Küçük ülkede büyük batağa doğru mu?
Serbest pazar ekonomisine 90’ların başında geçen eski sosyalist ülkelerde büyük sancılar eksik olmuyor. Hele de vaktiyle devlet imkanları ve “himayesi” ile beslenip büyütülmüş şirketler, uluslararası piyasanın kuralları işlemeye başlayınca kriz kapıyı çalıyor. Bunun en canlı örneklerinden biri şu günlerde Hırvatistan’da yaşanıyor. Sadece bir şirketi ve sahibini değil, hükümeti ve hatta Rusya üzerinden dış politikayı etkileyen çetrefilli bir sürecin sonunun nereye varacağı muamma...
Krizin başrolünde 4,2 milyonluk Hırvatistan’ın tek başına 60 bin kişi ile en büyük istihdam kaynağı olan, süpermarket zincirlerinden içki ve gıda üretimine kadar onlarca büyük markanın tek başına sahibi işadamı İvitsa Todoriç (İvica Todorić diye yazılıyor) ve holdingi “Agrokor” var.
Ülke ekonomisinin neredeyse yüzde 15’i onun kontrolünde. 66 yaşındaki Todoriç, 41 yıldır, Yugoslavya döneminde kurup Hırvatistan bağımsız olduktan sonra da Balkan coğrafyasında büyüttüğü aile şirketini kötü yönetim yüzünden batağa saplamış durumda. Dile kolay, şirketlerinin borcu 5.7 milyar euroyu buluyor. Ama yıllık cisorsu da 7 milyar euro. Borcun yarısı, Rusya’nın Sberbank’ına. İkinci büyük kreditör yine bir Rus devlet bankası olan VTB. Bu yıl başında görüntüde her şey yolunda gibi giderken bir anda şirketin borçlarını ödeyemeyeceğini açıklamasıyla panik başladı.
Şirket ülke için o kadar önemli ki ki, pek çok uzman Hırvat hükümeti tarafından “Batmasına izin verilemeyecek kadar büyük…” diyor. Şimdi dev şirketin kaderi Sberbank’ın elinde. Ancak şirketin yüzde 95 hissesine sahip olan, aile fertleri ile dev şirketi “kapalı devre” yöneten, kimseye hesap vermemeye alışmış oligark İvitsa Todoroviç köşeye sıkışmış durumda. Sberbank kredileri kesme niyeti olmadığını, kendi iyiliğinin de şirketin yaşamasında olduğunu, ancak bunun için “bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğini” söylüyor. Bu şartlar muhtemelen yönetimle ilgili. Tabii ki bu parayı veremin yönetimde söz sahibi olmak isteyeceği de anlaşılıyor.
Bu noktada işin içine siyaset de giriyor. Hırvatistan’ın muhafazakar parti üyesi başbakanı Plenkoviç’in, Ukrayna’ya destek verdiği için ters düştüğü, ayrıca “Sırbistan’ın tarihi hamisi” diye mesafeli durulan Moskova’dan bir şey istemesinin zorluğu, Rusya’nın Balkanlarda siyasi ağırlığını arttırmak için ekonomik imkanları da kullandığı iddiaları, kamuoyundan gelen baskılar işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Ülkede nir numaralı gündem maddesi, “Agrokor şirketinin sonu ne olacak?” sorusu. Zaten yerinde sayan ve neredeyse sadece turizme bel bağlayan ekonomiyi düzlüğe çıkarmakta zorlanan hükümet, şimdi yeni bir krizi göğüsleyecek durumda değil. Ama öbür yandan hükümete kamuoyu baskısı da artıyor.
Eurotopics.net’in derlediğine göre, “Devlet iş adamı Todoriç'e uzun süre göz yumdu, şimdi bütün Hırvatistan bunun ceremesini çekiyor” diye yakınıyor Novi List gazetesi. Yorum şöyle devam ediyor:
“Agrokor şirketi ve sahibi Todorić her zaman dokunulmazdı. Anti-tekel dairesi ürkek bir serçe gibi etrafında dolaştı durdu. Vergi daireleri adını duyunca tiremeye başladı. Hükümetler önemi biri olduğu için önünde saygıyla eğildi, siyasi partiler ona yaranmaya çalıştı, medya kuruluşları övgüler düzdü. Siyasi elitin sorumsuzluklarının ceremesini şimdi bütün Hırvatistan çekiyor.“
Veçerni List gazetesi de, "Agrokor kurtarılmalı, Todoriç değil” diyor ve hükümeti uyarıyor:
"Todoriç kimsenin önünde diz çökmek istemeyen biri. Şimdi iflas olasılığı karşısında Başbakan Plenkoviç'le birlikte bütün hükümeti bu anaforun içine çekmek istiyor ki, onlar da Hırvatistan'ın en büyük şirketini kurtarmak zorunda kalsın. Ancak Agrokor'u kurtarmak kesinlikle Ivica Todoriç'i kurtarmaya dönüşmemeli. Hırvat hükümetinin ülkenin en büyük kodamanından kurtulmasında bir mahsur yok. Ama önce [Rusya düşmanı olarak bilinen] Plenkoviç'in gururunu yenmesi, Ruslarla masaya oturması, anlaşması ve zaman kazanması gerekiyor ki, Hırvatistan'ın asla telafi edemeyeceği istihdam olanaklarını kurtarabilsin.“
Kapitalizm son yıllarda bize kitaplarda anlatılanlardan çok farklı işlemeye başladı: “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diye başıboş, denetimsiz bırakılan dev şirketler, ne zamanki kötü yönetim yüzünden batağa saplanıyor, bu kez “Kurtar bizi devlet!” çığlıkları işitiliyor. ABD’de son krizde de böyle olmuştu, Hırvatistan’ın en büyük şirket krizinde de benzer senaryo gündemde… Devlet “halkın babası”mı, yoksa “batak zenginlerin babası”mı tartışması Hırvatistan’da da hararetle tartışılıyor...