Kur

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

Dört-altı hafta sürecek bir tür diziye başlıyorum: Kur, faiz, hisse senedi, petrol, diğer emtia ve strateji. Kura bir göz atalım. Öncelikle, kur deyince nominal dolar-TL paritesini almamak lazım. Alınacaksa sepet bazında (Euro + dolar) bakmak gerekiyor. Ve tabii TERK (tartılı efektif reel kur) olarak ele almak uygun. Ancak, TERK teorik bir iddia oluşturmuyor ve baz yılına göre TERK'in gösterdiği değerlenme değişebiliyor. Nominal kuru aldığımız takdirde dolar-TL paritesinde 2004 Mayıs-2008 Temmuz döneminde oynaklık marjı TL'de şöyle: Mayıs 2004 tarihinde 1.417'den başlıyor, Haziran 2006'da 1.694 kapanışı görüyor ve 2008 yazında yine aşağıda. Yaklaşık 1.4 ile 1.2 arasında ağırlıklı olarak geziniyor, ama arada bandı aştığı oluyor. Euro-dolar paritesine bakarsak aynı dönemde 1.1945'den başladığı, 2005 kasımında 1.1668'i gördüğü, 2006 yılını 1.202li seviyelerde hafif dalgalarla geçirdiği, Temmuz 2007'e 1.36 seviyesinde girdiği ve kriz başladıktan sonra hızla yukarı gittiği görülüyor. Son 5 yıla yakın dönemde dolar-TL 1.4 ile 1.2 arasında sayılabilecek bir band içinde (genellikle) hareket ederken, Euro-dolar paritesi 1.2 ile 1.6 arasında seyretmiş sayılabilir çünkü TL'nin 2006'da gördiği 1.600'ün üstündeki değerler kalıcı olmadı. Ancak, Euro-dolar paritesi uzun süredir 1.6'ya yakın seyrediyor. Euro 1999 yılında tedavüle girdiği zaman ilk kaydedilen parite 1.18 iken, Kasım 2000'de 0.84 bile görülüyor. Dokuzbuçuk  yıllık sürede Euro-dolar kuru kabaca 0.84 ile 1.60 arasında oynamış denebilir. Neredeyse tam iki katı.

Tarihi volatilite grafiğine ve değerlerine bakarsak 50 günlük hareketli ortalamalara göre dolar-TL kurunun daha yüksek volatilite gösterdiği doğru. Sadece, geçen yıl mortgage kaynaklı kriz başladıktan sonra Euro-dolar kurunun volatilitesi de artarak, dolar-TL volatilitesine yaklaşmış durumda. Euro-dolar volatilitesi h‰l‰ daha düşük olsa da, tarihi volatiliteler son 12 ayda birbirine yakın sayılabilir. Mart 2003 Irak savaşı sırasında 1.700'ü geçen kur, bir de Haziran 2006'da bu noktaya yaklaşmış. Ancak Kemal Derviş, Nisan 2001'de görevine başladıktan sonraki dönemde nominal dolar kuru neredeyse aynı kalmış denebilir. TL, Euro karşısında da 2003 başındaki seviyesinde, nominal olarak.

Daha ilginci grafikte gördüğünüz gibi TL cinsi bono faizlerinin (bileşik, gösterge kağıt, piyasa faizi) tarihi volatilitesi kurdan çok daha yüksek. Faiz kur oynaklığına karşı bir araç ise, kendi oynaklığının kurdan daha fazla olması da ilginç. Sadece bu bile faizin başka amaçlara yönelik bir araç da olabildiğini ve/veya başka değişkenler tarafından içsel olarak belirlenmeye açık olduğunu gösteriyor olabilir. Yani bono faizleri dönem boyunca hayli içsel (endogenous) kalmış ve tam bir politika enstrümanı olma özelliğine kavuşması için gereken sisteme dışsal (exogenous) bir değişken olamamış.

Reel kurun bir denge değeri olup olmadığı konusuna haftaya değineceğim. Bu hafta nominal kur ve kur volatilitesine hafifçe değinmiş olduk. Dış ticaret açığına çare olarak TL'nin değer kaybetmesi gerektiği sürekli ortaya atılan bir iddia. Ancak, sadece euro ve dolar gibi güçlü iki paranın son 9 yıldaki seyrine bakmak bile şunu düşündürmüyor mu? Bu paralar neredeyse iki misline varan oranda değer kazanıp kaybetmiş. Benzer bir maksimum nominal kur hareketi dolar-TL'de olsaydı, 2001 sonrası paritenin 1.700'ü değil, 2.500'ü aşmış olması gerekirdi. Bu kadar geniş aralıkta dalgalanmanın getireceği sorunlara değinmeksizin, şu basit soruyu sorabiliriz: Bir gün Euro alanına dahil olup Euro'yu para birimi olarak benimseyecek durumda olursak, kur hareketlerine ve paramızın aşırı değer kazanıp ihracatımızı zorlaştırmasına karşı korunma altında mı olacağız, yoksa tam tersi mi olacak? Euro-dolar paritesi 1999 sonrası 0.85-1.60 arasında değişmişken bu ekonomiler kura bağlı gelişen ve kur dalgasına orantılı enflasyon, büyüme ve dış ticaret şokları yaşadılar mı? Yaşadıkları şoklar en çok kurla mı alakalı?  

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019