Krizin bestesini yaptı

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Zamanlama, yaratıcılık, sayılar, aşırılık... Yatırım ve beste yapmak arasında son derece büyük benzerlikler var. Müzik notaları da, piyasa ve ekonomik modeller gibi, bir inişe geçiyor, bir çıkışa. Krizin en güzel resmi ise notaların iletişimi kaybettiği "öfkeli bir orkestra".

Londra Filarmoni Orkestrası'nda görev alan bestekar ve eğitmen Prof. Julian Anderson, finans krizini "kalın bas notalar" veya "öfkeli bir orkestra"ya benzetiyor. "Bir zamanlar keyifli bir uyum içinde çalmakta olan enstrümanlar, bir anda uyumsuzluğa düştüklerinde, bunun sonucu gerçekten korkutucu bir ses olur" diyor Anderson.

Finans krizi, belgesellerde ve kitaplarda çok kez sorgulandı bugüne kadar. Fakat müziksel açıdan 2007 sonundan bu yana finans krizine yönelik hiç bir yorum yapılmadı. Financial Times gazetesi de bu nedenden dolayı Prof. Julian Anderson'dan krizi notalar ile anlatmasını istemiş.

Subprime krizi, banka iflasları, G20 toplantıları gibi son derece karmaşık bir sürecin sonucunda Prof. Anderson'un ortaya çıkardığı orkestra eserinde, enstrümanlar birbiri ardına irtifa kaybediyorlar, aralarındaki iletişimi tamamen kaybediyorlar. Notalar sanki aşağı doğru kayıyor; birbirinden uyumsuz hale geliyorlar. Anderson'a göre, notalardaki bu düşüş, ritim ve melodi kaybı, kriz ekonomisinin grafiklerini yansıtıyor.

Gerçek yaşamdaki güven kaybı, müzikal açıdan enstrümanların birbirleri arasındaki iletişimi kaybetmeleri ile ifade ediliyor. Güven kaybı sürecinde orkestranın farklı bölümlerinden, farklı sesler yükseliyor. Bu sesler "coşkulu" görünse de, aslında daha çok gürültüye benziyor. Anderson, "müziğin en ham hali" adını veriyor bu sürece. Sesler, piyano başına oturmuş, fakat ne yapacağını bilemeden önündeki tuşlara vurup duran bir çocuğun çıkardığı gürültüye benziyor.

Eserin sonunda ise notalar, "KEYNES" ismini oluşturacak şekilde konumlanıyor. Bunun nedeni ise kriz sürecinde çok kez gündeme gelen 20. yüzyılın ünlü ekonomisti John Maynard Keynes isminin adeta bir "umut" sembolü halini almış olması. Bu süreçte, notaların birbiri ile iletişim içinde olmadığı bir melodiden, notaların iletişime geçtiği bir melodiye geçiliyor. "Birbirleri ile paylaşacakları çok notaları olacak" diyen Anderson, bu sayede müziğin topluma örnek oluşturabileceğini, herkesin kırılanları onarmaya, birbrine güven duymaya başlayacağını ifade ediyor.

Müzik sadece yorumlamıyor, aynı zamanda açıklıyor

Müziğin analitik araç olarak kullanılması bir ilk değil. Bugüne kadar çok sayıda bestekar tarihi olayları bu şekilde canlandırmayı denedi. Shostakovich'in Nazi dönemini anlatan 7. Semfoni'si; Tchaikovsky'nin, Moskova'nın Napolyon'a karşı savunulmasını anlatan 1812 Uvertür'ü; Beethoven'in Fransız İhtilali'nden hikayeler anlatan Fidelio operası bunlardan bazıları.

Müzikte, finans konusuna odaklanılması ise bir ilk.  Bu arada, müzik sadece olayları yorumlamak için değil, aynı zamanda açıklamak için de kullanılan bir araç. Bunun en somut örneği dünyaca ünlü orkestra şefi ve piyanist Daniel Barenboim'ın 2006 yılında BBC'de yaptığı bir konuşma. Barenboim, bu konuşmasında, "1990'lı yıllarda herkesin Ortadoğu'da sürekli barış sağlayacağı yönünde umut bağladığı Oslo sürecinin şansı olmadığı görüşüne vardım. Bu görüşe varmamın nedeni müzikti. İçerik ve zaman arasındaki ilişki yanlıştı. Hazırlıklar çok hızlıydı. Görüşmeler başladığında ise her şey çok yavaş ilerledi ve sürekli ertelemeler yaşandı. Bunu müziğe uyarlayın. Ne yaptığımı anlayamazsınız" diyor.

Müzik, tarihi olaylarda olduğu gibi, finansa da içerik sağlıyor. Bazı yatırım profesörleri bunu onaylıyorlar. Hem fon yöneticisi, hem de besteci olarak iki dünya arasında köprü kurmayı başaran Anthony Bolton bunlardan birisi. Bolton, yatırım ve bestenin matematik vasfına sahip olması gerektiğini söylüyor. Ve tabi ki ustalığa. Bu ustalığın dayandığı temel nokta ise, "Şirket yönetiminin etkinliğini ve fırsatları nasıl değerlendirdiğini ölçebilme yeteneği". Bir başka deyişle, bestekarın ortaya koyduğu eserin "fiziksel etkisi" ile "seyirci ile kurulan duygusal iletişim" yeteneği.

Zamanlama, oran ve aşırılık bağlantıları

Bolton gibi, müzik ve finans arasında çok sayıda bağlantının olduğunu söyleyen Prof. Anderson, her iki dünyada da ortaya çıkan temel unsurları "zamanlama, oran ve aşırılık" olarak sıralıyor. Anderson, "Müzik, diğer doğal olaylar gibi, inişe geçiyor, sonrasında taşıyor. Piyasa ve ekonomik modellerin de yaptığı bunun aynısı" diyor.

Dolayısıyla hem Anderson, hem de Anderson'dan sokaklar ötede çalışan bir finans analisti için enstrümanların çıkardığı seslere kulak kabartmakta fayda var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar