Küçükbaş hayvan yetiştireceksem…

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Yazı yazarken en çok korktuğum şey, ayrıntısını ve genel bütünlüğünü iyi kavrayamadığım konularda insanlarda yanlış beklentiler yaratmadır.

Ne zaman herhangi bir konunun ayrıntısını kavramaya çalışsam, daha önce bana aktarılan bilgilerin eksikliği karşısında şaşkına dönüyorum.

Şimdi mera-odaklı küçükbaş hayvan yetiştiriciliği konusunda yazılanları ve çizilenleri derlemeye çalışıyorum.

Bazıları diyorlar ki, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin geleneksel alanlarında güvenlik nedeniyle köylerin boşalması hayvan sayısını azalttı.

Bazıları diyorlar ki, mera-odaklı hayvan yetiştiriciliğinin ekonomisi kalmadı, insanlar geçici işlerden elde ettiği geliri hayvan besleyerek elde edemiyor.

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine dünya genelinden bakanlar, örgütlü hayvan işletmeciliği ve hayvan neslinde ıslah çalışmaların yarattığı uluslar arası rekabet, geleneksel yöntemle küçükbaş hayvancılığın ekonomik olmaktan çıkardı.

Bütün söylenen ve yazılanları bir araya getirerek, küçükbaş hayvancılığa yatırım yaparken hangi noktalara dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum.

Eğer küçükbaş hayvan yetiştirecek bir işletme kuracak olsam nelere bakardım?

Neler yapardım?

Birincisi, kaba yem, ıslah edilmiş mera ve karma yem konusunu alabildiğine irdelerdim. Maliyetin çok önemli bölümünü kaba yem oluşturduğuna göre, rakip ülkelerle ve ülke içinde üretim yapan işletmelerle rekabet edebilmek için kaba yemde karşılaştırmalı üstünlük yaratabilmenin koşullarına bakardım.

İkincisi, kaba yemi kendi imkanlarımla üretmenin olanaklarını araştırırdım.

Üçüncüsü, sözleşmeli olarak kaba yem ürettirme olanaklarını ve uzun dönemli geleceği güven altına alabilmeyi irdelerdim.

Dördüncüsü, mera ile verimlilik arasında ilişkiyi çok net biçimde yine rakiplere göre karşılaştırırdım.

Beşincisi, karma yemi uygun maliyette kimden, nereden sağlayabileceğimi analiz ederdim.

Altıncısı, hayvanlara bakacak eğitimli insan bulup bulamayacağımı belirler, bulamazsam adamları yetiştirmeden işe başlamazdım.

Yedincisi süt ya da et ürünlerinde işleme konusunda bağımlıklarımı gözden geçirir, en az bağımlı olacağım yapıyı seçerdim.

Sekizincisi, optimum işletme büyüklüğü üstüne araştırmalar yapar, işi öğrendikçe büyüten modüler bir yapı oluştururdum.

Dokuzuncusu, hayvan bakımına ilişkin kolektif imkanları, kamunun sunduğu hizmetleri, başkaları ile ortaklaşa iş yaparak maliyet düşürecek yol ve yöntemleri arardım.

Onuncusu ürünleri en yüksek katma değere dönüştürecek olanakların mevcut durumuna bakar, geçiş dönemlerini nasıl yöneteceğime kafa yorardım.

On birincisi, kamu yönetiminin sağladığı destekleri bütün ayrıntıları ile izler ve yararlanmaya çalışırdım. Ama, desteklere dayalı bir fizibilite yapmazdım.

On ikincisi, deden, babadan kalma bildiklerimi analiz eder, geleceği inşa etmeye yaramayacakların hepsini unuturdum.

On üçüncüsü, ilk yatırım aşamasında olduğu gibi, işletme döneminde maliyet analizlerini günlük tutar, seriler oluşturur ve gidişatla ilgili gözlemler yapardım.

On dördüncüsü, ülkenin diğer ülkelere göre avantaj ve dezavantajlarını iyi gözler; asla yurtiçi piyasa odaklı bir bakış açısına saplanıp kalmazdım.

On beşincisi, duyduğum ve okuduğum bilgilere hemen inanmaz, ama onları anlamaya çalışır; uygulama içinden bilgilerle test ederdim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar