Kümesteki kazlar neden homurdanıyor?
Eskiler teşbihte hata olmaz derler. Bu nedenle konuya daha baştan affınıza sığınarak gireyim. Son yıllarda beyan dönemlerinde, hava durumu ilan eder gibi mükelleflerin dava konusu yaptıkları, yapabilecekleri hususları listeliyoruz. Acaba, neden ihtirazi kayıtlar artıyor?
İhtirazi kayıt ve konuyu yargıda tartışarak çözüm bulma arayışı kayıt içinde çalışan mükelleflerin hukuki sınırlar içinde gösterdikleri bir tepki mi? Kümesteki kazların homurdanması mı? Ya da kümesteki kazlar neden homurdanıyor olabilir?
Vergi yükününün adil dağılmadığı algısı, vergi yükünün adaletsiz dağıtıldığını düşünen kesimlerde ister istemez kabullenmeme, yükten kurtulma veya yükü hafifletme konusunda yolların aranmasına sebebiyet veriyor olabilir. “Neler giderek vergiye karşı direnci artırıyor olabilir?” sorusunu kendime sorduğumda aklıma gelen kalemleri sıralayayım:
1- Gelir dağılımının bozulması, milli gelirin dağılımında düşen payın giderek azalması,
2- Enflasyonun başlı başına bir vergi işlevi görmesi,
3- Milli gelirden alınan payla mütenasip vergi alınmıyor olduğu hissi,
4- Kayıt dışılıkla gerektiği gibi mücadele edilmiyor olduğu hissi,
5- Sürekli yapılan aflarla yaratılan adaletsizlik duygusu,
6- Yolsuzlukların üzerine gidilmediği hissi,
7- Kamu harcamalarının denetlenmediği hissi,
8- Düzenlemelerin giderek teknik boyutlu (idari kadroda hazırlanan taslakların), temsilsiz (usulünce yasalaşma süreci yaşanmadan-tüm kesimlerle tartışılmadan-alel acele-palyatif çözümler şeklinde) hazırlanıyor olması,
9- Suçun ve suçlunun üzerine gidilmediği, genel bir cezasızlık ve adaletsizlik hissi,
10- Sadece ve sürekli kayıtlı mükelleflerin (kümesteki kazların) üzerine gidildiği hissi,
11- Vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerdeki ağırlığın sürekli artması,
12- Muafiyet, indirim ve istisnaların ne derece adilane olduğu sorusu,
13- Yaşanılan (hak etmediklerini düşündükleri muamele ile karşılaştıkları durumlarda) sorunların yarattığı his,
14- Çok büyük bir kesimde vergi vermemenin sermaye birikiminin yolu olarak görülmesi,
15- Yabana atılmayacak bir kesimde mali yükleri eksiksiz taşıma halinde ayakta kalınamayacağı düşüncesi, bir çırpıda aklıma gelenler.
Bu hususlar genel ve makro düzeydeki sorunların vergi davranışlarına etkisi ile ilgili hususlar. Bu liste daha çok uzayabilir. Devletin bu konularda hızla gerekli adımları atarak algıyı değiştirme çabasına girmesi gerekiyor. Enflasyon düzeltmesi de yeni davalara sebep olacak gibi duruyor Şimdilerde vergi camiasını enflasyon düzeltmesi meşgul ediyor. Teknik olarak tartışılan sorunlar var. Çok uzun yıllardır yapılmaması yanında işin içine Mükerrer 298/Ç, Geçici 31, Geçici 31’e ilave, Geçici 32, Geçici 33 girince ortalık teknik olarak birbirine girdi.
Temennim üç aylık amortisman kaybı, Mükerrer 298/Ç’den yararlananların enflasyon düzeltmesinde düzeltemedikleri dönemlerin oluşması gibi tebliğlerle çözülebilecek hususların çözülerek gereksiz davaların açılmasının önüne geçilmesidir.
Enflasyon düzeltmesi yapıldığında, aktif kalemlerde değerlenebilecek kalemler (duran varlıklar, makina ve demirbaşlar) fazla ise ve pasifte aktifi dengeleyecek kadar parasal olmayan kıymetiniz yoksa (pasif borç ağırlıklı) ise 2024 yılından itibaren vergi matrahlarınız artacak. Amortismanlar da değerlenmiş tutarlar üzerinden hesaplanacağı için bir miktar gider de yaratacak ama gelir tarafı ağır basacak.
Henüz elde edilmemiş, kabaca rafta- depoda duran malın, duran varlıkların, demirbaş, makina ve teçhizatların durduğu yerde (enflasyon düzeltmesi nedeniyle) artan değeri üzerinden, ortada realize edilmiş bir gelir yokken, fiktif bir kazanç üzerinden vergi ödenmesi Anayasamızda ifadesini bulan vergileme prensiplerinin aşağı yukarı hepsine ters değil mi?