Kur etkisi
İktisat fakültesindeyken, devalüasyonun J etkisi üzerine oldukça kafa patlatmıştık. Özetle, devalüasyon sonrasında ilk etapta artan ithalat daha sonra kurun pozitif ivmesini alan ihracat sayesinde dış ticaret bilançosuna olumlu yansıyacağı öngörülür. Bu sürecin grafiğe yansımasından doğan şekil J harfine benzediği için de sürece J Etkisi adı verilmiş.
Tabi iktisat fakültesi bitip de ekonomi gazeteciliğine başlayınca, kitaptaki bilgilerin çoğu zaman gerçekleri yansıtmakta yetersiz kaldığını gördüm.
Ya da kitabi bilgilerin istikrarlı, belirli bir tasarruf birikimi/ derinliği olan ülkelerde daha iyi uyuştuğunu…
Türkiye maalesef bu tanımların hiçbirine uymadığı için “Pazar ekonomisi” kuralları geçerli oluyor.
Ankara her ne kadar gönüllere su serpmeye çalışsa da son iki ayda yaşanan adı konmamış devalüasyonun Türkiye’ye maalesef olumlu bir etkisi olmayacaktır.
Bizim ekonomimizin bu kur seviyesiyle J etkisini ki standart olarak 2 yıllık bir zaman dilimi öngörülmektedir yaşama ihtimali sıfırın altındadır.
Zira, Türkiye’nin yaptığı ihracatın önemli bir bölümü ithal girdiye bağımlıdır. Enerji maliyetlerini saymıyorum bile.
Ülkemizin lokomotif sektörü konumundaki otomotivde de durum aynıdır. Bugün üretilen ve ihraç edilen araçlarda yakaladığımız yerlilik oranındaki en yüksek seviye yüzde 70’i biraz aşmaktadır. Kaldı ki geri kalan ve ithal edilen ürün girdilerinin katma değeri yerli girdilerin kat be kat üstündedir.
Dolayısıyla TL’nin değer kaybı ihracat için iyi bir veri gibi dursa da girdi maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle kısa ve orta vadede firma karlarının oldukça düşeceğini ön görmek için Rubini olmaya gerek yok.
Öte yandan Avrupa’da pazarın yükselmesi ihracat için yine olumlu bir sinyal olmakla birlikte, Türkiye’nin iç pazarına yönelik de olumsuz etkileri görülecektir. Yüksek kur nedeniyle artan fiyatları baskılamak için ana firma desteğine ihtiyaç duyan distribütörler, otomobillerin üretildiği ülke ve yakın yerlerde talep görmesi nedeniyle bu desteği almaktan mahrum kalacaklar.
Sonuç olarak pazarın 1 milyon seviyesinin iki üç tık altında istikrara kavuşması sevindirici olsa da perakende müşterisinin azlığı nedeniyle firmalar açısından sağlıklı bir yapıdan bahsetmek mümkün değil.
Sözün özü bu kur artışı devam ederse tüm kazanımların kaybedilme riski de kendini daha fazla gösterecektir.