Kültür Yolu değil, âdeta “Kültür Ziyafeti”

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Gaziantep’te gezilecek, görülecek yerler öyle çok ki... Zeugma Müzesi’nden Yesemek Açık Hava Müzesi ve Tilmen Höyük’e, Bey Mahallesi’nden Rumkale’ye ve Dülük Antik Kenti’ne müthiş bir kültür ziyafeti yaşatıyor konuklarına... 2. Uluslararası Şirehan Yiyecek ve İçecek Festivali nedeniyle bir kez daha ziyaret ettiğim bu kadim kenti şimdi de tarihi Kültür Yolu ile anlatmak istiyorum... G
aziantep Büyükşehir Belediyesi ve Çekül Vakfı’nın ortak bir projesi Kültür Yolu... Kentin ticari hayatı yüzyıllar boyunca kalenin etrafında Türktepe’den başlayıp Şire Han’da sona eren çarşılarda sürdürülmüş. Bugün, hâlâ aynı olmasa da benzeri bir lonca sistemi devam ediyor, işkolları bir arada, Kültür Yolu üzerinde bulunuyor. Tabii ki aynı yol üzerinde dini yapılar da yer alıyor... 

Kültür Yolu’na Gaziantep Kalesi’ni sağınıza alıp minik bir bayırı tırmanarak giriyorsunuz. Hemen solunuzda, 1640 yılında yapılan, 2009’da Kültür Yolu Projesi kapsamında restore edilen Naib Hamamı bulunuyor. Hamam, halen gündüz kadınlara, gece erkeklere hizmet vermeyi sürdürüyor. 

Bayırı tırmandıktan sonra sağa döndüğünüzde (Kültür Yolu üzerindeki her mekâna son derece iyi düzenlenmiş okları takip ederek gidebilmek mümkün) Emine Göğüş Mutfak Müzesi’ne yöneliyorsunuz. 1909 yılında inşaatı tamamlanan Göğüş Konağı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2008 yılında restore edilerek Türkiye’nin ilk ve tek mutfak müzesi olarak açılmış. 
Yeniden Eski Gümrük Caddesi’ne çıktığınızda solunuzda 1823’ten günümüze hizmet veren Zeytin Han’ı görüyorsunuz. Aynı tarafta biraz ileride Kaleoğlu Mağarası var. Doğal klimalı, her zaman serin mağara bugün kafe olarak işletiliyor. 

Biraz ileride sağ tarafta, Şahinbey Belediyesi’nin kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak, tanıtmak için bunlarla uğraşanlara satış merkezi olacak şekilde restore ettiği Tarihi Gümrük Hanı’na uğramak mümkün. 

Bakırcılık, 16. yüzyılda Gaziantep için önemli bir zanaat dalı imiş. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra önemini yitirmeye başlamış. Çarşının yeniden ekonomik gücüne kavuşması için Kültür Yolu projesi kapsamında 8 sokakta 300 dükkân yenilenmiş. Eskici Çarşısı, Attar Çarşısı, Haphapçı Çarşısı, Kendirci Çarşısı, Köşker ve Hasırcı Çarşısı geleneksel dokularına uygun hale getirilmiş. 

Asıl adı Hüseyin Paşa Bedesteni olan Zincirli Bedesten, 1718 yılına tarihleniyor. Kemikli Bedesten, Hışva (pamuk kozası) Hanı, İnceoğlu Hanı, Millet Hanı, Yeni Han (adına bakmayın 1557’ye kadar gidiyor tarihi), Yüzükçü Hanı, Anadolu Hanı, Çekirdekçi Hanı yine Kültür Yolu üzerindeki diğer hanlar ve çarşılar arasında. 

Güzergâhta bugün bir kafenin bulunduğu, hediyelik eşya da satılan tek katlı Tütün Hanı, 1890 tarihli Kürkçü Hanı ve sabunhanesi de bulunuyor. 

Buğday Arasası ise günümüzde bir soluklanma alanı olarak düşünülmüş. Her türlü salçanın ve bin türlü baharatın satıldığı Almacı Pazarı ve hemen yakınındaki Şire Han’dan sonra kökenleri 400 yıl öncesine dayanan Tarihi Tahmis Kahvesi yolun son durağı. 

Söyledim, yol üzerinde dini yapılar da yer alıyor: Şirvani Camii, Handaniye Camii, Tahtani Camii, Karagöz Camii, Boyacı Camii (Kadı Kemalettin Camii), dünyada minaresinin altından geçilen iki camiden biri olan Tekke Camii Külliyesi, Mevlevihane de mutlaka uğranması gereken yerler arasında...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar