Kulakları sağır eden ”sessizliğimiz” sorumsuzluk ölçüsüdür

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

İnsanların ilgi-odaklarını günlük sıkıntılarına yöneltmelerinin yadırganacak bir yanı yok. İster sıradan yurttaşlar olsun, isterse iş dünyasının içinde yer alsınlar; günlük sorunlar üzerine odaklanan ilginin; uzun dönemli sorunlara yönetilemediği gerçeklerimizden biri. Bu gerçeklik geçerli ama topluma "yön verme" iddiasında olanların; gündemdeki sorunları sorgulamaması da çok tehlikeli bir tutum. Toplumun ilgisi yakın geleceğin sorunlarına aşırı odaklanır da, uzun dönemli geleceği güven altına alacak sorunlar gerektiği kadar tartışılmazsa, ciddi insan ve sermaye kaynağı israfına yol açar.

Bugün sizlerle kriz sonrasında insan ve sermaye kaynağını kullanmada "verimlilikleri" etkileyeceklerini düşündüğüm beş gündem maddesini paylaşmak istiyorum. Üstüne basa basa diyorum ki, doğru bir gündemle ve yeterli ön-hazırlıklarla uzun dönemli geleceği yaratacak etkenleri tartışma geleneği olmayan toplumlar, sürdürebilir bir refah yaratamıyor.

Nedir geleceğimizi derinden etkileyen beş gündem maddesi?

Yaşanan bu büyük kriz sonrasında, "inançtan düşünceye", "kulluktan yurttaşlığa", "taklitten yaratıcılığa", "bilgiden anlamaya" "fikir ve projelerden uygulamaya" vb. "geçiş süreçlerini" iyi analiz ederek adam gibi "yönetmeyen" toplumlar treni bir kere daha kaçıracak.

İnsan ve sermaye kaynaklarını ilgilendiren her alanda "nesnel ve dinamik bir envantere" sahip olmayan topuluk ya da toplumlar "stratejik yönetim" yapamayacak. Bugün gündeminin ilk sıralarına sağlıklı verilere ulaşmayı, verileri uygun yöntemlerle malumata dönüştürmeyi, malumatları kirlilikten ayıklanmış bilgi haline getirmeyi, bilgileri ayrıntı dinamikleri ile genel gelişme bağlamları ile anlama noktasına taşımayı,anladıklarını bir fikir ve proje haline getirmeyi, projeleri hayata taşımayı beceremeyen topluluk ya da toplumlar bir kere daha ıskalayacak.

Çürümüş, işlevlerini yerine getiremeyen, çağdaş bir kültüre sahip olmayan, yapıları çözülmüş ve işlemeyen kurumları sorgulamayan, "kurumsal reformları", "seferberlik anlayışı" ile ele alamayan topluluk ve toplumlar, insan ve sermaye kaynaklarını "verimli" biçimde kullanamayacak.

"Kendine ayna tutma özgüveni", insan ve sermaye kaynaklarını üretim sürecinde verimli kullanabilmenin, yani "yönetişimin" olmazsa olmaz koşuludur. Bu "gerek şartı" yerine getirmek yetmez; özgür ortamlarda, açık sözlülüğe dayalı "diyaloglar" da etkin kaynak kullanımının "yeter şartını" oluşturur. Eğer, tartışmalarımızı makro çerçevedeki konulardan, toplumun "kültürel arka planını" yaratacak olan sorunlara taşıyamazsak, korkarım ki bir kez daha başarmış olanların karşısında eziklik duygularımız artmış olacak.

Toplum olarak uzun dönemli geleceğimizi güven altına alan değerlerimizi korumalıyız. Ama koruma duygusunu aşırı abartarak, "dışa ve dünyaya kapalı" bir algılamaya asla izin vermemeliyiz. Birikimlerimizi başkalarıyla paylaşma özgüvenimizi artırmalıyız. Bu nedenle, yaptığımız işlerdeki "sapmaları itiraf etme" özgüvenine sahip olmadan etkin kaynak kullanamayacağımızı zihni modellerimizin temel varsayımı haline getirmeliyiz. Eğer böyle bir yol ve yönteme sahip değilsek, korkarım ki yanılgı kaçınılmaz bir sonuç olacak.

Eğer değerlendirmeleri abartılı buluyorsanız; lütfen tartışmalara katılın. Her gün tartışılan, bir gazete kültürü haline gelmiş konular mi geleceğimizi güven altına alır; burada aktarmaya çatlığımız konuları tartışmak mı? Bu konular, döviz kurları kadar önemli değil mi? Bu konular faiz oranları ve sermaye maliyetleri kadar değer taşımıyor mu? Bu konular, açgözlülük ve sorumsuzluğun bir yansıması olan, gözetim ve denetimsizlikten kaynaklanan son finansal kriz gibi krizleri azaltmanın yol ve yöntemlerinden biri değil mi?

Bu satırları okuyan herkesten özel bir isteğim var: Tüm medyada yapılan tartışmaları göz önüne alarak, gündemin ön sıralarına hangi konuları çıkarmamız gerektiği konusunda katkı yapsın. Sesimizi yükseltmeliyiz. Kulakları sağır eden sessizliğimizin, sorumsuzluğumuzun ölçüsü olduğunu unutmamalıyız…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar