Kur farkı ve finans maliyetleri kulüpleri zorluyor
Makroekonomik ve siyasal olumsuzluklar nedeniyle Türk Lirası hızlı bir değer kaybetme sürecinde. Yılbaşından bu yana TL'nin euroya karşı değer kaybı, %72.5’a ulaşırken, dolara karşı TL’nin devalüe oranı %78’e yükseldi. Yıllık bazda ise kur artışı euroda %91, dolar’da ise %96 olarak gerçekleşti.
TL’nin euro ve dolar karşısında büyük oranlarda değer kaybetmesi kendisini futbol ekonomisinde de net olarak somutluyor. Bunun etkisini öncelikle düşük transfer hareketlerinde gözlemledik. Daha sonra da kulüplerin artan zararlarında. Zaten karlılıktan uzak bir yapıda varlıklarını devam ettirmeye çalışan futbol kulüplerinin, dolar ve euro değer kazandıkça operasyonel giderleri artmaya başladı. Gelir-gider dengesindeki yetersizlik, doğal olarak kulüpleri finansal borçlanmaya yöneltiyor. Mali kesimden borçlanmak zorunda kalan kulüpler doğal olarak faiz ve komisyon gibi finansal maliyetlere katlanıyorlar. Aynı dönem içinde finansman maliyetlerindeki artış oranı ise TL kredilerde %150 civarında, Yabancı para kredi faiz oranları ise %128 oranında bir artış kaydetti.
Sevgili dostum Kerem Akbaş'ın son zamanlarda kurlardaki yukarı yönlü hareketlerin kulüplerimizi nasıl etkilediğine ilişkin çok önemli tespitleri olmuş. Bu tespitler bazında ben de bazı yorumlarda bulunacağım.
Kulüplerimizin toplam borçlanmalarının yaklaşık %80’i yabancı para, yani Euro ve Dolar cinsinden. Bu nedenle bu döviz türlerindeki artışlar kulüplerimizi olumsuz etkiliyor ve mevcut zararlarını arttırıyor.
Bilanço sonrası kurlardaki artış, kulüpleri nasıl etkiledi?
31.05.2018 tarihinden bu yana kur artışları kulüpleri ne kadar etkiledi? Buna bir bakalım.
Kur hareketlerine en duyarlı kulüp olarak karşımıza Fenerbahçe çıkıyor. Kurdaki %1'lik artış (euro ve dolar), Fenerbahçe’nin toplam banka kredilerini 12.5 milyon TL artırıyor. Kur hareketlerine en duyarlı ikinci kulüp olarak Galatasaray’ı görüyoruz. Kurlardaki her bir %1’lik bir artış Galatasaray’ın banka kredilerinde 4,9 milyon TL’lik bir artışa neden olurken, Beşiktaş’ta ise kur duyarlılığı nedeniyle meydana gelen borç artışı 3.1 milyon TL’ye ulaşıyor.
Kur artışları nedeniyle üç kulübün toplam borçlarında meydana gelen artışa bakıldığında ise; kura duyarlılık nedeniyle en olumsuz etkilenen kulüp olarak Fenerbahçe’nin 30.06.2018 ile 13.08.2018 arasında kur artışı nedeniyle finansal yükümlülüklerinde, yani borçlanmasında 650.2 milyon TL’lık bir artış yaşandığı görülüyor.
Fenerbahçe’yi aynı dönemde 253.3 milyon TL ile Galatasaray izlerken, Beşiktaş’ın kur artışından kaynaklanan ilave finansal yükümlülüğü ise 160.9 milyon TL olarak gerçekleşmiş durumda. Kur artışının 3 kulübe getirdiği ilave yük 1.064.523.504 milyon TL’ya ulaşmış durumda.
Döviz pozisyon açığı
Kısacası, kulüplerimizin tüm dövizli borç ve yükümlülükleriyle, döviz varlıkları ve rezervleri arasındaki negatif farkı ifade eden bu kavrama göre üç kulübümüzün de dövizli varlıkları, onların döviz yükümlülüklerini karşılamakta yetersiz kalıyor. Yani, kulüpler bu açığı kapatmak için döviz bulmak zorundalar ama bunun için de yeterli kaynak ve gelir olmadığından ağırlıkla finansal borçlanmak zorunda kalıyorlar. Ağırlıkla TL gelir elde eden, döviz borç ve yükümlülükleri, döviz varlıklarından fazla olduğu için döviz açığı vermek durumunda kalan kulüpler, bu açığı kapatmak için TL verip döviz almak durumunda kaldıklarından, döviz yukarı gittikçe daha fazla TL kaynak bulmak, diğer bir deyişle borçlanmak durumundalar. Bu olumsuzluk onların mali yapılarını ve finansal dengelerini bozuyor.
Finansal denge iki şekilde bozuluyor.
1) Döviz fiyatları arttıkça, kulüp daha fazla TL kaynak bulmak zorunda kalıyor,
2) Döviz kurları yukarı yönlü olduğunda mevcut yabancı para kredilerinin TL bilançoya olumsuz etkisi daha fazla artıyor. Yani, döviz kurları arttıkça kulüpler ya ilave borçlanmak zorunda kalıyorlar ya da dövizli borçların TL karşılıkları artıyor. Bu da kulüplerin bilançolarında borç baskısını arttırıyor.
Artan finansal maliyetler
Artan finansal maliyetler ve kur artışından zararlar, 3 kulübün 01.06.2017-31.05.2018 dönemine ilişkin, yani yıllık finansal tablolarına olumsuz etkisine bakıldığında ise; üç kulübün geçen seneyi toplamda 781.7 milyon TL zararla kapattıkları görülüyor.
Geçen sene en büyük zararı 477 milyon TL ile Fenerbahçe yaparken, Galatasaray’ın zararı 274.5 milyon TL’ye, Beşiktaş’ın da 37.1 milyon TL’ye ulaştı.
Derneklere kesilen faturalar hariç kulüplerin kazandıkları paraların nereye harcandığına bakıldığında ise, kulüp geliri olan her 100 TL'nin 37 TL'lik kısmının bankalara faiz ve kur farkı olarak ödendiğini görüyoruz. Yani, bankaların toplam giderleri içinde faiz ve kur farkı giderlerinin payı %37’e ulaşmış durumda.
Kulüp bazında değerlendirildiğinde ise, kulüplerin finansman giderlerini karşılayacak faaliyet karlarına ulaşamadığını gösteriyor. Nitekim, 01.06.2017-31.05.2018 itibariyle %20 ile en fazla faaliyet karı elde eden Beşiktaş’ın %23 olan finansman giderlerini karşılayamadığı görülüyor. Bunun yanısıra, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin operasyonel anlamda faaliyet karlılığına da ulaşamadığı görülüyor.
Kulüpler yayın gelirleri dağıtımından da gol yiyorlar!
Kulüplerin en önemli gelir kalemlerinden olan naklen yayın gelirlerinin Federasyon, alt ligler ve diğer ödemeler düşüldükten] sonraki tutarların %50’lik bölümü kulüplere güncel döviz kuru ile ödenirken, kalan %50’lik kısım ise kur sabitlenerek ödeniyor. Örneğin, 2017/18 dönemi yayın ödemeleri için 1 dolar 3.26 TL’den sabitlenerek ödenmişti.
2018-19 sezonunda ise sabit kur 3.90 TL olarak belirlenmiş durumda. Ayrıca, sabit kurdan kulüplere yayın gelirlerinin %50’lik bölümü ödenirken, her yıl itibariyle sabit kura ayrıca TEFE-ÜFE ortalaması kadar ekleme yapılacak.
Bu hesaba göre, 2018/19 sezonu için kulüplere ödenecek tutarın 167.2 milyon doları 3.90 TL'den, 240.1 milyon dolarlık kısımda güncel kurdan ödenecektir.
Yukarıda anlatılanlardan hareketle net olarak görüldüğü üzere kulüpler yayın gelirlerinin sabitlenen kur üzerinden ödenmesi nedeniyle önemli kayıplara uğruyorlar. 2017/18 sezonunda ortalama kur 4 TL olarak dikkate alınsa bile, kulüp kayıpları 111 milyon TL’ye ulaşıyor. Ulaştığımız bu zarar, ortalama 4 TL kura bölündüğünde ise kulüplerin dolar bazında kayıpları 30 milyon dolara ulaşıyor.
2018/19 sezonunda sabitlenen kur 3.90 TL dikkate alındığında ise güncel 6.70 dolar/TL kurdan kulüplerin kaybı 400 milyon TL’ye ulaşıyor. (Yaklaşık 60 milyon dolar)
Sonuç
Kulüplerimiz bugünkü koşullarda döviz yükümlülüklerini yerine getirebilecek döviz varlıklarına sahip olmadıkları için döviz pozisyon açığı taşıyorlar. Makro ekonomik ve siyasal olumsuzlukların etkisiyle döviz kurlarının yukarı yönlü hareket etmesi, ağırlıkla döviz bazında kredi kullanan ve gider yapan kulüplerde çok ciddi zararlara ve onarılması güç hasarlara yol açıyor. Oluşan zararlar ise, kulüplerimizin finansal dengelerini bozuyor, onların sportif rekabet güçlerini zamanla daraltıyor, ulusal ve uluslararası rekabette geriye düşmelerine neden oluyor. Diğer taraftan mevcut kaynakların etkin ve verimli kullanılmaması da bu olumsuzlukla birleşince ortaya sürdürülebilir olmayan bir finansal yapı ve sportif performans çıkıyor.
Dolar 7, euro 8 TL olursa, kulüp borçları ne kadar artacak?
Bu kapsamda olası bir tahmin yapmak istersek, dolar 7 TL, euro 8 TL’ye ulaştığında, üç kulübün toplam borcu 31.05.2018 tarihine göre 1.12 milyar TL daha artmış olacak. 31.05.2018 tarihi itibarı ile en yüksek açık pozisyon 135 milyon dolar ve 122 milyon euro ile Fenerbahçe'de bulunuyor. Konsolide edecek olursak; kurlardaki yukarı yönlü hareket toplamda Beşiktaş’ın borçlarını 160 milyon 932 bin 84 TL, Galatasaray’ın 253 milyon 363 bin 501 TL ve Fenerbahçe’nin de 650 milyon 227 bin 919 TL arttırmış durumda. Üç kulübün borçlarındaki toplam artış ise 1 milyar 64 milyon 523 bin 504 TL’ye ulaşmış durumda… Daha somut ifade edersek, finansalların açıklandığı 31.05.2018 tarihinden 13 Ağustos 2018’e kadar geçen süre içinde, kulüplerin döviz pozisyonlarında bir değişiklik olmaması durumunda, 3 kulübün toplam kur zararı 1 milyar 64 milyon 523 bin 504 TL ulaşıyor.