Kur artışı artık sıkıntı yaratıyor, ama dolar artışı iyice kaygı veriyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Dolar 2.30'u zorluyor, euroda ise çok fazla bir hareket yok. Euro, 2.90'ın biraz altında salınmakta. Bunlar, bu satırlar yazılırken dün oluşmuş rakamlardı. Ama daha genel bir değerlendirme yaparken biz tercihimizi o günün rakamlarını değil de, ay ortalaması rakamlarını esas almaktan yana kullanıyoruz. Böyle bakınca, eylül ayı için dolar kuru ortalama 2.20 düzeyinde, euro ise 2.85. Son dönemde 1.27'nin altına inmiş olsa da, dolar-euro paritesi de eylül ayı ortalaması itibariyle 1.29 düzeyinde bulunuyor. 

Bu arada dolar, euro ve dolar- euro paritesine ilişkin grafiklerde de ay ortalaması kurlarını kullandığımızı da belirtelim. 

İster ay sonu değerlerine bakalım, ister ay ortalaması; Türk Lirası değer yitiriyor, başka bir ifadeyle döviz değerleniyor. Ve bu artış dolarda çok daha belirgin. Hatta ay ortalaması olarak baktığımızda euro eylülde ağustosun bir miktar altında kalmış. 

Dolardaki artış çok daha kötü 

Kur artışının olumlu ya da olumsuz etkileyeceği üç temel gösterge var; dış borç, ihracat ve ithalat. Bu üç temel gösterge dikkate alındığında dolardaki artışın pek de olumlu sonuçlar doğurmayacağı ortada. 

Türkiye'nin toplam dış borcunun yüzde 55 kadarı dolar cinsinden. Euro cinsi dış borçların payı yüzde 34, TL cinsi olanların payı yüzde 9 düzeyinde. Yüzde 2 kadar borç da diğer dövizlerden meydana geliyor. 

Dolardaki artışın yaratacağı en belirgin olumsuzluk ithalattaki payın yüksek olmasından kaynaklanıyor. Türkiye bu yılın ilk yedi ayı toplamındaki gerçekleşmeye göre ithalatının yüzde 64'ünü dolar cinsinden yaptı. İthalatta euronun payı yüzde 30, Türk Lirası'nın payı yüzde 5, diğer dövizlerin payı ise yüzde 1 düzeyinde. 

İthalatın neredeyse üçte ikisinin dolarla yapılıyor olması, ithal enfl asyon gerçeğiyle yeniden yüz yüze kalmamız sonucunu doğuracak, bu kaçınılmaz. Enerji zamlarının peş peşe gelmesinden kaçınmamız mümkün olmayacak. Enerji zamları da zincirleme başka zamlara yol açacak. Ve bu zamların etkisiyle 2014 enflasyonunu yüzde 10'un altında tutabilmek iyice zorlaşacak. 

İhracattaki döviz kompozisyonu ise son gelişmelerin, yani doların euroya karşı da değer kazanmasının, pek de lehimize olmayacağını ortaya koyuyor. İhracatın yüzde 47'si dolar, yüzde 44'ü euro, yüzde 4'ü Türk Lirası, yüzde 5'i de diğer dövizlerle gerçekleştiriliyor. 

İhracatta ithalata olan bağımlılık da dikkate alınırsa sıkıntının daha da büyüyeceğini görmek için kahin olmaya gerek yok. 

İthalatın üçte ikisini pahalı dolar, üçte birini değeri yerinde saymakta olan euro ile yapacaksınız... 

Sonra bu şekilde gerçekleştirdiğiniz ithalatla nihai ürün üretip bunu eşit sayılabilecek oranda dolar ve euro cinsinden ihraç edeceksiniz... 

Bu döngü sürecinde bir süre sonra kar azalmaya ve sıfırlanmaya doğru gitmeye başlayacak... 

Dolayısıyla dolardaki artışın yalnızca TL'ye karşı değil, euroya karşı da belirgin hale gelmesi, dış ticaretindeki kompozisyon yüzünden Türkiye'yi çok yakından ve çok olumsuz biçimde etkilemeye aday görünüyor. 

Ve tabii ki dış borç... Borcun ödenme dönemi geldiğinde dolar kurunun yukarıda bulunması özel sektörü zorlayacak. Hem zaten son dönemde dolardaki artışın altında biraz da borcunu bir an önce kapatmak isteyen özel sektör kuruluşlarının dolar talebinin yattığı da bilinen bir gerçek. 

aktas-024.jpg

aktas1-002.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar