Küçük insanlık sınavları
İş yapan her insan gibi, düşüncelerini yazıyla anlatanlar da, yaptıkları işin "hayata katkısı" olacağına ilişkin bir inanışları olmasa, sanırım ki yazmayı sürdüremez.
"Akla nazar değmemesi" insanları disiplin altına almanın, yine insan tarafından keşfedilmiş ayrıcalıklı bir yönüdür. O buluş sayesindedir ki, doğru ya da yanlış bütün davranışlarımızı meşrulaştırırız.
Biri aklını ve enerjisini bizden daha iyi değerlendirmiş, daha başarılı sonuçlar almışsa, ilk tepkimiz ona bir "kulp" takmak olur; kendimizi aşırı değerlendirmenin hayata yansımasıdır bu davranış…
Çocukluğumuzun en yakını iki kasabası Niksar ve Erbaa insanlarının birbirinin aleyhine söylediklerini şaşarak dinlerdim. Ortak bir işleri, paylaşımları olmayan iki kasaba insanı birbirinden ne ister ki, arkası dönen hakkında "olumsuz" şeyler söylenirdi.
Ortaokul son sınıfta gözlemlerimi sistemli not etmeye başladım…O notların kırpıntılarına bir yerde rastladığımda tuhaf bir duygu sarıyor benliğimi.
Geçenlerde büyük kız kardeşim ortaokulda arkadaşlarımla çektirdiğim bir fotoğraf ile bir de küçücük, saman kağıdından elle yapılmış ciltli bir defter verdi… Köyümüzde şiddetli kışlarda oynanan bazı oyunları not etmişim. Bir de " Erbaalı'nın Niksar insanı için anlattıklarının ardında ne var? " başlıklı derleme…
Samsun'un zengin kuyumcuları aralarında konuşurken Eğin'de bir kuyumcudan söz etmişler: Bu kuyumcu öylesine maharetli imiş ki, yumurtayı götürseniz bir kulp takabiliyormuş… Samsun kuyumcuları bu ustanın maharetini öğrenmek için aklı başında bir arkadaşlarını Eğin'e göndermişler.
Samsunlu kuyumcu Eğin'e varır varmaz tanınmış, becerikli ve zenaatâr ustanın kim olduğunu sormuş…Yaşlı bir ustaya yönelmiş parmaklar…
Samsunlu usta, biraz hoş beş ettikten sonra söze girmiş: " Bizim oralarda ustalığınız, zenaatiniz ve sanatınız duyulmuştur. Arkadaşlarım selam ettiler. Dediler ki, o eli mahir ustamız yumurtaya kup takabilecek kadar işini ilerletmiş…Size bir yumurta getirdim, ona kulp taktıracağım, arkadaşlarıma götüreceğim…"
Eğinli usta, hiç beklemeksizin yanıtını vermiş: "Duyduğunuzda hakikat payı var ama, küçük bir yer sapması şartıyla…Bu topraklarda yumurtaya kulp sadece Niksar'da takılır!" demiş…
Benim köyüm Niksar'a bağlı olduğu için anlatılana bayağı öfkelenmişim…Notun sonuna şöyle düşmüşüm: "Kelin köre diyeceği ne olabilir ki!"
Kasaba kültürü kodları
Değişik yörelerde gittiğimiz yazlıklarda da dikkatimi çekmişti… En fazla 15 gün bir arada kalan, onun dışında ilişkileri olmayan, olsa bile bir çıkar kavgası söz konusu olmayan insanlar akşamları birbirini ziyarete gittiğinde, hemen bir başkasını küçümseme, iki saatlik bir "kekli öttürmenin" temeline ertesi gün tam tersini söyleyeceği bir başka insanı malzeme yapma düzeysizliği vardı…
Bir başka kasaba kültürü kodu, kendi çocuklarına verilen önem… Denebilir ki, bir ailenin çocuklarını önemsemesinden daha doğal ne olabilir? Bizim sözünü etmek istediğimiz, ölçülü değerlendirmeler değil. Kendi çocuklarındaki en küçük bir kusuru bile görmek istemeyen kültürdür kasaba kültürü. Kasaba kültüründe, "…bizim çocuklar sütten çıkmış ak kaşıktır; başkalarının çocukları tümüyle yanlış eğitilmiş, zayıf karakterli…" algısına dayanır.
Topluluk aşamasındaki örgütlenmeyi, toplum aşamasına taşımak için kasaba kültürünün, kendini başkasının yerine koymasını bilememeden kaynaklanan ilkelliğini aşmak gerekiyor…
Ancak o zaman "ortak yaşamının tadını" çıkarmaya başlayabiliriz.
O zaman, tek başına "…kurnazlığa" dayalı çözümler yerine "ortak çözümlerin" düşük maliyeti ve yüksek kalitesinin bilincine varabiliriz.
Eğer bir ustaya kendi evinin duvarını kaç lira birim maliyetle yaptırdığını söylemiyorsanız; komşunun sizden daha ucuza yapmasını kıskanıyorsunuzdur; kesinlikle kasaba kültürü tuzağını aşamamış bir zavallısınız…
Bu listeyi istediğiniz kadar artırabiliriz…Önümüzdeki yarım yüzyıl kentleşme yüzyılı olacak… Büyük kentlerde oturabiliriz… Gökdelenlerde daire sahibi de olabiliriz… Ama, ortak yaşamla ilgili sınırları çizemezsek, birbirimizden tad alamazsak, hayatımız hep yarım kalacaktır; olmadık şeylere "kulp takan" anlayıştan sıyrılmaktır insanlık…
Esasen insanlık sınavıdır hepimizin yaşadığı…Kimimiz duyarlıyız, kimimiz sadece kendimizle ilgili…Hepsi o kadar…