Kurda artan volatilite bize özel değil…
Merkez Bankası’nın sıkı duruşu ve artan yabancı ilgisiyle Türk Lirasına olan talep son dönemde önemli ölçüde artarken Türk Lirası gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en çok tercih edilen carry trade para birimi oldu.
Seçimlerin geride kalması, TCMB rezervlerinde yaşanan iyileşme, not artırımına yönelik artan beklentiler ve yaz aylarıyla birlikte başlaması olası dezenflasyonist süreç bu noktada TL’nin neden çok tercih edildiğini açıkça ortaya koyuyor. Bununla birlikte gelişmiş ülke merkez bankalarının daha temkinli şekilde faiz indirimlerine gidecekleri yönünde güçlenen beklentiler Güney Afrika, Hindistan ve Meksika’da arka arkaya yapılan seçimler gelişmekte olan ülkelere yönelik iştahı biraz törpüledi.
Mondi'yi zorlayan seçim
Hindistan’da haftasonu yapılan seçimler sonrasında Salı günü yapılan erken oy sayımları, mevcut Başbakan Narendra Modi’nin partisi BJP ve ortaklarının beklenenden daha küçük bir çoğunluğa sahip olacağını gösterdi. BJP’nin ezeli rakibi olan Hindistan Ulusal Kongresi liderliğindeki muhalefet ittifakı beklenenden daha iyi performans göstererek 231 sandalye kazandı. Böylece iktidar partisinin azalan çoğunluk olasılığı, ekonomik politikaların koordine ve hızlı şekilde uygulanmasını zorlaştırabilir ve Modi’yi daha küçük müttefiklerine daha bağımlı hale getirebilir.
Bu durum, Hindistan borsasında sert bir satış dalgasına neden olurken Nifty 50 endeksi Pazartesi günü rekor seviyeye yükseldikten sonra Salı gün içinde % 8,5 kadar düştü. Modi’nin beklentinin aksine çoğunluğu sağlayamaması, hükümetin büyüme için kritik olarak görülen zorlu reformları yapabilme kapasitesine dair soru işaretlerini artırırken, Hindistan para birimi ve tahviller de değer kaybetti.
Hindistan seçimleri piyasaları sarstı
Hindistan’da Başbakan Modi’nin beklenen ezici seçim galibiyetinin gerçekleşmemesi nedeniyle Hindistan borsası ve para biriminde yaşanan bu kayıp diğer gelişmekte olan ülkelere de sirayet ederken TL de uzun zamandır izlediği yatay seyrin ardından Salı gübü gün içinde %12’lik bir bantta dalgalanıp günü %1 civarı bir değer kaybıyla tamamladı. Her harekete anlam ya da sebep bulmakla uğraşmak doğru değil. Lakin lira ve lira cinsinden değerlenen varlıkların global eşlenikleriyle korelasyonu son dönemde yoğun yabancı girişiyle birlikte tekrar artmış durumda.
Bu aşamada TL’de yaşanan bu hareketi iyi okumak ve büyük resmi kaçırmamak gerekiyor. Bununla birlikte TÜFE bazlı reel efektif döviz kurunun Eylül 2021’den bu yana en yüksek seviye ulaştığının be bu seviyelerden bir miktar değer kaybının gerçekleşme olasılığının da olduğunun altını çizelim. Bu ara dalgalanmaların dönem dönem yaşanmasını beklemekle birlikte genel itibariyle TL’yi destekleyen makro çerçevenin ve hikayenin devam ettiğini de kabul etmek gerekiyor.
Pozitif sürecin makro verilere yansıma zamanı
Diğer taraftan 1 yıldır devam eden ekonomide normale ve normlara dönüş süreci, başta yabancı olmak üzere yatırımcılarda güven sağlamış ve TL varlıklara ilgi artmış olsa da makro cephedeki karşılığını henüz net olarak görebilmiş değiliz, özellikle de büyüme ve enflasyon cephesinde. Bunla birlikte son bir haftada açıklanan 1Ç24 büyüme rakamları ve Mayıs ayı enflasyon verileri iki göstergede de zirveye ulaşmış olabileceğimize ve bu aşamadan sonra uygulanan politikaların sonucunu bu kalemlerde de görmeye başlayabileceğimize işaret ediyor.
Bu bağlamda temkini elden bırakmadan, “Korumacı ve Fırsatçı” bir yaklaşımda olmamız gerektiğini ve Varlık Dağılımı anlamında bir süre daha portföylerde Sabit Getiriye önemli yer vermeye devam edilebileceğini bununla birlikte hisse senetleri cephesinde çok daha seçici olmak kaydıyla fırsatları da yakından takip edilmesi gerektiğinin tekrar altını çizmek isterim.