Kur ve faizde kafalar karışık!...
Son günlerde piyasalardaki sert iniş ve çıkışların yaşanmaması ya da bir başka ifade ile yumuşama yaşanması, özellikle Hükümet çevrelerini mutlandırırken, iş dünyası dahil bir kısım çevreleri de kaygılandırıyor.
Yani piyasalardaki sakinlik ve hatta kur ve faizdeki düşüş çeşitli çevrelerce farklı şekilde değerlendiriliyor.
Dilerseniz bu değerlendirmeyi yapmadan önce son 6 ayın piyasalara yönelik göstergelerine bir bakalım.
1-3 ay vadeli BİST
Tarih USD kuru Faiz oranı (%) Endeksi
2018 Mayıs sonu 4.48 22 105 bin
2018 Haziran sonu 4.58 28 97 bin
2018 Temmuz sonu 4.92 28 96 bin
2018 Ağustos ortası 6.55 30 93 bin
2018 Ağustos sonu 6.50 30 93 bin
2018 Eylül sonu 6.05 35 100 bin
2018 Ekim sonu 5.60 40 90 bin
2018 Kasım sonu 5.17 35 95 bin
Tablodan da görüldüğü gibi haziran ayının sonundan itibaren kurlarda kıpırdama ve faizlerde artış izleniyor. Ancak son iki aydan beri de her iki tarafta da düşüş yaşanıyor.
Ağustos ortasında yaşanan döviz kriziyle de kurların füze gibi fırladığı ve faizlerin bu seyri izleyemediği biliniyor. 13 Eylül 2018 tarihinde Merkez Bankası PPK Kararı ile 1 hafta vadeli repo faizi olarak bilinen politika faizi 625 baz puan artırılarak faizlerde çok radikal bir artış yapılıyor. İşte bu faiz artışı ile birlikte mevduat faizleri ve elbette buna bağlı olarak kredi faizleri zıplıyor.
Peki özellikle kurlar artınca bunun sonuçları ne oldu?...
- Yüksek döviz kurları nedeniyle ithalat çok pahalı hale geldi ve çok sert düşüş gösterdi.
- İhracat bu artıştan olumlu etkilendi, fakat dış piyasalardaki alıcıların baskısı ile birim fiyatlar düşürüldü ve dolayısıyla aynı döviz karşılığı daha fazla miktarda mal ihracatı başladı.
- Bunun sonucunda da doğal olarak cari açık azaldı ve bu durum bazı çevrelerce başarı gibi algılandı.
Kurlardaki artış sırasında TCMB’nin de faiz artırması ile;
- Doğal olarak 3 aya kadar vadeli Türk Lirası mevduat artmaya başladı.
- Bu artışı bir yandan da 30 Kasım 2018 tarihine kadar geçerli olan mevduat faizlerindeki stopaj oranlarının % 5’e düşürülmesi çok etkiledi.
- Şirketlere verilen kredi faizleri de elbette çok yükseldi.
Fakat son 2 ayda hem faizlerde ve hem de kurlarda düşüş yaşanıyor. Borsa endeksi de bu düşüşe küçük artışlarla karşılık veriyor ve altta kalmamaya çalışıyor.
Şimdi kurlar düşüşe geçti ve bu kez başka sonuçlar ortaya çıkmaya başladı.
- Bu kez ithalatçı sevinmeye ve ihracatçı üzülmeye başladı.
- İhracatçının keyfi kaçtı, üstelik düşürülen birim fiyatlar çok işe yaramadı.
- Aslında ithalatçının da sevinci çok somut değil. Zira sanayide kapasite kullanım oranı düşük.
Yani piyasalar durgun.
- Şimdi düşen kurlar nedeniyle yüksek borçlu şirketler döviz alıp borçlarını ödeme yolunu seçiyor.
- Öte yandan hane halkı da kurların bu kadar düşmesini fırsat bilerek döviz alma pozisyonuna geçiyor.
Kurlarla eş zamanlı olarak faizlerde de düşüş yaşanıyor.
İşte şimdilerde hem kurlardaki ve hem de faizlerdeki düşüşün bundan böyle ne yönde olacağı tartışma konusu.
Hükümet çevrelerine ve bazı yorumculara göre bu gelişme çok olumlu ve hatta neredeyse kalıcı.
Hatta Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a göre “dengelenme” çoktan başlamış durumda.
Buna karşı olan cephe de bu gidişatın kalıcı olmadığı yönünde. Özellikle özel sektörün yüksek dış borcu ve Türkiye ile ilgili dış çevrelerin olumsuz algısı dikkate alınarak yapılan bir değerlendirme.
Hesap döneminin sonu olan aralık sonu gelen borç vadeleri döviz kurlarını yukarı çekmeye aday.
Aynı şekilde yerel seçimler sonrası havanın ne olacağı belirsiz.
Dolayısıyla kur ve faizlerdeki düşüşü kaygı ile karşılayanları iyi anlamak gerekiyor.