Kümesteki kazlar!
ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] Bu bir benzetme. Maliye aleminde çok kullanılır. İki yakasını bir araya getiremeyen devletin "vergi kümesine" kapattığı mükellefleri tasvir eder. İsmini Maliye'nin "defterine" yazdıran herkes bu "kümesin" sakinleri arasına katılmış olur. İki yakası bir araya gelmeyen devletin Maliye'si de gözlerini kümestekilerin "tüylerinden" ayırmaz! Yanlış anlaşılmasın. Vergi, devlet olma vasfının temel şartlarından biri. Vergi salamayan, vergi alamayan devlet olmaz! Bir de, vatandaşlık ödevi ve yükümlülüğü. Ama vergiyi saldıktan sonra sadece "defterine" yazılmışları silkeleyen; semtine uğramayanları ise "kümese" kaydetmemek veya kaydolup da ortadan "kaybolanları" rahatlatmak için durmadan şuna buna af çıkaran devlet de adil ve güvenilir devlet sayılmaz. TBMM'den neredeyse "ışık hızıyla" geçirilen "Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun" ilk bakışta "kümestekileri" zora sokan "ihtilaflaşmalara" pratik çözüm getiriyor görünmekle birlikte haklı eleştiri ve tepkilere de yol açıyor. Biraz derinden bakıldığında, Maliye ile mükellef arasındaki "ihtilafların" esas olarak kamu mali sistemindeki karmaşa ve kargaşadan kaynaklandığı görülüyor. Kanunun "garabeti" mantığından başlıyor: Formüle etmek gerekse, "uzlaşılamayan uzlaşma ihtilaflarını uzlaştırmayı amaçlayan bir kanun" cümlesini kurabiliriz. Kanunun karmaşık yapısı uygulamaya yansıdığında, 70 bini vergi, 340 bini de izinsiz veya işgal yoluyla el konulmuş Hazine arazilerini ilgilendiren toplam 410 bin "ecrimisil" dosyası yeni "ihtilafları" doğurduğunda kimse şaşırmamalı. Enerji kümesindekiler Arkadaşımız Songül Selvi yazdı (DÜNYA, 21 Şubat). Enerjide de devlet ile özel sektör arasında bir "uzlaşma" sorunu var. Gerçi, uzlaşmadan önce, çözümünü kimsenin bilmediği, bulmadığı, sadece konuştuğu bir enerji problemi var ki, kısaltması DUY (Dengeleme Uzlaşma Yönetmeliği) olan uzlaşma mekanizmasındaki "arıza" solda sıfır kalır! Hadise şu: Enerji Bakanlığı, Temmuz 2006'da Ege Bölgesi'nde "patlayan" enerji krizinden sonra arz sorununu çözmek için DUY sistemini kurdu. Bu bir arz-talep mekanizması. Devletle elektrik üreticisini masada buluşturarak fiyat oluşturma; oluşan fiyattan devlete elektrik satma işi. O zaman denilmişti ki, bu sistem elektriğin tüm tarafları memnun edecek en uygun fiyatı bulmasını sağlayacak. Tıpkı, elektriği, doğalgazı, petrolü özelleştirince, ortalık "cennete dönecek" masalında olduğu gibi. Olmadı. DUY, "dengelemeci" değil, "pompalamacı" bir sisteme dönüşüverdi. Selvi'nin haberinden öğrendik: Enerji Bakanlığı DUY'la muyla olmayınca, "otomatik fiyatlandırma" sisteminde karar kılmış. Sistem şu: Devlet, DUY ile üretici özel sektörden zaten pahalı aldığı elektriğin faturasını sanayiye ve genel kullanıcıların sırtına yükleyecek: Yüzde 17'lik son zamma kadar 5 yıldır "Bakın ne kadar başarılıyız, elektrik faturanızda zam gördünüz mü?" diyen hükümetin Enerji Bakanlığı, elektrik fiyatlarına olağan maliyet unsurlarının yanı sıra DUY'dan gelen maliyeti de ekleyecek. Devletin özel sektörden DUY'la aldığı elektrik miktarı 19 milyar kilovat saat. Halen 1 kilovatın alım fiyatı yaklaşık 19 kuruş. DUY'culara ödediğ para Kasım 2007'de 1 milyar 200 milyon YTL idi. Bu rakamda DUY yoktu. Nisan ayından itibaren DUY'ulacak! Maliye'nin "kümesteki kazlarından" sonra, enerjinin "kümesteki kazları" da "kaçak kullanıcılar" dışında kalan sanayiciler ve vatandaşlar olacak. İyi mi?