Krizin sonu görünmeye başladı!
GÜNDEM / Tuğrul belli [email protected] Yaşanmakta olan finansal krizin boyutlarındaki belirsizlik, piyasalardaki oynaklığın aşırı derecede artmış olması ve emtia fiyatlarında görülen yüksek oranlı ve neredeyse eş zamanlı artışlar pek çok yorumcunun 3-4 yıl sürecek küresel daralma senaryolarına itibar etmesine yol açtı. Halbuki, ABD'nin eşikaltı konut kredilerindeki geri ödenmeme (default) oranlarındaki yükseliş ile ortaya çıkan finansal krizin bugünlerde yatışmaya başladığı yönünde kuvvetli sinyaller var. Bilindiği gibi, krizin boyutlarını derinleştiren ana olgu piyasaların ortaya çıkan risklerin boyutu ve dağılımı konusunda başta çok az bilgi sahibi olmasıydı. Ancak, artık yavaş da olsa, rakamlar şekillenmeye, hasar ortaya çıkmaya başladı. Bundan önce yaşanan her ekonomik krizde olduğu gibi ev fiyatlarında %20 civarında bir düşüş (ki %10 kadarı gerçekleşti bile), buna bağlı olarak konut, tüketici ve ticari gayrimenkul kredilerinde toplam 1.2 trilyon dolar kadar bir kayıp ve bankaların da (bugüne kadar yazdıkları karşılıklar, kısmi geri ödeme imkanı olan borçlular ve karşılıkların getirdiği vergi avantajları dikkate alındığında) 300 milyar dolar kadar net bir zarar yazmaları söz konusu. Her ne kadar miktarlar yüksek gözükse bile kesinlikle altından kalkılamayacak boyutlarda değil. Ayrıca unutmayalım ki, dünya sadece ABD menşeili yatırım bankalarından oluşmuyor. Dünyada bu bankaların kontrolü dışında Avrupa'da, Uzakdoğu'da ve petrol ihraç eden ülkelerde büyük miktarda fonlar birikmiş durumda. Bu fonların değer kaybetmekte olan büyük yatırım bankalarının ortaya çıkardığı finansal boşluğu rahatlıkla doldurabilecek güçleri olduğunu görüyoruz. (Migros satışında görüldüğü gibi Türk bankalarının bile eskiye oranla daha fazla söz sahibi olduğu bir ortamla karşı karşıyayız artık.) Bugüne kadar krizin sevk ve idaresi konusunda oluşan endişeler de kötümser beklentileri körükledi. Gerçekten de Bernanke biraz da tecrübesizliğinin kurbanı olarak yönetime geldiğinde oluşan krizi görmekte gecikmiş, hatta FED faizlerini 100 baz puan kadar da yukarı çekmişti. Ancak, Bernanke krizi görür görmez de radikal önlemleri birbiri peşisıra gayet süratli bir şekilde alma becerisini gösterdi ve piyasaların güvenini yeniden kazandı. Son faiz indirimini 75 baz puanda tutmuş olması da, faiz indirimlerinde sonlara gelindiği mesajını vererek piyasaların moral kazanmasına önemli etki yapmış gözüküyor. Krizin sonunun görünmeye başlaması ABD ekonomisinin hemen yarın sabah iyi duruma geleceği anlamına da gelmiyor. Bu durum da aslında finansal sistemdeki problemlerden bağımsız olarak ABD ekonomisindeki yüksek cari açık ve yüksek borçluluk oranı gibi yapısal sorunlardan kaynaklanıyor. Doların değer kaybetmesi cari açık problemini kısmen çözecektir. (Bu bakımdan şahsen dolardaki değer kaybının kalıcı olabileceğini düşünüyorum.) Yüksek borçluluk da uzun vadede gelir dağılımını düzenleyen politikaların uygulamaya konulması ile aşılabilecek bir problem. Diğer bir reel sorun da tabii ki durma noktasına gelmiş olan inşaat sektörü. Halen ABD'de çok ciddi miktarda satılmayı bekleyen bir konut stoğu var. Fiyatlar yeteri kadar gerilemeden ve bu stoklar eritilmeden inşaat sektöründe bir ivme beklemek imkansız. Onun için de sadece zamana ihtiyaç var. Sonuçta finansal kriz daha erken çözümlense de, ABD'de tüketici güveninin geri gelmesi ve resesyonist ortamın ortadan kalkması 2009 yılı başlarından önce olmayacaktır.