Kültür mü, o da ne?
Geçtiğimiz hafta, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) bir kuruluşu olan TİM Akademi tarafından düzenlenen toplantıların Kayseri ayağı olan “Hedef Pazar Fransa" toplantısı için Kayseri’deydik. TİM Akademi’nin düzenlediği benzer toplantıların kavramları çerçevesinde, hedef pazar ile iş yapma fırsatlarının araştırıldığı, hedef ülke uzmanlarının görüşlerinin belirtildiği bir toplantı bu. Burada bu konuda yerel firmalarımıza, değişik uzmanların görüşleri aktarılarak önemli bilgilerin verildiği bir ortam yaratılıyor.
Fransa ile ve Fransa’da iş yapmanın yasal yollarına değinen uzmanın, kurallara uyma konusundaki vurgusunun ardından bir yorum yaptım. “İhracat yapmak sadece başka ülkelere mal satmaktan ibaret değildir. Hedef ülkenizin kültürünü tanımıyorsanız, ilerleyen zamanlarda işiniz bir hayli yokuşa vurabilir" diyerek kuralların, ilişkilerimize yol verdiğini vurguladım. Bizde kurallara uyma konusuna şakacı bir yaklaşımla eğilirsek “Kurallar esnetilmek için vardır" dememiz pek de yanlış olmaz.
İş hayatında (maalesef) çok karşılaştığımız bir durumu, sanırım hepiniz tebessümle hatırlayacaksınız. İhracat hayatımın oldukça uzun bir bölümünde, imalat sanayiine yönelik yedek parça ve ara malı ihracatı yaptım. Bildiğiniz üzere bu tür işlerde üreticiye teknik resim verilir. Bu resim üzerinde belirtilen ve ara sıra da diğer iletişim araçları kullanılarak verilen teknik detaylara uyularak üretim yapılması istenilir. Ancak ve ne yazık ki birçok kez “Bu iş bu kadar olur" yorumu eşliğinde size, uyulacağı taahhüdü verilen teknik özellikler dışında kalan bir malzeme verilir. Sizin, kabul edilen şartları ısrarlı bir şekilde vurgulamalarınız ve hatırlatmalarını sonucunda da “Yahu bu da idare eder, neden almasınlar ki" gibi insanı çileden çıkartan bir yorum yapılır.
Ticaretin, “Küresel Köyün" sınırlarına kadar genişlediği ve rekabetin acımasız kılıcının kesmediği sektörün kalmadığı bir pazarda, “Ben yaptım böyle oldu" deme lüksüne sahip değiliz. Oyak Renault Genel Müdürü Sayın Tunç Başeğmez konuşmasında, tedarikçilerinden 60’ın üzerinde bir kısmının, dünyanın farklı yerlerindeki Renault fabrikalarına parça tedarik ettiklerini belirtti. Bunu yapabilmek için o tedarikçilerin, kendilerinden istenilenleri yerine getirebilme konusunda, kültürel bir değişime uğramış olmaları şarttır. Alıcıları ile masaya oturduklarında “Ben yaptım böyle oldu" diyebilmeleri olası değildir.
Dış ticaret işine girenlerin, tok satıcı tavırlarının para etmediği bir ortama girdiklerinin farkında olmaları gerekir. Kendine güven şarttır amma küstahlık seviyesine vardırılır ise işin olmaz yöne döneceğinden emin olabilirsiniz. Duygusal olmadan anlayışlı olmak, muhataplarımızın iş yapma tarzlarını bilip buna saygı göstermek hep işi kotarmak için yapmamız gerekenler.
Ürünümüz ve işimiz uluslararası ticarete hazır gibi görünebilir amma biz buna hazır mıyız? Hedef pazar olarak belirlediğimiz ülkenin koşulları insanları, kültürü ve bilmemiz gereken başka bir dolu konu hakkında ne biliyoruz?