Küçük dana büyük danayı kovarken…
Biz iktisatta Sir Thomas Gresham'ın (D.1519-Ö.1579) ünlü kanununu bilirdik: Kötü para iyi parayı piyasada kovar! Meğer, besicilik sektöründe de benzer çağrışımlı bir 'kanun' varmış; onu da Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Bülent Tunç'dan öğrendik: 'Küçük dana büyük danayı ahırdan kovar'mış!
Bülent Tunç, şu sıralarda 'hararetini' yitiren 'kırmızı ette fahiş fiyat sorunu'nun çözülmediğini -ki piyasadaki fiyatlar doğruluyor- vurgularken sorumluluğun bir kısmını Tarım Bakanlığı bürokrasisine yüklese de asıl sorunu bu 'kanunla' açıklıyor.
Tunç'un söylediğinden anladığım şu: Piyasada genç dana yok veya yetersiz; fiyatlar çok yüksek. Besici bu nedenle elindeki büyük danayı ne piyasaya ne de kesime veriyor. Çünkü, gidenin yerine yenisini koymakta zorlanıyor. 'Küçük dana büyük danayı piyasadan kovunca', fiyatları da kimse tutamıyor.
İthalat çözüm olmadı
'Kırmızı ette' fiyat sorunu şüphesiz bir günde ortaya çıkmadı. Veriler, yüksek fiyatların bir süreç içinde oluştuğuna ve ancak cüzdanları yakmaya başladığı andan itibaren tedbir aranmaya başladığına işaret ediyor. Soruna el atmak mecburiyetinde kalan Tarım Bakanlığı'nın bulduğu çözüm de bilindiği gibi ithalat kapılarını açmak oluyor.
Kırmızı ette fiyat sorunu nisan ayında ateşlendi. İthalat tedbiri uygulamaya konuldu. Gümrük Vergisi canlı hayvanda yüzde 135'den yüzde 20'ye, kırmızı ette yüzde 225'den yüzde 30'a indirildi.
İthalat yetkisi ilk aşamada Et ve Balık Kurumu'na verildi. Kurum 16 bin tonla canlı hayvan ithalatını başlattı. EBK'ya ikinci aşamada 100 bin tonluk ikinci aşama ithalat izni verilirken, Gümrük Vergisi de sıfırlandı.
Üçüncü aşamada ise ithalat ürün yelpazesi genişletilerek EBK'nın yanı sıra yerli ve yabancı bazı özel sektör firmalarına da açıldı. Halen kamu ve özel sektör firmaları canlı hayvanın yanı sıra istedikleri kadar kırmızı et ithal imkânına sahipler. İthalat devam ediyor, fiyatlar tırmandığı yerde dalgalanıyor!
Sorun meseleye dönüştü
Temel gıda maddelerinin başında gelen kırmızı ette yaşananlar, fiyat sorununun basit piyasa dalgalanmalarından ibaret olmadığını tüm açıklığıyla gösteriyor. Piyasa dalgalanmalarını 'sorun' kavramıyla ifade edersek, kırmızı et konusu, bunun çok ötesinde, çok boyutlu, çok etkenli bir meseleye dönüşüyor.
Canlı hayvan ve kırmızı et üretimi ve tüketimiyle ilgili tüm sektör bileşenleri bu meseleyi tartışırken, çözümün ithalat gibi geçici formüllerle değil, sektörü tüm bileşenleriyle kavrayacak politikaları oluşturup uygulamakla bulunabileceği noktasında birleşiyorlar. Sektör bileşenlerine göre son ithalat kararları, yerli canlı hayvan ve et üreticisi üzerinde 'yıkıcı' etkiler yarattı.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Dr. Mehmet Alkan ortak kanaati şöyle ifade ediyor: "İthalat kararı alınırken telafi edici desteklemelerin yapılmaması nedeniyle ithalatın yerli üreticiler açısından faturası çok ağır olmaktadır."
Uzmanların endişe ve tespitlerine bakınca durumu şöyle mi sorgulamalıyız: Kırmızı ette siyaset-bürokrat ikilisinin 'çözüm' diye sunduğu formül aslında sektörel 'yıkım' formülü müdür?