Krizde nasıl büyürsünüz?
Geçen yazıda kriz dönemlerinde büyüme konusunu ele almıştık. Herkes tasarruf, küçülme ve verimlilik peşinde koşarken, büyüme peşinde koşmak bir çılgınlık gibi gözükse de aslında büyüme peşinde koşmamanın rekabette kaybetmek anlamına geldiğini konuştuk.
Kriz dönemlerinde ya da zor dönemlerde diyelim, iki türlü refleks var. Birincisi, krizin biteceği güne kadar tasarruf, verimlilik veya küçülme ile ayakta kalmaya çalışmak. Buna konjonktürel yönetim diyoruz. İkincisi, kriz veya zor zamanları büyüme için ekstra avantajlar sağlayan dönemler olarak görüp, stratejik yönetim ile büyümek.
Bu yazının konusu konjonktürel yönetim değil. Onunla ilgilenenler, medyada yer alan değerli ekonomistlerin yazılarını okuyup, faiz indirim sürecine odaklı şekilde işlerini yönetmeye devam edebilirler. Biz, ikinci grupta olmak isteyen, bunu nasıl yapacağını merak edenlerle devam edelim.
Kriz dönemlerinde inovasyon büyütür
Bence kriz dönemleri firmaları inovasyona zorlar. Şirketinizin inovasyon ve ARGE süreçlerini hızlandırmak, buradan sonuçlar elde etmek için harika zamanlardır. Yalnız kritik konu şu, birkaç mühendis ile değil, tüm şirket ile inovasyon yapmalısınız. Bunun için müşteri analizi ve beklentilerin tespiti sonrası; üründe/ hizmette iyileşme, yeni ürün/hizmet ortaya koyma, iş modelini değiştirme, süreçlerde iyileşme ya da yapılanmaya gitme, yeni pazar veya segmentler bulma ve oralara odaklanma gibi inovasyona stratejiler üretebilirsiniz.
Tüm şirket, her çalışan kendi alanında ve şirket genelinde olmak üzere, bu tür fırsatların peşinde olmalıdır. Bir inovasyon programınız, tanımlı prosedürünüz ve süreçleriniz olmasını tavsiye ederim. Hatta pek çok şirkette, yenilikçi fikirleri toplama, projelendirme ve takımlar halinde hayata geçirme amaçlı yazılımlar kullanıyor ve bundan çok verim alıyoruz.
Pazarlama kazandırır
Zor dönemlerde, ikinci kritik hamle pazarlama bütçesini artırmak, iyi projeler yapmaktır. Kriz dönemleri fark edilmek için uygun zamanlardır. Müşteri bu tür dönemlerde kendisinin dikkatini en çok çeken, hikayesi olan, ürünleri/ hizmetleri kendi ihtiyacını tam olarak karşılayan çözümleri tercih eder. Bu nedenle, pazarlama ile ürüne müşteri aramamalı, müşteriye ürün/hizmetimiz ile çözüm üretmeliyiz.
Bu süreçte müşteriyi anladığınızı ortaya koyan içerikler, sosyal medya reklamları ve viral pazarlama işleri sonuç üretir. Herkes çekilirken, siz ortada gözükürseniz bu sizi kriz sonrası dönemde avantajlı kılar. Marka iletişiminiz de iyi olursa, zor ekonomik şartlar nedeniyle kaybettiğiniz müşteriden fazlasını rakiplerinizin kaybettiği müşteriler arasından geri alabilirsiniz.
Müşteri ilişkilerine yatırım yapın
Kriz dönemlerinde müşterilerle olan ilişkiler daha da önem kazanır. Müşteri sadakatini koruyan ve müşterilerine kriz döneminde destek olan şirketler, kriz sonrası dönemde bu ilişkilerin meyvesini toplayabilirler. Bir iş insanı dostum 2001 krizinde tüm bayileri ile kurdukları iletişim ve bayilere verdikleri destek ile krizden hep birlikte daha güçlü çıktıklarından bahsetmişti.
Dijital dönüşüme yapılan yatırım hızlı geri döner
Özellikle kriz dönemlerinde, dijital dönüşüm stratejilerine yatırım yapmak, kriz sonrasında büyük bir rekabet avantajı sağlayabilir. Teknoloji ve dijital platformlara yapılan yatırımlar, süreçlerin verimliliğini artırabilir ve yeni gelir modelleri oluşturabilir. 2001 ve 2008 dönemlerinde, bu işlere yatırım yapan firmaların, rakipleri ile arayı açtıklarına şahit oldum. İyi bir analiz ve sonrasında pratik bir dijital dönüşüm yol haritası, sizi kriz döneminde dahi rakiplerinizden farklılaştırır. Onlar küçülürken, siz dijitalleşin.
Zor dönemlerde, mali yapınız izin veriyorsa bunları yapın. Vermiyorsa sadece inovasyona odaklanın.