Kural hatası var mı, yok mu?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Hafta sonu oynanan Kasımpaşa-Beşiktaş maçında “uyanık” bir futbolcunun hareketi spor tarihine adeta damgasını vurdu. Hatta Batı medyası bu hareketi “en etkili savunma” diye niteleyip dalga geçti. Kasımpaşa’nın Hollandalı futbolcusu, sahaya atılan ikinci topu dışarı göndermesi gerekirken, eline aldı, 6 saniye kadar karpuz taşır gibi kucağında taşıdı, baktı Beşiktaş atağı golle sonuçlanabilecek gibi görünüyor, tuttu elindeki topu Beşiktaşlı futbolcunun ayağındaki topa vurdurarak pozisyonu bozdu. Kasımpaşalı futbolcu, ikinci topu ceza sahası dışında eline alıp, o şekilde ceza alanına girerek bir penaltıya yol açabileceğini bilemeyecek kadar cahil olduğunu da gösterdi.

Ya da cahil olan biziz! Belki de bu uyanık futbolcu, elinde taşıdığı topla ceza alanına girip bu topu oyundaki asıl topa vurdurduğunda penaltı verilmeyeceğini biliyordu. Yoksa kimböyle bir riske girebilir ki. Nitekim hakem de penaltı kararı vermedi, olayı sarı kartla geçiştirdi. Beşiktaş’ın girdiği gol pozisyonu da, kırmızı kart da, penaltı da güme gitti. Demek ki, bu siyahi futbolcunun bir bildiği varmış!

Hakem, “Ben topu gördüğüm an düdüğü çaldım, oyunu durdurdum” dedi. Ama şu lanet olasıca kamera kayıtları yok mu, kayıtlar hakemin ikinci topu gördükten sonra asıl topa atılana kadar hiçbir harekette bulunmadığını ortaya koyuverdi. Yani hakemin söylediği (ya da raporuna yazdığı) ile görüntüler pek uyuşmuyordu.

Bakalım Futbol Federasyonu, Beşiktaş’ın maçın kural hatası yapıldığı gerekçesiyle tekrarlanması isteğine ne yanıt verecek.

Ya diğer kural hataları

Kasımpaşa-Beşiktaş maçındaki durum bir kural hatası mıdır, hakem hatası mıdır, bilemeyiz. İki görüşü de savunanlar var ve ağırlıklı görüş, maçta kural hatası yapıldığı yönünde.Biraz önce de belirttik, Federasyon ne karar verecek, hep birlikte göreceğiz.

Tam da maçta olanlar kural hatası mıdır, hakem hatası mıdır, diye tartışırken, başka ve toplumu çok daha derinden etkileyen, etkilemesi de doğal olan hatalar ortaya çıkıverdi.

Türkiye belki de şimdiye kadarki en büyük yolsuzluk operasyonuyla karşı karşıya. En azından ortaya çıkmış en büyük yolsuzluk operasyonuyla...

Şimdi de hukukçularımız ikiye ayrıldı; bu operasyon sırasında kural hatası yapıldı mı, yapılmadı mı, diye...

Bir taraf, “Soruşturmayı açan savcıların operasyon emri verdiği polis, bu durumdan üstlerini haberdar etmeliydi” diyor. Yani, üst konumundaki emniyet müdürleri durumdan haberdar olacaktı, emniyet müdürleri valileri, e doğal olarak onlar da İçişleri Bakanı’nı haberdar edecek, İçişleri Bakanı soluğu Başbakan’ın yanında alırken herhalde oğlunun gözaltına alınmasına da “Eh ne yapalım” demeyecekti.

Bir taraf da, “Yargı bağımsız değil mi, yargı yürütmeye böyle bir operasyonu niye haber versin, olur mu öyle şey” görüşünü savunuyor.

Bu tartışma önemli gibi görünüyorsa da, aslında biraz tali bir konu sayılmaz mı? Operasyonun yöntemini, savcıların ve polisin durumdan hükümeti haberdar etmemelerini mi tartışmalıyız ağırlıklı olarak, yoksa bu noktaya nasıl gelindiğini mi?

Soruşturma daha yeni başlamış, kimse suçlu ilan edilmemiş, edilemez de zaten. Ama iddialar da yenilir yutulur cinsten değil.

Yani kural hatası varsa eğer, bu kural hatası operasyondan birilerinin haberdar edilmemesi mi, yoksa topu eline alıp ceza sahasına giren ve diğer topa atarak pozisyonu bozan, ancak bunu yaparken kırmızı kartın da, penaltının da söz konusu olmayacağını bir şekilde bilen ya da böyle bir güvenceye sahip olduğunu düşünenlerin davranışı mı?

Yani kural hatasına yol açanlar, babalarının dokunulmazlık zırhının kendilerini de koruyacağını sanarak pervasızca hareket edenler mi?

Yoksa yoksa, kural hatası işleyenler, gencecik oğulları servet kazanırken bunu bir türlü göremeyen babalar mı? Ve bu babalar, acaba çocuklarına gereği kadar zaman ayırıp onlarla ilgilenmedikleri için şimdi pişman mıdırlar?

Ya da, “Yedirmem, yedirmeyiz” sözcüğünü hayatımıza farklı bir şekilde sokanlar ve hatalı da olsa “Benden olana kimse dokunamaz” düsturunu ilke edinenler mi bu kural hatasına kapıyı sonuna kadar açmış durumdalar?

Ve bu tutuklama operasyonundan sonra Emniyet’in hallaç pamuğu gibi atılması... Gezi eylemlerinde insanlar ölürken görevini sürdüren İstanbul Emniyet Müdürü’nün, şimdi görevden alınması...

Ayrıca, başka illerde görevden alınanların çoğunun bu operasyonla hiç ilgisi yok. Bir başka operasyon, bir tasfiye operasyonu mu yapılıyor, öyleyse kime karşı ve niye şimdi? Bu da şimdiye kadar bir kural hatası yapıldığının itirafı ve bu hatadan dönmenin adımı mı?

***

Türkiye Futbol Federasyonu’nun Kasımpaşa-Beşiktaş maçına ilişkin kararını bekliyoruz. Ortada iki top ve topu topu iki olasılık var; maç ya tekrar edilecek, ya edilmeyecek.

Ama diğer kural hataları... Maçın tekrar edilmesi söz konusu değil tabii de, bundan sonraki maçlar için hakemler gereken dersi çıkarabilecek mi acaba?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar