Kur savaşları ve Moskova Finans Merkezi

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Küreselleşmenin artmasıyla artan dış ticaret dengesizlikleri ülkelerin makro dengelerinin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmaya başladı.

Başlığa bakıp,  kur savaşları ve Moskova Finans Merkezi arasında ilişki kurduğumu sanmayın.  İki konu arasındaki tek ortak nokta bu hafta 14-15 Şubat'ta Moskova'da yapılacak G20 toplantılarında igündeme gelecek olması.

Kur savaşları Japonya'mın genişleyici para politikasının dozunu artırması sonrası  yeniden ısıtılan bir konu. Moskova Uluslararası Finans Merkezi projesi ise MICEX  halka arzıyla yeniden gündeme gelen eski bir mesele.

Kur savaşları konusunu bazen sıkıcı gelse de de takip etmeye mecburuz.  Çünkü
mahşerin dört fili- ABD, Avrupa, Japonya ve Çin- arasındaki tepişme artarsa olan bizim gibi gelişmekte olan ülkelere olacak.  Türkiye'de  para politikası küresel likiditeye  bağlı olarak belirleniyor.

Moskova Finans Merkezi kısa vadede piyasaları ilgilendiren bir konu değil.  Rusya ve Türkiye pek çok alanda olduğu gibi bölgenin finans merkezi olma konusunda da çekişiyorlar.  Şimdilik piyasa güçlerinden daha çok siyasetçilerin canlı tuttuğu finans merkezi konusu uzun vadede özellikle finans sektöründe çalışanları etkileyecek.

Kur savaşlarını 21 yüzyılda ülkelerin baş vurduğu korumacı önlemler olarak görebiliriz. Küreselleşmenin artmasıyla artan dış ticaret dengesizlikleri ülkelerin makro dengelerinin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmaya başladı.

Uluslararası anlaşmalar nedeniyle gümrük vergileri ve kotaları snırlı olarak kullanabilen ekonomi yönetimleri genişleyici para politikalarıyla bir yandan ülkelerindeki borç sorununu rahatlatırken diğer yandan paralarına değer kaybettirerek dış ticaret dengelerini destekliyorlar.

Yenin dolara karsı değerinin 2012 ortasında 75 civarına gelmesi Japon şirketlerinin rekabet gücünü tükenmenin eşiğine getirmişti. Genişleyici para politikasının desteğiyle kurun  93e yükselmesi ihracatçı Japon  şirketlerini rahatlattı. Bu işten en çok zarar görenler ise risk iştahındaki artış nedeniyle parası son dönemde  değer kazanan Avro bölgesi şirketleri oldu.  Avrupa'nın para  politikasını gevşetmeye devam etmesi Türkiye Merkez Bankası'nın kısa dönemli faizleri daha da aşağoya çekmesine neden olacaktır.

Moskova Uluslararası Finans Merkezi konusu küresel büyümeye ve enerji fiyatlarına ve devlet şirketlerine bağımlılığı yüzünden tökezlemeye başlayan Rusya'nın finans sektörüne ağırlık vererek rekabet gücünü artırmak istemesinden kaynaklanıyor.

Teknolojik altyapısının geriliği, yetişmiş insan gücünün eksikliği, hukuk  sisteminin güven vermemesi gibi nedenler yüzünden Rusya'nın kısa ve orta vadede uluslararası finans merkezi olma şansı bulunmuyor.

Ancak  Moskova'nın bölgesel bir merkez olması açısından İstanbul'a göre şansı daha fazla. Londra borsasının piyasa değerinin %18'ini Rusya kökenli ve devlet ortaklığı olan şirketler oluşturuyor.  Başkan Putin bundan sonraki özelleştirmelerin  Moskova borsasında yapılmasında kararlı. 

Özel sektör şirketlerinin de gerekli teşvik mekanizmalarıyla Moskova'da halka açılması özendirilmesi planlanıyor.  Benzer şekilde eskiden Sovyetler Birliği üyesi olan ve enerji bağımlığı olan ülkelerin Moskova borsasında özelleştirme yapması teşvik edilecek  Söz konusu gelişmelerin hayata geçmesi  zaten sınırlı şansa sahip olan İstanbul Uluslararası  Finans Merkezi projesini vuracaktır.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019