Kur şoku ve Türk tarımda bozulan fiyatlama yapısı
Prof. Dr. Havva TUNÇ
Döviz kuru, ulusal para biriminin yabancı para birimi karşısındaki nispi fiyatıdır. Döviz kurundaki değişmeler sonucunda ulusal paranın fiyatı yabancı para cinsinden ya da yabancı paranın fiyatı ulusal para cinsinden değişir. Serbest piyasa ekonomisinin geçerliği olduğu piyasa biçiminde ulusal para yabancı para karşısında değişimi gerek gün içerisinde gerekse saatler içerisinde hatta dakikalar arasında büyük oynaklık gösteriyorsa ve bu değişim değer kaybı şeklinde oluyorsa döviz kurundaki bu oynaklığa kur şoku denir. Ve fiyatlar genel seviyesinde bu değişimin baskısı görülür. Daha da önemlisi ekonominin fiyatlama yapısı bozulur.
Serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ekonomilerde kur şokunun fiyatlar üzerinde yansıması anlık olmayıp gecikmelidir. Genel ekonomi bağlamında piyasa ilk aşamada kurdaki değişimin ne olduğunu anlamaya çalışır ve o esnada onu yok sayar. Ancak kurdaki değişimin süreklilik arz ettiğini algıladığında ve oynaklığın sürekliliği konusunda şüpheleri ortadan kalkınca temkinli bir biçimde kurdaki değer kaybın fiyatlar üzerindeki etkisi önce tüketici fiyatlarında görülür. Ne zamanki mal stokları tükenir ve tekrar üretim sürecine girildiğinde, kur etkisi üretici fiyatlarında görülür ancak bunun tüketici fiyatlarına hem yansıtılabilmesi piyasa talebiyle doğrudan ilintilidir. Talep yetersiz ise bir süre daha eski fiyatlar geçerli olur ama sonsuza kadar bu durum sürmeyeceğinden, sonunda fiyat artışı piyasa fiyatlarına da yansır.
Birim fiyat üzerinde ani etkinlik gösterir
Kur şokunun tarımda, özellikle de bitkisel üretimin taze sebze ve meyve fiyatları üzerindeki etkisi anlık olur. Hem üreticiler hem de tüketiciler ne olduğunu anlayamadan perakende satış fiyatları hızla tırmanışa geçer. Eğer tarım sektörünün yapısal sorunları varsa, arz yetersizliği, verimsizlik gibi, fiyat artışı daha hızlı ve şiddetli olur ve tarımın fiyatlama yapısı bozulur.
Tarımsal mal ve hizmetlerde yaşanan bu fiyat artışının sosyo-ekonomik etkileri yanı sıra tarımın temel girdi sağlayan sektör olması nedeniyle ekonominin fiyatlar genel düzeyi salınım içine girer.
Kur şokunu ulusal paranın değer kaybı olarak tanımlanınca ülkenin satın alacağı her türlü mal ve hizmetin birim fiyatı artacak buna karşılık satacağı mal ve hizmetler ucuzlayacaktır. Eğer söz konusu ülke üretim yapmak için, girdi bağlamında, yapısal olarak ithalat yapmak zorundaysa bu değer kayıpları, maliyet ve fiyat artışı olarak kendini gösterir.
Üç etken; İthalat, ihracat ve finansman
Tarım sektörünün kur oynaklığına duyarlılığı hem ithalat ve ihracat hem de finansman açısından ele alınabileceği gibi kurların hem sektöre hem de genel ekonomiye etkileri birlikte analiz edilebilir ve etkilerin sektör üzerindeki yansıması kısa ve uzun vadeli olarak değerlendirilmelidir. Diğer taraftan bu duruma çözüm olarak doğru politikalar üretebilmesi sektörün yapısı, girdi çıktı ilişkilerinin doğru okunabilmesiyle ilintilidir. Aksi takdirde bu fiyat artışları tüm ekonomiyi etkisi altına alır.
Genel ekonominin kur hareketlerine duyarlılığı nedeniyle, merkez bankaları izledikleri kur ve kambiyo politikası ve finansal araçları kur hareketlerin ekonomi üzerindeki etkileri minimize edecek, fiyat istikrarını sağlayacak şekilde oluşturmalıdır. Türkiye ekonomisinde, fiyat istikrarının sağlanamamasının ana nedenlerinden biri kur oynaklığıdır. Özellikle tarım sektörünün girdi-çıktı ilişkisinin kur hareketlerine duyarlılığı oldukça yüksek olup fiyatlama yapısı her an bozulabilir ve bozulmaktadır.
Dışarıda düşerken, neden bizde yükseliyor?
Genel anlamda tarım sektörü, gerek ülke nüfusunun gıda maddeleri ihtiyacını karşılaması gerek sanayi sektörüne ham madde sağlaması ve sanayi ürünlerine talep yaratması gerekse ihracata söz konusu olan tarımsal ürünlerin yüksek katma değeriyle ulusal gelir ve dış satıma katkısıyla ulusal ekonominin temel köşe taşlarından biridir. Türk tarım sektörünün kendine has istihdam yapısı, toplam aktif nüfusun % 25’nin tarımda istihdam edilmesi itibarıyla, tarım Türkiye ekonomisi için önemlidir.
Türk tarımsal ürün arzında yaşanan üretim dalgalanmaları tarımda hem iklim değişikliği hem yeterli sermaye birikiminin olmaması hem de tarımsal üretimin babadan kalma metot ve yöntemlerle yapılması nedeniyle, açıkçası verimlilik düşüklüğü sebebiyle kur hareketlerine, sektörün sanayi ve hizmetlere göre duyarlılığının yüksek oluşu fiyatlar genel düzeyini olumsuz etkilemektedir.
Yurtdışı gıda fiyatları son üç yılın en düşük seviyesindeyken ulusal gıda fiyatlarındaki olağan üstü artışların yaşanması, ulusal gıda fiyatların, yurtdışı gıda fiyatlarından ayrışmasına yol açmış olup bu durum kur şokunun bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.
Girdi maliyet artışları, nihai ürüne yansıyor
Tarımsal ürünler serbest piyasa ekonomisinde satılmalarına karşılık üretim ve üretimin temel girdileri eksik rekabet veya eksik rekabete yakın piyasalardan tedariki sektörün çift taraflı sömürüye açık olduğu anlamına geleceğinden kurda yaşanan olağanüstü hareketlilik bu sömürünün kurumsallaşmasına yol açmakta olup hem üretici hem tüketici kaybettiğinden Türk tarımı gelişim gösterememektedir.
Türk tarım sektöründe kur hareketliliğinin tohum, gübre, enerji gibi temel tarımsal girdilerde sebep olduğu maliyet artışları sektörün gelişimini bozmakla beraber dış dünyaya karşı rekabet avantajını minimize etmektedir. Ve nihayetinde tarım sektörü üreticiyle tüketicisiyle büyük bir sarmalın içine girer ve politika yapıcılarının acilen çözüm üretmeleri gerekir ki fiyatların sektör üzerindeki şiddeti azaltılabilsin.
Amerika ve Avrupa Birliği örneği incelenmeli
Bitkisel, hayvansal ve endüstriyel tarımsal üretimde temel girdi olan saman, yem, tohum, mazot ve gübre gibi temel girdiler yanı sıra traktör gibi iş makineleri ve temel teknik araç ve gereçlerin çoğu ithalat edilmekte olup kurdaki oynaklık ve istikrarsızlık, ulusal paranın değersizleşmesine ve nihayetinde tarımda maliyetlerin artmasına yol açmaktadır. Daha hasat elde edilmeden kur hareketinden kaynaklanan maliyet artışı tarımın gelişimi bozmaktadır ve genel ekonomi bağlamında da enflasyonist baskı yaratmaktadır.
Amerika ve Avrupa Birliği ekonomileri, tarım sektörünün ekonomiye katkısında oldukça başarılıdırlar. Türkiye ise kendi kendine yeterli olabilen dünyanın yedi ülkesinden birisiyken izlenen ve/veya izlenmekte olan tarım politikalarından istenen sonuç elde edilemediği gibi temel tarım ürünlerinde hala ithalatçı ülke konumundadır. Ve hatta bazı temel tarım ürünlerde ihracatçı konumu sorgulanabilecek düzeye gelmiştir. Kısacası doğal çevre ve serbest piyasa koşullarının etkilerine, kur oynaklığından kaynaklanan maliyetler eklenince tarımda gelişme kolay olmayacağından tarımda izlenen ya da izlenmekte olan politikalar alternatifsiz olarak korumacı ve destekleyici olmalıdır ki tarımsal fiyatlarda istikrar yakalanabilsin.