Külliye ve yeni hikaye

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

Son 10 günde 4 kez Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gittik…

4’ünde de bilimsel ve kültürel çalışmalar yapan bilim adamlarımızı ödüllendirip onlarla uzun uzun sohbet etti Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Sağlıktan enerjiye, elektronikten gıdaya kadar birçok alanda yaptıkları ‘geliştirme’ çalışmalarıyla, ekonomimize istediğimiz ivmeyi kazandıracağına inandığımız bilim adamlarımızı, daha aktif olmaları için yüreklendirdi…

*    *    *

Bilimsel çalışmaların ekonomiye yaptığı katkı, gelişmiş ülkelerdeki örneklerden biliniyor…

Bu çalışmalar çaba ve sabır gerektiriyor… Mesela, savunma sanayinde 10 yıl önce başlatılan Ar-Ge çalışmalarının meyvesi, bugün alınabiliyor…

Yıllar önce başlatılan bazı projelerin ise 3-5 yıl içinde, savunma sanayimizin bugünkü değerini 50’ye 100’e katlayacak müjdelere zemin hazırladığı biliniyor…

*    *    *

Ekonomiye katkısını düşük bildiğimiz ama sermaye birikimi için ihtiyaç duyduğumuz aktiviteler de çaba ve sabır gerektiriyor…

Sabrı ve çabayı gösterenlerin olaylara bakışı ise göstermeyenlerden farklı oluyor… 

Mesela, Rusya ve Irak’la yaşadıklarımıza...

Savaşlara ve ambargolara rağmen 30 yıldır oralarda sabırla iş yapan ve o sayede büyüyen bir girişimci dostumuz “kuru gürültü” diyor… 

Diğeri, ‘Yıkım’ olarak bakıyor…

*    *    * 

“Kuru gürültüdür” diyen dostumun anlattıklarını aynen aktarayım:

“500 ton yağı, parasını nakit ödeyip dışardan alıyoruz…

Iraklı tüccara 2 ay, 3 ay vade ile satıyoruz…

500 ton yağdan 10 bin dolar para kazanmak için en az 3 ay bekliyoruz yani…

Ödeme almak için 1 yıl beklediğimiz müşterilerimiz de var, yıllarca peşinden koşturduklarımız da…

Riske attığımız para bir kalemde 250 bin dolar…

50 kalemde zorla kazandığı parayı, bir kalemde kim riske atar?

Ticaret devam etsin diye bu hamallığı yapıyoruz, bu strese katlanıyoruz…

Dünyanın neresinde bulacaklar bu ticareti?

Dünyanın neresinde bulacaklar bu kadar kaliteli ürünü, bu fiyata?

Irak ve Rusya ticareti durdurmuşmuş…

Almasınlar!

Yarım dolara bir kilo portakalı nereden bulacak?

Dünyanın en kaliteli inşaat demirini bu fiyata nereden bulacak?

Çocuk bezinden maydanoza, elmadan sofralık tuza, donunun lastiğinden karpuza kadar ihtiyacı olan ürünleri bu kalitede, bu fiyata hem de senetsiz, akreditifsiz, borca nereden bulacak?

1 ton paketlenmiş sofralık tuzu, 150 dolara kim gönderecek onlara?

Kimse kimseyi kandırmasın…

Irak’la 30 senedir çalışıyorum…

Yollar kapanıyor…

Kapılar kapanıyor, açılıyor…

Geçiş bir gün serbest, 5 gün kapalı oluyor…

Yolda tırlar durduruluyor…

Hangi akıllı ‘yabancı tüccar’ dayanır bu ticaret ortamına?

Onlar da biliyor bunu…

Rusya’da da durum aynı…

1 yıl önce 110 dolara sattığı petrolü, düşmüş 35 dolara…

Küçülmüş bütçesinin ciddi bir bölümünü ayırmış savaşa…

Eee! Portakalı 20 cente almasın, daha kalitesizine 1 dolar versin…

Ne kadar dayanabilir?

50 dolara yünlü deri paltonun, eldivenin, şapkanın üçünü bir arada alıyor; versin 700-800 dolar başkasına…

Gelsin aklı başına!

Metrekaresini bin dolara mal ettiği inşaatının maliyetini gitsin 10 bin dolara çıkartsın…

Almanlar 40 yıl sonra anladı Türklerin kıymetini, bunlar da 40 günde anlar…”

*    *    *

Bu ruh sayesinde rakiplerine fark atan girişimcilerimizin, araştırma geliştirme sayesinde daha kaliteli, daha düşük maliyetli, daha teknolojik ürünlere sahip olduğunu düşünsenize…

“Yitik kaybedildiği yerde aranır” demişti Sanayi Bakanı Fikri Işık Külliye’deki toplantılardan birinde. 10 günde 4 ödül töreni, kaybettiğimizi doğru yerde aradığımızı gösteriyor... 

Cumhurbaşkanı’nın bilim adamlarına olan ilgisinin artarak devam etmesi, ruhun ve iman gücünün yanına rasyonalitenin eklenmesi ve ‘yeni hikaye’ için umut vericidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar