Küçük ölçekli yapı tartışılmadan gelecek güven altına alınamaz
Yeni nesil küçük ölçekli iş yerleri: 1
Öncelikle burada yapacağım analizlerin merkez düşüncesinin hangi varsayım üzerine kurgulandığını paylaşalım: İnsanlık, avcı-toplayıcı ve yerleşik düzende çok uzun süre geçinme ekosistemi organik enerji sınırları içinde gerçekleştirdi. Motorların icadından sonra, fosil kaynaklara dayalı enerji geçim biçimini ve yaşam tarzlarını yeniden örgütlenme sürecini hızlandırdı. Sanayi Devrimi bağlamında icat edilen düşük basınçlı buhar makineleri, içten patlarlı motorlar, jet motorları ve elektrikli motorlar insanın “kol gücünün uzantısıydı” daha uzaklarda, daha yükseklerde ve daha derinlerdeki kaynaklara erişim sağladı. Bugün, ölçme, veri üretimi, veri depolaması, veri kümelendirmesi ve karşılaştırması, verilerin enformasyon, bilgi, anlama ve anlamlandırmaya dönüştürülmesi alanlarında sağlanan birikimler bir önceki aşamanın yapısını, işlevlerini ve kültürünü köklü biçimde dönüştürüyor. İnsanların “zihin gücünün uzantısı” olan yeni teknolojiler geçinme ekosistemini yeniden yapılandırıyor. Bu yapılanma sürekli geliştirilen “analitik yetkinlik” gerektiriyor. Geçinme ağlarının değişmesi, bir önceki aşamada geçerli olan küçük ölçekli iş yerlerinin yapılarını, işlevlerini ve kültürlerini de değiştiriyor. Sadece bizim ülkemiz için değil, refahını korumak ve artırmak isteyen bütün toplumlarda, hızlı ve köklü değişim ve dönüşümlere “uyum sürecinin yönetişimi” küçük iş yerleri bağlamında ivedi gündem maddelerinden biri.
Arayüzlerin önemi
Değer yaratma zincirinde küçük ölçek yapıların yeni konumlanmalarını ve rollerinin ne olması gerektiğini beş başlıkta tartışacağız. Öncelikle bir “arayüz” olarak tanımladığımız küçük ölçek yapı, geçim örgütlenmesinin ihtiyaçlarına göre değişse de bütün zamanlarda varlığını koruyor. Küçük ölçek yapının değişik gelişme aşamalarında rollerini korumalarının, varlıklarını sürdürmelerinin nedenlerini kavramamız, daha uygun kararlar üretmemizi sağlar. İnsanlığın yerleşik düzene geçmesi, ticaretin yaygınlaşması ve ilk devletlerin kurulmasından bu yana küçük ölçek yapı üretimin en küçük teknik birimleri görece değişse de var olagelmiştir. Bilim ve teknolojideki gelişmelerin yarattığı ekosistem etkileşiminde küçük ve orta ölçek yapının yeni rollerinin ne olduğu ve olması gerektiği kavramak, maddi ve kültürel zenginlik üretiminde önemli bir bileşenidir.
Analizimizin ilk bölümünde, üretim örgütlenmesinin aşamalarında küçük ölçek yapının varlığını koru-yan, necilik ve niteliklerini belirleyen etkenler neler olduğunu açıklamaya çalışacağız.
Bir sonraki bölümde, oluşmakta olan ekosisteminin yarattığı yeni eğilimler bağlamında küçük ölçek yapının olası fırsatları ve karşılaşabileceği tehlikeleri irdelenmeye çalışılacak. Yeni eğilimlerin yarattığı fırsatların ve tehlikelerin “erken uyarı anlayışı” ile öngörme ve önlem almaya yönelmesinin önemi üzerinde durulacak. İş yerlerinin yönetimiyle ilgili çalışma yapan akademisyen ve uygulamacılar sık başvurdukları, “rekabet gücü yaratmanın yarısı teknolojik gelişmeler ise diğer yarısı ekosistem etkileşimidir” genellemesinden ne anlamamız gerektiği sorgulanacak.
Korumacılık eğilimleri
Büyük kırılma dönemlerinde, değerler sistemi değişir; davranışlarımıza yön veren ölçüler farklılaşır. Toplumun çoğunluğunun ortak ölçüleri değişince, belirsizlikler artar. Belirsizlik koşullarında ortak dil ve anlatıma erişinceye kadar net olmayan kavramlarla tartışmalar yapılabilir; kimi zaman bu tartışmalar güvensizlik de yaratır. Yaşadığımız büyük dönüşüm döneminde öne çıkan “korumacılık eğilimi” gelecekle ilgili net bir bakış açısı olmamasının yarattığı bir sonuç olduğunu düşünüyoruz. Bir önceki düzenin tanımlanmış ilke ve kurallarının tersi davranışlar artabilir. Bu açıdan bakıldığında, yaşadığımız köklü dönüşümler, serbest ve adil piyasa koşullarından sapmaları meşrulaştıran eğilimleri güçlendirmektedir. Serbest ve adil piyasada rekabet edebilme koşullarındaki sapmalar “girişimcilerin şans eşitliğini” bozmakta, “haksız rekabet ortamı” yaratmaktadır. Toplumlar kendi girişimcisinin şans eşitliğini güven altına almak ve ihtiyacı olan üretim örgütlenmesini koruyarak mal ve hizmet arzını yeterli düzeye ulaştırmak için bir dizi “teşvik sistemleri” geliştirebilir. Bilim ve teknolojinin yarattığı gelişmelerin oluşturduğu yeni ekosistemin bütünlüğünü kavramak, o bütünlük içinde mal ve hizmet üretiminin sürdürülebilirliğini güven altına almak yönetimlerin temel sorunlarından biridir. Küçük ölçek yapıyı etkileyen yeni ekosistem oluşumunun temel bileşenleri ve bu bileşenleri dikkate alan “yeni teşvik sistemleri tasarlanması” konusunda düşündüklerimizi de paylaşacağız.
Uyum sorununu aşmak
Yarı iletken teknolojinin önünü açtığı “sayısal teknoloji odaklı üretimin yapısı, işlevi ve kültürü” bir önceki aşamadan çok farklı bileşenleri içeriyor. Gelecek on yılda kuantum bilgisayarlarının yaratacağı kapasiteler ve mobil iletişimdeki beşinci kuşak standartların oluşumu yeni bağlantı olanakları, iletişim kolaylıkları ve işbirliği kapsamındaki değişiklikler üzerine kurulu bir geçim örgütlenmesi oluşturacak. Yeni oluşum, zihin gücünün uzantısı olan teknolojin odaklı olduğu için rekabet gücü “analitik yetkinlik” üzerine kurulacak. Küçük ölçek yapı, bir önceki geçim örgütlenmesinin yapı, işlev ve kültürünün izine basarak gelişmesini sürdüremez. Yeni yapı, işlev ve kültür bütünlüğünün gerektirdiği “yönetişim yetkinliği” geçmiştekinden önemli ölçüde ayrışmaktadır. Küçük ölçek yapıyı yönetenleri, “alışkanlık-la yönetim anlayışından analizle yönetişim anlayışına” taşımak, rekabet gücü yaratmanın gerek şartıdır. Denemenin bir bölümünde de, “analizle yönetişimin gerekleri” üzerinde durulacak; öngörme-önlem alma, gözetim-denetim disiplinlerinin bu bağlamda ne denli önemli araçlar olduğu tartışılacaktır.
Her yeni yapı, işlev ve kültürün toplumsallaştırılması, toplumun refahın artırmanın olmazsa olmazıdır. Paylaşılan dönemde son bölüm, rekabet edilebilir ölçek, rekabet edilebilir teknolojik donanım, rekabet edebilir yönetişim yetkinliği, sürdürülebilir ekosistem oluşturulması, maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma sorumluluklarını tartışacaktır.
Bu çalışmanın temel amacı, “canlıların uzun ömürlü olanları, en güçlüleri olmadığı gibi, en akıllıları de değildir; uyum yetenekleri yüksek olanlardır” genellemesinin bugünün bakış açısıyla nasıl bir gerçeklik yarattığı konusunda bir ortak dil yaratmaktır. Burada anlatılan konular ne kadar yaygınlıkta ve derinlikte tartışılır; yanlışları düzeltilir; eksikleri tamamlanırsa o kadar uyum yeteneklerini geliştir-meye katkı yapar. Bu metne erişebilen herkesi tartışmaya çağırıyorum… Dünyamızdaki yeni eğilimlerin fırsatlarını en üst düzeyde değerlendirmek, tehlikelerini en düşük maliyette savuşturmak, olanaklarımızı çeperlerine kadar kullanmak, kısıtlarımızı bilerek aşmak zorundayız.
Gelecek yazı, “Küçük ölçek yapının uyum yetenekleri yüksektir”