. AB ülkelerinden yapılan ithalattaki artışın bu ülkelere ihracattaki artışı ikiye katlaması ile dış ticarette aleyhteki makas daha da açıldı.
Dış ticaretin daha çok dolar ile yapıldığı diğer Avrupa ülkelerinde ise ihracat ve ithalat artışı yaklaşık başa baş gerçekleşti. Bu ülkelere ihracat temmuzda yüzde 8,1’lik bir artışla 3 milyar dolar civarında gerçekleşirken, aylık ithalat da yüzde 7,7 artışla 7,3 milyar dolar oldu, aleyhteki makas devam etti. Avrupa’dan sonra en fazla dış ticaretin yapıldığı “diğer Asya ülkeleri”ne ihracat temmuzda yüzde 10,6 artışla 1,4 milyar dolar olurken, büyük bölümü Rusya ve Çin’den olmak üzere bu ülkelerden yapılan ithalat yüzde 16 artışla 8,6 milyar dolara ulaştı.
Bu ülke grubuna karşı geçen yılın aynı ayına göre 1,1 milyar dolar daha fazla dış ticaret açığı verildi. Temmuzda en iyi performans ise Yakın ve Orta Doğu ülkeleri ile olan dış ticarette yaşandı. Bu ülkelere ihracat yüzde 8,2 artarak 3,4 milyar dolara çıkarken, bu ülkelerden ithalat yüzde 6,9 azalarak 1,5 milyar dolara geriledi ve aylık bazda 1,9 milyar dolar dış ticaret fazlası elde edildi.
İthal girdi bağımlılığı
Kurdaki yükselişin ihracattan çok ithalat faturasını kabartmasında başlıca faktör olarak, üretimdeki ithal girdi bağımlılığı, başka deyişle iç piyasa ve ihracata yönelik üretim yapabilmek için gerekli ithal girdilere bağımlılık gösteriliyor.
Temmuz ayı verilerine bu gözle bakıldığında ithalatın en büyük bölümünü oluşturan hammaddeler (ara malları) için ödenen faturanın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,9 küçülmekle birlikte, yüksek düzeyini koruduğu görülüyor. Aylık ithalatın 22,7 milyar dolarla yüzde 70’e yakın bölümünü ara malları oluşturuyor.
Temmuzda yapılan toplam ihracatın; aynı aydaki toplam ithalatın yüzde 66,1’ini karşılarken, sadece ara malı ithalatına ödenen faturanın da ancak yüzde 88,8’ini karşılayabildiği dikkati çekiyor. Aramalı ithalatında geçen yılın aynı ayına göre küçük oranlı azalma ise üretimde frene basma şeklinde yorumlanıyor. İthal tüketimde fatura ikiye katlandı Öte yandan, rekor değer kaybı sonrası sürece ilişkin gösterge niteliğindeki temmuz ayı dış ticaret verilerinde dikkat çeken bir başka ayrıntı da tüketim malı ithalatına ödenen aylık faturanın ikiye katlanması oldu.
Geçen yıl temmuzda 2,4 milyar dolar olan aylık tüketim malı ithalatı, kurlardaki yükselişe rağmen, bu yıl aynı ayda 4,7 milyar dolara ulaştı. Aylık ithalat faturasında tüketim mallarının geçen yıl temmuzda yüzde 8,1 olan oranı, bu yıl aynı ayda yüzde 14,5’e yükseldi. Yaşanan kur şokuna rağmen tüketim malı ithalatında yaşanan rekor artışın, birçok üründe talep esnekliğinin sıfır ya da sıfıra yakın oluşu gösteriliyor.
Petrol ve gaz gibi ithal ikamesi neredeyse olmayan ürünler yanında sanayinin kullandığı işlenmiş-işlenmemiş ara mallarının ağırlık oluşturduğu ithal girdi bağımlılığının yüksek düzeyi, dolayısıyla mevcut üretim süreçlerinin bu girdilerin ithalini zorunlu kılması ve ayrıca talep esnekliği düşük ithal tüketim malları nedeniyle, kur artışlarının orta vadede ihracattan çok ithalatın faturasını ve dolayısıyla dış ticaret açığını büyütücü etki yapmaya devam edeceği öne sürülüyor.