Küçülmeyin, büyüyün!
Pek çok ekonomi yazarı ve yönetim danışmanı 2025’in zorlu geçeceğini ve şirketlerin bu dönemde odağının tasarruf, verimlilik ve mümkünse küçülme olduğunu söylüyor, şirketlere bunu öneriyor. Ben de 2025’in zorlu geçeceği düşüncesindeyim, ancak odaklanılacak yerin küçülme veya tasarruf olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Neden derseniz, kriz dönemleri fırsat dönemleridir, rakipler ile arayı açacaksan bu dönemlerde açarsın.
Neden küçülme olmamalı?
Bugün iş dünyasında yerinde saymayı dahi başarı gören bir anlayış türedi. Sanayici bir büyüğümün seneler önce bana dediği gibi, “güçlü şekilde büyümüyorsan küçülüyorsundur”. Küçülme; yatırım yapma, sektörünüze yön verme, gelecekte var olma ve en önemli kaynakları elde tutma şansınızı azaltır.
Ülkemizdeki pek çok popüler ekonomi yazarı ve yönetim danışmanı şirket yönetim stratejilerini konjonktürel yorumladığı ve buna göre tavsiyeler verdiği için şirketlerimizin hali ortada. Ana akım görüş bu olduğundan patronlara “bırakın şu konjonktürel yönetimi, stratejik yönetimle pekala büyürsünüz” dediğimizde, çoğunluk şüpheyle bakıyor.
Herkes aynı yoldan gidiyor. Herkesle aynı yoldan gidip, farklılaşmayı nasıl başarabilirsiniz?
Olmuyor.
Ülkemizde ana stratejisi faiz indirimlerine dayalı ekonomik canlanma olan (dikkat edin sizin değil, dış faktörlerin kontrolünde) ve konjonktürel yönetilen yüzbinlerce firma var.
Peki nereye odaklanmak gerek?
Odak bence tasarruf, verimlilik, küçülme falan olmamalı. Hakim yönetim anlayışına ters şeyler söylediğimin farkındayım ama küçülme asla bir strateji olmamalı. Rekabetin Kuzey Afrika, Çin ve Doğu Avrupa eksenli olarak arttığı, ölçekli rakiplerin bizi zorladığı, Türkiye pazarının makro irrasyonaliteler nedeniyle bizi kurtarmadığı, üstüne de teknolojinin her şeyi yıkıp geçtiği bir dönemde, odağınız daha kaliteli, verimli, tasarruflu olmak olursa, birkaç sene içinde zor duruma düşersiniz.
Sizin büyümeye ihtiyacınız var. Büyüme stratejileri konusu çok çetrefilli ve detaylı ancak anlaşılması adına basitçe anlatıyorum. İki tür büyüme var. Bir ölçek artırma, ikincisi farklılaşma. Ölçek artırmak, maliyetleri azaltmak ve fiyat rekabeti ile rakipleri ekarte etmek bir yol. Ancak burada yatırım gerekiyor.
Bizde bu kaynaklar var mı? Çoğumuzda yok. Borç alabiliyor muyuz? Şartlar çok ağır. Senelerce iyi fizibilite + kaynak bulma + hızlıca hayata geçirme formülü ile senelerce iş yaptık. Bugün o model rekabet ve teknoloji nedeniyle geçersiz. O zaman bu seçeneği bırakalım. Diğer seçenek inovasyon yolu ile farklılaşmak.
Pazar, süreç, ürün, hizmet, iş modeli, pazarlama gibi alanlarda yapılacak inovasyonlar ile rakiplerden daha verimli değil, daha farklı olmaya çalışma işi! İnovasyon önümüzdeki tek yol. Sizin yedi sekiz katınız ölçeğe sahip, pazarlamada çok agresif olan Çinli rakibiniz karşısında tek şansınız bu.
Stratejik yönetin
İşinizi konjonktürel yönetmeyi bırakmak ve bu felsefeden kurtulmak ilk adım. İkinci adım, şirket içinde inovasyonu ortaya çıkartmak. Bu doğru teknikler ile hızlı şekilde yapılabiliyor. O kadar iyi fikirler çıkıyor ve hemen uygulanabiliyor ki şaşırırsınız.
Bu kısa vadede sizi bir miktar büyütecektir. Sonrasında bunu kurumsallaştırmak lazım. Yani organizasyon, süreçler, sistemler ve kültürü inovasyona göre yapılandırmak. Konjonktürel yönetim anlayışını terk etmek. İkinci ile paralel yürümesi gereken diğer adım, stratejik yönetmek. Yani strateji üretmek. Sektöre yön verecek işler yapmak. Stratejiniz; inovasyona dayalı ürün, hizmet ve iş modelleri içerdiğinde, bu büyüme anlamına gelir. Rakipleriniz tasarruf yapıp bir yandan da müşterileri elde tutmakla uğraşırken, siz niş alanlarda, mavi okyanuslarda büyürsünüz.
Perşembe büyüme üzerine sohbete devam edelim.