Kur savaşlarının dışında olmak mümkün müdür?

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın ocak ayı Para Piyasası Kurulu'nda aldığı kararlar ile son haftalarda açıklanan Aralık 2012 verileri arasında belirgin bir uyumsuzluk var. Gerek mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat ve ithalat rakamlarının yüzde 3'ü aşan oranda daralması, gerekse sinsi üretimin yüzde 3.8 oranında gerilemesi ekonomideki durgunlaşma eğiliminin devam ettiğine işaret ediyor. Fakat kredi hacmindeki artışı ve bunun iç talep ile cari açık üzerindeki olumsuz etkilerini frenlemeye çalışan zorunlu karşılık artışları ekonominin umulandan hızlı canlanmasına müdahale imiş gibi algılanıyor. Bu aşamada sormak gerekiyor: Aralık ayında durgunlaşmaya devam eden ekonomik aktivitenin ocak ayı ile birlikte hemen hareketlenmesi mümkün müdür? Eğer değil ise ve aralık ayı verileri gerçeği yansıtıyor ise Merkez Bankası'nı kredi arzındaki artışa müdahaleye iten sebep nedir? Merkez Bankası henüz yaşanmamış, ancak yüksek ihtimalle yaşanabilecek bir kırılganlığı proaktif bir yaklaşımla önlemeye mi çalışıyor?
Bazı kesimler otomobil ithalatındaki uygulama değişikliği nedeniyle aralık ayı verileri ile Merkez Bankası'nın tavrı arasında çelişkili bir görünüm ortaya çıktığını iddia edebilir. Evet 2013 model oto satışları daha önceki yıllarda olduğu gibi bir önceki yılın ikinci yarısında yapılmış olsa idi, belki de aralık ayındaki durgunlaşma ve ocak ayındaki canlanma sınırlı kalabilir, çelişkili bir görünüm ortaya çıkmayabilirdi. Yine de tek başına bu konu verilerle eylem arasındaki çelişkiyi yeterince açıklayamıyor. Aralık ayında hem ihracatın hem de sınai üretimin daralmış olması belirsizliği arttırıyor.
Küresel ölçekte tüm merkez bankalarının kur savaşları konusunda alarm düzeyine geçmiş veya geçiyor olmasını, söz konusu belirsizliği açıklamak adına dikkate almak gerekiyor. Kur savaşlarının rekabet koşullarını ve küresel ticaret hacmi üzerindeki olumsuz etkilerinin yaratabileceği kırılganlık dikkatli olmayı ve proaktif tavır sergilemeyi gerektirmiş olabilir. Durum böyle olunca 2013 yılı geneline ilişkin piyasa beklentilerinin olumsuz yönde ciddi bir değişim geçirmek zorunda kalabileceği düşünülebilir. Beklentilerin büyük ölçüde Orta Vadeli Plan hedeflerine göre şekillendiği dikkate alınırsa, yaşanabilecek değişikliğin finansal piyasalar üzerindeki etkisi ciddi boyutlara ulaşabilir. Zira kur savaşları daha düşük büyüme, daha yüksek enflasyon ve işsizlik anlamına gelebilir; yine bunun devamı olarak bütçe gelirlerinin azalmasına bağlı olarak açığın öngörülen düzeylerin üzerine çıkması, sorunlu kredi hacminin artması gibi olumsuzlukları da hesaba katmak gerekiyor.
Ne dersiniz finansal piyasalarımızda son haftalarda yaşanan eğilimler basit bir düzeltme mi, yoksa trend değişikliğinin başlangıç aşaması mı? Merkez Bankası'nın şubat ayı Para Piyasası Kurulu Toplantısı'nda yine kısa vadeli faizleri kontrollü bir şekilde düşürüp zorunlu karşılıkları yükseltebileceğini iddia edenler, beklentilerin olumsuz yönde değişeceğini itiraf ettiklerinin farkında mı? Bekleyip göreceğiz! Kur savaşına biz de katılalım diyenler galiba, farkında değil pasif bir şekilde bu çatışmanın içine gireli iki yıl oldu ve artık daha aktif olmak zorunlu hale gelebilir!..
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar